Alarmın sesiyle huysuzca uyandım. Hiç keyfim yoktu çünkü ödevi yapmamıştı. Dün öyle dediğimden sonra kalkmıştık.
Lavaboya girdiğimde aynadaki yansımama bakmamla korkmam bir oldu. Dün gece birazcık fazla ağlamıştım sanırım, berbat durumdaydım.
Okul formamı giyip birazcık yüzümü düzeltmeye karar verdim. Göz altımı biraz kapatıp rimel uyguladım. Az renk veren bir nemlendiriciyi dudaklarıma yayarken Kayra odaya daldı.
"Benim en değerli, en güzel kuzenim bende seninle geliyorum." Diyince ona düz ifademi koruyarak
"Hayır, senin gelmene gerek yok." Dedim saçlarımı topuz yaparak.
"Bende diyeceğim hocana belki inanır." Diye yanıma gelip omzumu sıvazladı. Dün gece saatlerce onun omzunda ağlamıştım, herşeyi biliyordu yani.
"Gerek yok Kayra öylede inanmayacak böylede. Sen benim yüzümden derslerini aksatma lütfen. Üniversitedesin sonuçta!" Dedim zorla gülümseyerek.
"Kuzenlerin en mükemmeli sen ne dersen o!" Dedi omuzlarımdan kendine çekip sarılırken.
"Bu arada sen daha iltifat etme kuzencim bu konuda hiç iyi değilsin." Dedim sırıtarak.
"Biliyorum sus hatırlatma idare et." Dedi gülerek. Mutfağa girdiğimde Kayranın ikimize tost yaptığını gördüm. Tosttan bir ısırık alırken
"Zehirlenmeyelim!" Dedim kaşlarımı kaldırarak.
"İlk sen ye ölmezsen bende yiyeceğim! Emin değilim şuan yemekle." Dedi gülerek.
"Nolcak canım sadece bir tost!" Dedim ve tostumu yemeye devam ettim.
Sınıfa girdiğimde hocaya ne saçmalayacağımı toparlamaya çalışıyordum. O sırada içeri hoca girdiğinde ayağa kalktım. Azra hızla gelip yanıma otururken
"Oh! Yetiştim." Dedi nefes nefese.
"Yetişmeseydin bu gıcık hocacımız derse almazdı biliyorsun." Dedim zorla gülümseyerek.
"Ya, bilmez miyiz hiçç!" Dedi imalıca sırıtarak. İlk haftalar bu hocanın dersine geç girdiğimizde bizi sınıfta azarlayıp derse almamıştı. O yüzden birbirimize gıcıktık hocayla. Azrada bu olayı ima etmişti.
Hoca yoklamayı aldıktan sonra fazla göz teması kuramıyordum. Yavaş ve sesli şekilde yutkunurken sadece yerin dibine girmeyi istedim. Ben sıraya bakarken hocanın bana bakışlarını hissedebiliyordum. Boğazını temizlediğinde kalbim sanki çıkacak gibi atıyordu.
"Derin ÇEVİK!" Dedi gözlüğünü yavaşça çıkarırken. Avuçlarımın içi soğuk soğuk terlerken
"Eevet, benim bbuyurun?" Dedim kekelerken.
"Öde-" derken kapının iki kere tıklanmasıyla dikkatimiz oraya kaydı. Hoca
"Gir." Dedikten sonra içeri giren adama baktım. Gözleri beni aradığında sonunda bulmuştu.
"Pardon hocam dersinizi bölüyorum ama Derin bunu bende unutmuş." Dedi Ares bey. Yanıma gelip elindeki duran flash belleği önüme koydu. Ben anlamayarak ona bakmayı sürdürürken devam etti
"Ödevin." Dedi gözleriyle belleği göstererek. Şaşırıp
"Ama ben-" dediğimde lafımı böldü.
"Dün yaptık ya seninle ödevini hatırlamadın mı?" Diye göz kırptı. Şimdi jeton düşmüştü. Yani Ares bey benim ödevimi mi yapmıştı? Ciddi ciddi? Şuan boynuna atlamamak için kendimi zor tutuyordum.
"Ah! Tamamen unutmuşum ya kusura bakmayın sizi de buralara kadar yordum!" Dedim gülümseyerek. Şuan cidden bu olanlara inanmak mümkün değildi. Ares Berkan ÖZER bir haftadır yapmayacağını söylediği ödevimi yapmış ve sınıfıma kadar getirmişti. İnanamıyordum. Hayal felan mıydı acaba? Elimin üstüne cimcik atıp canımın yandığını hissedince gerçek olduğunu anladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ
ChickLitBir röportaj ne kadar zor olabilirdi ki? Peki, inatçı bir kişiyle röportaj yapmak ne kadar kolay olabilir ki? Daha Ares Berkan ÖZER'i tanımadan hayatına hızla giriş yapmıştı bile! Peki şimdi Derin ÇEVİK'i neler bekliyordu? Bu eğlenceli bir o kada...