Saçlarımı at kuyruğu yapıp tekrar kendimi süzdüm. Kalem etek, gömlek ve ceket çok iğrenç bi üçlü olmasına rağmen hayat kurtarıcısıydı! Bu benim için çok önemli bi röportaj olmasaydı bu takımı hayatta giymezdim. Son sınıftım ve bölüm hocası bana takmıştı. Bu dersten geçmek için dünyaca ünlü iş adamı olan Ares Berkan ÖZER'le röportaj yapıcaktım. Delilik!
Taksiye borcumu ödeyip indim. Bilmem kaç katlı holding. Vay anasının gözü be. Kapıdan girdiğimde güvenlik 'sende kimsin' dercesine baktı. Güvenlikten geçip insanların kart okuttukları yere geldim. Pardon da benim kartım felan yoktu? Güvenlik yanıma gelip
"Bir sorun mu var hanfendi?" Diye sordu küçümseyici bakışlarıyla.
"Şşey aslında öyle gözüküyor. Ben Ares Berkan ÖZER'le röportaj yapmaya geldim fakat giriş kartım yok." Dedim alt dudağımı dişlerken. Endişelenmiştim. Ya beni içeri almazsa?
"İsminiz?" Diye sordu yanındaki masadan bi dosya alarak.
"Derin ÇEVİK." Dedim. Adam dosyadan bi şeyler karalayıp bana döndü.
"Buyrun hanfendi." Dedi onu takip etmemi göstererek. Asansöre binip 50. Kata tıkladı. Birazcık midem bulanmıştı 50. Kat yani bir zahmet! Kata geldiğimizde tam karşımızda bi kapı duruyodu ve kapının yanında masa. Kadın kalkıp tüm ciddiyetini koruyarak yanımıza geldi.
"Merhaba ben Fulya. Ares beyin asistanıyım." Dedi elini uzatıp. Bende elimi uzatıp
"Merhaba Fulya hanım ben Derin ÇEVİK, Ares beyle röportaj yapmak için randevu almıştım hatırlarsanız." Dedim. Kadın beni baştan aşağı süzerken yanımdaki güvenlik gitmişti.
"Ares beyin küçük bir toplantısı var o sırada sizi burda bekletebilirim. Bişey içer misiniz?" Dedi. Söylediği yer masasının tam karşısında koltuklar vardı. Oraya geçerken
"Teşekkür ederim." Dedim hafif tebessümle. Kadın yerine geçip işini yapmaya başladı. Çok gıcık birine benziyodu. Sarı saçlarını bukle yapmış ve salmıştı, yüzüne güzel görünmek için bilmem kaç kat makyaj yapmış dudaklarına kırmızı ruju yapıştırmıştı. Üzerine dizlerinin 5 parmak üstünde siyah dar etek ve gömlek giymişti. Gömleğin ilk 3 düğmesi açıktı tabiki. Içimden kadına kahkaha atmak gelsede bu hissi dudağımın içini kemirerek bastırdım. Bu olanlar bana 'Grinin Elli Tonu' filmini anımsatıyodu. Tekrar gülmemek için kendimi yiyip bitirdim.
Yaklaşık 15 dakika sonra siyah kapı açıldı ve 3 tane adam çıktı. Fulya kalkarak onlara gülümsedi ve hepsiyle tokalaştı. Bi adam ona göz bile kırpmıştı ama bu o adama daha çok ağzını yayarak gülmesine sebep olmuştu. Vay yalaka (buraya istediğinizi ekleyebilirsiniz:D) diyerek ona iğrenircesine bakmıştım. Sonra fulya beni çağırıp kapıdan girdi birşeyler söyleyip benim girmemi sağladı ve kapı kapandı.
Çok büyük bir odaydı. Bu oda benim evim kadardı! Odayı incelemeyi bırakıp bana bakan bir çift mavi gözle gözlerim birleşti. Elimi uzatarak
"Ben Gülhane Lisesinden Derin ÇEVİK sizinle okulumuz adına röportaj yapmaya geldim." Dedim hafif tebessümle. Elimi tutmayarak benden uzaklaştı ve pencerenin önüne geçti. Zeminden tavana kadar camdı. Bana arkasını dönüp manzarayı izlemeye başladı.
"5 dakika!" Dedi buz gibi sesiyle. Hayatımda ilk defa bu derece soğuk insanla karşılaşmıştım. Para işte! Para böyle insanların bi taraflarını kaldırır! Masanın önünde duran koltuğa oturup boğazımı temizleyerek konuştum
"Başarınızın sebebi nedir?" Diye sordum elimde kağıt söylediği şeyleri not almak için bekliyordum.
"Sende mi klasik sorulardan sorucaksın? Lisedesin daha yaratıcı sorular beklerdim. Bu soruların hepsi internette yazıyor benim boşa zamanımı çalmaya neden geldin?" Diye sordu bana dönerek.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ
ЧиклитBir röportaj ne kadar zor olabilirdi ki? Peki, inatçı bir kişiyle röportaj yapmak ne kadar kolay olabilir ki? Daha Ares Berkan ÖZER'i tanımadan hayatına hızla giriş yapmıştı bile! Peki şimdi Derin ÇEVİK'i neler bekliyordu? Bu eğlenceli bir o kada...