Bölüm şarkısı: Lany - ILYSB (Stripped)
Jimin ve Jeongguk, 14 yaşında
"Şşh!"
Jeongguk kendini susturmaya çalışan Jimin'e dudaklarını büzdü, bir kaç saniyede bir dudaklarından kaçan inlemeleri durduramıyordu bir türlü. Kendi suçu değildi. Azgın ve genç bir delikanlıydı o ve sevgilisinin ona ne kadar iyi hissetirebileceğini daha yeni keşfetmeye başlamıştı.
"İşine devam et hadi."
Jimin Jeongguk'a yaslanıp ona tekrar dokunmaya çalıştığında kaşlarını kaldırmıştı.
"Hadi ama, Guk."
Jeongguk gözlerini devirip az önceki hareketini tekrarladı. Jimin'in kalçasına oturup diğer oğlanın sıcaklığını hissetti, bu his göğsünü doldurup düşüncelerinin yerini toz pembe rengiyle doldurmuştu.
Aralarındaki mesafeyi kapatıp dudaklarını diğerine bastırdı.
Jimin artık deneyimliydi. Geçmiş bir sene boyunca öpüşmeyi daim bir rutin haline getirmişlerdi - ve Jimin bu işte mükemmelliyetçi olmayı öğrenmişti. Dilini nasıl ve ne kadar kullanması gerektiğini öğrenmişti, ellerini nereye koyması gerektiğini ve 'çok fazla' sınırını geçmemesini öğrenmişti.
Birbirlerinin etrafında hâlâ dikkatli davranıyorlardı, sonuçta onlar hâlâ gençti ve birbirlerinin vücutlarının olur ve olmazlarını öğreniyorlardı. Kıvrımlarını, çıkıntılarını ve Jeongguk'un elini Jimin'in bel kavisinde gezdirdiğinde hassaslıktan kesilen nefesini.
Jimin neredeyse kutsaldı. Jeongguk her izine ve vücut hatlarına tapıyordu ve her şeyi ezberlemek istiyordu.
"Ben..." Jimin'in fısıltısı tereddütlüydü.
Jeongguk hareketlerini anında durdurmuştu, büyük gözlerle sevgilisine bakıyordu.
"Sen...?"
Jimin dudaklarını yaladı. "Sen..." Bir saniye bekledi, gözleri yavaşça kapandı. "Çok güzelsin."
Kelimeleri Jeongguk'un kalbinin hızlanmasını, göğsüne sertçe vurmasını sağlamıştı. Sadece ondört yaşındaydı ama o umutsuz ve acınacak bir şekilde Jimin'e aşıktı ve bazen duygularıyla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu.
Onun gibi hâlâ genç ve dünyayla yeni yeni tanışan biri bu hisin altında eziliyordu.
Artık kim olduğunun ne anlama geldiğini anlamıştı Jeongguk. Hayatı boyunca Busan'da yaşamıştı ve annesinin yüzde yüz düz olmayan her şeye kaşlarını çatarak baktığını biliyordu. Televizyonda eşcinsel çiftler görmemenin ne anlama geldiğini biliyordu.
Jimin'i sevmenin yanlış hissettirmesi gerektirdiğini biliyordu ama çok doğru hissettiriyordu.
"Sen..." Jeongguk Jimin'in konuşma tarzını tekrarladı. Daha çok yaklaşıp arayı tamamen kapattı, çıplak göğüsleri birbirine değiyordu. Jimin'in yüzünü her santiminden öptü, burnunun altındaki bene yaklaştı. "Bir meleksin."
"Melek mi?"
"Evet."
"Bunu nasıl bilebilirsin ki?"
Jeongguk burnunu kırıştırdı. "Biri bana bir kere bir başak burcu olup çok akıllı olduğumu söylemiş olabilir. Bak, sana ne kadar zeki olduğumu gösteriyorum."
Jimin duraksadı. Hafif bir allık yanaklarını sardı, sonra mutlulukla gözlerini kapattı. Geri açtığında mümkünmüş gibi daha da parlaklardı. Bir insana nasıl bu kadar mükemmelce taşıdığı bir güzellik, böyle bir narinlik lütfedilebilirdi? Jimin sadece ondört yaşındaydı ama herkesin imrendiği her şeye sahipti o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mono no aware 🌼 jikook (çeviri)
Fanfiction"Odayı acı ile aydınlatabilseydik, şüphesiz çok ihtişamlı bir ateş olurduk." -Ada Limon, Bright Dead Things Sonsuza kadar beraber kalacaklarından adları kadar emin olan Jimin ve Jungkook New York City'ye taşınıp evlendiklerinde sadece 18 yaşındalard...