Yemeğini bitirip cebinden sigara paketini çıkardı. İçinden bir dal çıkarıp dudaklarına koydu. Çakmağıyla yaktı ve ilk dumanı içine çekti. Ben şaşırmıştım biraz. Hiç tahmin etmezdim içeceğini.
Sandalyeden kalkıp mutfak penceresini açtım. Dolaptaki paketten bir dalda ben alıp yaktım. Bana kaşları çatık bakan Ares beyle gözlerimi birleştirdim.
"Elindekini bırak!" Dedi ayağa kalkarken.
"Neden?" Dedim içime dumanı çekerken. Benim dibime kadar geldi gözlerini gözlerimden hiç ayırmadan. Dudaklarımdan çıkan duman yüzüne gelmişti. Eliyle elimi kavrayıp parmağımın arasında duran sigarayı aldı. Arkamdaki pencereye yaklaştı. Artık bedeni bedenime değiyodu. Heyecanlanmıştım. Göğsüm hızla inip kalkarken kulağıma eğildi
"Bu kadar heyecanlanmana gerek yok küçük hanım." Dedi ve nefesini kulağımın arkasına verdi. Kaşındırmıştı. Gözlerimi sıkıca kapayıp açtım ve onu önümden ittim. Bi kaç adım gerilemişti. Yanından geçip masadaki tabakları toplamaya başladım.
"Ben gidiyorum." Dedi oturduğu sandalyenin arkasına koyduğu ceketini alarak. Ben kaşlarımı çatıp
"Hiç bi yere gitmek yok bu bulaşıkları kim yıkayacak!" Dedim ve elindeki ceketi aldım.
"Bulaşık mı?" Dedi kaşlarını kaldırarak.
"Tanıştırıyım. Bunların hepsi bulaşık." Dedim elimle masadaki tabakları göstererek. "Biz yemeğimizi yedikten sonra bunları yıkarız belki sen bilmezsin." Dedim gülerek. Bana göz devirip gömleğinin düğmelerini açıp kollarını kıvırdı. Ben masayı toplamıştım. Ona bi önlük verip
"Bunu giymezsen bulaşık yıkayamazsın!" Dedim ve sırıtmaya başladım. Önlük çiçekli böcekli bişeydi çünkü. Bakmadan üstüne geçirdi. Ben kahkaha atmamaya zorlanıyodum. Sonunda gülmeye başladım ve
"Kimse delikanlılığını sorgulayamaz!" Dedim. Bana anlamsızca baktığında işaret parmağımla üstünü gösterdim. Kafasını eğip bi önlüğe bi bana baktı.
"Ölmek mi istiyosun, gülme!" Dedi kaşlarını çatarak. Üstündeki önlükten bir seferde kurtuldu ve bi kenara fırlattı.
O köpüklüyodu ben duruluyodum bulaşıkları. Tabağı durularken burnuma parmağıyla köpük kondurdu. Ona yüzümü buruşturup köpükten alıp bende onun burnuna koymaya çalışıyodum ama izin vermiyodu.
"Ama bende koyucamm." Dedim mızmızlanarak. Omuz silkip bileğimi tuttu.
"Oyun bozan." Dedim öbür elimle bileğimdeki elini tutup. Parmaklarını açmaya çalışırken öbür eliyle elimi kavrayıp beni kendine çekti. Gözlerime bakan mavişlere odaklanmıştım. Onun dikkati gözlerimde olduğundan elleri gevşemişti. Onun bu davranışından yararlanıp ellerinden kurtuldum ve burnuna köpük kondurdum. Sırıtarak
"Önlüğünde olsa tam ev hanımı olacaksın." Dedim ve gülmeye başladım. Bana kaşlarını çatıp
"Ölmek mi istiyosun?" Diye sordu. Ağzıma hayali bir fermuar çeker gibi yapıp
"Sustumm.." dedim ve bulaşık yıkamaya devam ettik.
Gömleğinin kollarını indirip düğmelerini iliklerken kapı açılma ve kapanma sesi geldi. Kayra gelmişti. Yüzüme anlamsız bakan Ares beye tam 'kuzenim geldi' diyecekken Kayra kapıda belirdi. Gözü bir bana bir Ares beye bakıyodu. Tabi Ares beyi görmeyi planlamıyodu, o yüzden şaşırmıştı.
"Aşkım?" Dedi yanıma yaklaşıp. Beni belimden kavrayıp kendine çekti ve yanağıma öpücük kondurdu. Ares bey boğazınızı temizleyip
"Ben gitsem iyi olacak. Görüşmek dileğiyle Derin hanım." Dedi ve mutfak kapısından çıktı. Kayrayı itip onu geçirmeye gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ
ChickLitBir röportaj ne kadar zor olabilirdi ki? Peki, inatçı bir kişiyle röportaj yapmak ne kadar kolay olabilir ki? Daha Ares Berkan ÖZER'i tanımadan hayatına hızla giriş yapmıştı bile! Peki şimdi Derin ÇEVİK'i neler bekliyordu? Bu eğlenceli bir o kada...