Okuldan çıkıp bi taksi durdurdum ve gideceğim yeri söyledim. Bugün izin almıştım Ares bey için! Bu hafta o ödevi yapmamız lazımdı.
Kafeteryaya geçip gözlerim etrafı taradı. Neredeydi şimdi bu inatçı adam! Bir garson durdurup
"Ares Berkan ÖZER'i tanıyo musunuz?" Sordum. Yüzüme anlamsızca bakıp
"Evet?" Dedi ama 'noldu' diye sormuştu gözleriyle.
"Her zaman oturduğu yer neresi?" Dedim saçımı kaşıyarak.
"Oraya oturamazsınız hanımefendi." Dedi düz bir sesle.
"Hayır ben onu bekliyorum, biliyor." Dedim. Sadece küçücük bi yalan söylemiştim ama çok tuhaf hissetmiştim.
"Ah pardon hanımefendi, gelin size oturacağınız yeri gösteriyim." Dedi yalandan mahçup bir tavır takınarak. Onu takip edip kenarlarda bi yere oturdum. Kahvaltı isteyip gelmesini bekledim. O sırada kapıdan Ares girdi. Anlamsız bakışları üzerimdeyken yine el sallayıp yüzüme aptal gülümseyi yerleştirdim. Karşıma oturup 'niye burdasın' bakışlarına maruz kaldım. Tanrım ben bu kadar yüzsüz değildim ne hale düşmüştüm!
"Şey kahvaltı yapmaya gelmiştim bi baktım siz girdiniz kapıdan." Dedim yalandan rastlaşmış gibi yaparak.
"Benim oturduğum yeri sormakta var tabi." Dedi sakallarını kaşıyarak. Yine bir yalanımı yüz üstüne çıkarmıştı. Tam cevap verecekken kahvaltım önüme yerleştirildi. Çok iyi zamanlama! Çünkü verecek cevabım yoktu. Ares bey bana bakarak
"Hepsini sen mi yiceksin?" Diye sordu.
"Evet." Dedim ve yemeye başladım. O sade bir kahve istemişti. Ağzım doluyken
"Son oç doğol moson?" Diye sordum elimle ağzımı kapatarak.
"Yok afiyet olsun. Ağzın doluyken konuşma." Dedi gözlerini devirip.
Üçüncü bardak çayımın son yudumunu mideye indirip karnımın üzerine ellerimi koydum.
"Şiştiim." Diye sitem ettim. Ares bey telefonundan kafasını kaldırıp bana baktı.
"Bir zahmet." Dedi gözlerini devirip.
"Siz hala röportaj için aynı karard.." Diye soracakken lafımı böldü
"Kararım değişmiyecek Derin hanım!" Dedi sitemle. Oflayarak saçlarımı karıştırdım.
"Eğer fikrinizi değiştirirseniz bu ses kayıt cihazında sorduğum sorular var ve cevaplarını sizden bekliyorlar." Dedim ve çantamdan küçük siyah ses kayıt cihazını çıkardım. Masaya koyup çantamı sırtıma aldım.
"Bekleyeceğim. Kararınız değişirse buda numaram." Dedim ve elimdeki küçük kâğıtta yazan numaramı masaya bıraktım. Ayağa kalkıp
"Görüşmek dileğiyle." Dedim ve kapıdan çıkmadan tekrar ona bakıp el salladım ve o saf gülümsemeyi yüzüme yerleştirdim. Yediklerimin parasını ödeyip oradan sonunda bağlantımı kesmiştim.
Yani ne vardı şu saçma ödevi yapsa? Tamam işleri olabilir ama bari bi kaç sorumu cevaplasa çok güzel olacak. Herşey onun elinde şuan kahretsin! O inatçı adamın elindeydi!
○●○●
Ertesi gün Kayrayla bişeyler yapmaya karar verdik. Üzerime düz gri tişört geçirip altıma beyaz bir pantolon giydim. Saçlarımı düzleştirip kendi haline bıraktım. Çantamı koluma alıp Kayranın kapısını tıklatıp
"Ben hazırııımm.." dedim bağırarak. Şuan odasına dalmak istesemde uygun biçimde olmayabilirdi. Mutfağa girip ağzıma bi kaç tane yeşil zeytin attım. Kapıdaki yakışıklı şahısa bakıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ
Literatura KobiecaBir röportaj ne kadar zor olabilirdi ki? Peki, inatçı bir kişiyle röportaj yapmak ne kadar kolay olabilir ki? Daha Ares Berkan ÖZER'i tanımadan hayatına hızla giriş yapmıştı bile! Peki şimdi Derin ÇEVİK'i neler bekliyordu? Bu eğlenceli bir o kada...