Balo günü;
Sessiz sakin bir sabaha uyanmıştım. Duru'nun bu son sınıfı olmadığı için ne balosu nede mezuniyeti vardı, bu yüzden ailesinin yanına İngiltere'ye dönmüştü. Yatağımdan kalkmak istemiyordum aslında baloya da gitmek istemiyordum.
Yavaşça kalktım yatağımdan, banyoya doğru ilerledim elimi yüzümü yıkamak için. Ev ilk defa bu kadar boş ve sessiz sanki. Saat on biri çeyrek geçiyordu, içimden "Ne kadar uykucu sun Derin" diye geçirdim ve ardından Şermin'i arayıp "Atla gel Şermin bir yerlere gidip kahvaltı edelim" diyerek kıyafet seçmeye başladım. Şermin "Heyt be Derin bu günü harika hale sen çevir" diyerek o da hazırlanmaya başlamıştı sanırım. Siyah t-shirt'ü giymeye karar verdim altında siyah yırtık şort. Çoğunlukla tarzım buydu ayakkabılık da ki bordo vansları giymeyi planlıyordum. Şermin kapıyı çaldı, oda benim gibi altına pembe bir şort üstüne de beyaz sade t-shirt giymişti. Çıkmaya karar verdik.
Şoför koltuğuna yerleştim Şermin'de hemen yanıma oturmuştu. Her zaman kahvaltı etiğimiz yere doğru ilerledik. Her zamanki gibi sessisiz ve sakindi, boş bir masaya oturduk ardından Mia "Aslında çok yemesek daha iyi ama patrrrrrrrrron oradan iki porsiyon her zamankinden " işte Şermin'in benim arkadaşım olduğu çok belli diğil mi?
Tıka basa doymuştuk ve hesabı isteyen bu sefer ben oldum "Şşş gençler hesap alalım" burası bize alışmıştı artık. Saat daha ikiydi çok çok vardı baloya. Arsel arıyor... "Efendim Arsel bir sorun mu var?" diyerek açtım telefonu "Bir şey yok Derin, sadece akşam kaçta alıyım seni?" "Sekiz gibi alsan olur Arsel" diyerek konuşmayı bitirdim.
Bu kadar saat ne yapacaktık biz? Şermin soruma cevap oldu "Sinemaya gidelim" Sinemaya gitmeye karar verdik.
Sinemadan çıktığımız da saat altıyı bulmuştuk, hemen bir kuaför bulma arayışına girdik. Ben saçıma fön çektirmiştim Şermin ise dalga yaptırmıştı. Şermin "Ne kadarda güzel oldun bir tanecik arkadaşım."
Zaman geliyor kabus gibi, ne yapacağımı bilmiyorum. Bizim eve geldik, biz hazırlanırken kapı çaldı. Gelen tabi ki de Arsel'di gidip kapıyı açtım ve ona salonda beklemesini söyledim. Aiden harika görünüyordu yani onu hiç böyle görmemiştim. Onu böyle gördükçe aklıma Jonas geliyordu, eğer ona onu sevdiğimi söyleseydim belki gitmezdi. "Aklını başına al Aura o sana bakacak bir çocuk değil bunu unutma!!"
Hazırız ve gidiyoruz..
Balo salonuna vardık bütün mezunlar bura da. Şermin'de bayağıdır hoşlandığı çocuk Timur ile gelmişti çok mutluydu onu bu mutsuz suratım ile üzemez dim. Kendimi toparladım ve eğlenmeye baktım. Herkes gülüyor ve eğleniyor ben ise zorla gülümsüyor gibi duruyordum. Arsel put gibi durmaktan vazgeçip "Hadi Derin eğlenmeye geldik kalk dans edelim" hayır demek istemedim çünkü gerçekten sıkılmıştım. Bana uzatan elini tutum ve kalktık. Biraz dans ettik bana çok yakın davranmaya çalışıyordu ama ben ona uzaktım. Omzuma hafifçe bir el dokundu bir hızla Arsel'i bırakıp arkama baktım karşımda canlı canlıAlaz duruyordu şok içindeydim. Kızgın bir ifadeyle bana bakıyor nasıl da değişmiş, elim Ayağım birbirine dolandı ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum. Şu an içimden gelen tek şey delice ona sarılmak ama olmadı, yapamadım. Arsel omzundan ittirip "Bu kız bana ait birader şimdi sağlam kalmak istiyorsan buradan uzaklaş" Arsel bir sinirle bana baktı "Derin ne diyor bu adam?" ben ise o kadar şaşkındım ki azından kelimeler çıksa haberim olmazdı. "Üzgünüm" demiştim suratında bir kırgınlık oluştu. Gözlerine inanamıyordumAlaz resmen önümde duruyordu dört yıl sonra onu ilk defa görüyordum.Bana sıkıca sarıldı bende hemen karşılık verip ona sıkıca sarıldım. Benim kadar mutlusu yoktu ve kulağıma mırıldanarak "Seni hiç unutmadım Derin'' Duyduklarıma inanmıyorum bu ne demekti "Seni unutmadım" bu yoksa seni seviyorum mu demekti? Kafam deli gibi karışmıştı. Bende ona "Beklediğim gün geldi galiba" diyerek fısıldadım. "Gel hadi daha sesiz bir yere çıkalım buradan" dedi. Yavaş bir şekilde çıkarken arkadan bir ses "Nereye gidiyorsun" bunu söyleyen Arsel'di ve beni kendine çekti ''Ne yapıyorsun Arsel? bırak beni" Arsel daha çok kendine çekmeye çalışınca. Alazdayanamayıp saldırdı . Hemen kendimi toparlayıp 'un Alaz'ın önüne geçtim ve yanaklarının kavradım ellerimle o yem yeşil sinirli gözlerinin içine baktım derin derin ve fısıldadım duyabileceği bir şekilde "Biz sevgili falan değiliz lütfen sakin ol lütfen" Sarıldı bana sıkıca ve kulağıma yaklaştı "Bak Derin beni eskisi gibi hatırlıyorsun ama değilim yani oraya gittiğimde çok fark ettim yokluğunu ve annemde sürekli seni hatırlattı bana, oda çok fark etti yokluğunu ve o getirdi beni kendime. Sen çok farklısın Derin sen sen her şey den farklısın bak duygularıma anlam veremiyorum ama sen yokken düzeldim ben kimse giremedi hayatıma sokamadım kimseyi. Bilmiyorum senin duygularını ama bir daha hiç bırakmayacağım seni." Onun dudaklarından süzülen bu cümleler gerçekten şok içindeyim. Yine aynı ses tonuyla ona "Sen gidince eksik kaldım Alaz " ben fark etmeden ellerimi kavramıştı ve gözlerimin içine baktı o bana huzur veren kokusu burnundan ciğerlerime kadar inmişti. "Hadi seni buradan çıkaralım" diyerek üstündeki ceketi omzuna verip belimden kavradı. Gerçekten çok mutluydum hayallerim gerçek olmuştu bir anda kafasını bana çevirdi kızgın bir ifadeyle "İçtin mi sen?" Benim ve annesinin içmesini sevmezdi küçüklüğünden beri yani bir yandan haklıydı Arsel'in ne yapacağı belli olmazdı. Masum bir ifadeyle ona bakarak "Sanırım biraz" bir sinirle "Demek bu kadar istiyorsun o zaman gel bakalım" diyerek arabasını gösterdi bana kapıyı da açmıştı oturdum hemen o da şoför koltuğuna yerleşti. "İlk önce size bir gidelim de şu üstünü değiştir" dedi. Ona evimi tarif ettim ve neden babamla kalmadığını sordu her şeyi anlattım eve varana kadar. "Bekliyorum seni çabuk gel dedi arabayı durdururken.
Beni bir lokantaya getirdi ve garsona "Bize baştan iki şarap getirir misiniz?" diyerek bozdu sessizliği. İlk defa Alaz'ın karşısında içecektim. "Bana her şeyi anlatmanın zamanı geldi Derin." Ona Arsel'in kim olduğunu babamla neden kalmadığımı anlatım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DÖNÜŞ !!
RomanceHer an kafanızı çevirdiğiniz de gördüğünüz yüzü bile unuttuğunuz günler olacak. Bu hayatta hiç bir şey yolun sonuna kadar size eşlik etmeyecek.. ** Bir noktadan sonra, geri dönüş yok!