Aradan aylar geçmiş Elif ve Ozan Ankara'ya gelmiş, yurt fiyatlarından dolayı okullarına mesafesi yirmi dakikalık uzaklıkta küçük bir ev tutmuşlardı. İlk başlarda aynı ev de yaşamaları Mustafa'yı sinirlendirse de Betül,
"Bizde beraber oturacağız, ailem bir şey demiyor. Senin de dememen lazım." diyerek sevgilisini empati yönünden vurmuştu. Mustafa kendisine yapılmasını istemediği bir durumu başkasına yapmazdı.
Şimdi ise iki sevgili evlerinde oturmuş hazırladıkları yemekleri yiyorlardı. Menüleri öğrencilerin fix menüsü; makarnaydı.
"Dersler başladı mı güzelim?" Ozan sosa bulanmış ve tıka basa dolu ağzıyla konuşması Elif'i güldürmüştü.
"Neye gülüyorsun?" Orta sehpanın karşılıklı uçlarına oturan çift göz göze gelince ağzı sosa bulanmış Ozan, Elif'in gülme krizi sebebiydi.
"Ağzın sosa bulmamış, nasıl yedin de her yerine bulaşmış?" diyerek eline peçeteyi alan Elif sevgilisinin sosa bulanmış dudaklarını sildi.
"Güzel yapmışsın ki ağzım bile nasiplenmiş." Genç kızın vurgunu olduğu elalar kırpılıp açıldığında peçete elinden Ozan'ın bağdaş kurulmuş bacağına düştü.
"Yapma."
"Neyi yapmayayım?"
"Göz kırpma." An be an kızardığını hisseden Elif'e tebessümle bakıp, çatalını tabağın içine bırakıp genç kızın yanağını okşadı.
"Kızarman hoşuma gidiyor." diyerek tekrar göz kırptığın da Elif bakışlarını tabağına çevirdiğinde Ozan yerinden kalkıp genç kızın yanına oturdu.
"Aman da aman utanırmıymış benim sevgilim?" diyerek kızı kollarına aldı. İşte huzur bu diye geçirdi içinden. İşte huzur yanındaydı, aslında huzur yıllardır yanındaydı ama bu derece somut bir şekilde hissetmemişti.
"Alışamadım hâlâ, yanlış anlama sakın seni sevmeye değil, seni bu derece özgür sevmeye alışamadım." Kolları sevgilisinin beline sarıp, başını göğsüne yasladı.
"Bundan sonra böyle özgürce sevebileceksin, sevebileceğim. Özgürce kıskanacaksın, kıskanacağım. En çokta sana bakanların ağzını yüzünü kırabileceğime seviniyorum. 'Sen kimsin lan' dediklerinde sevgilisiyim lan demeyi çok bekledim." Genç adam içinde birliktirdiklerini bir bir anlatırken, Elif ise duydukları karşısında kıkırdarken Ozan;
"Ne komik mi?"
"Hayır, sadece aynı hisleri yaşamamız hoşuma gitti."
"Hım, demek hoşuna gitti." diyerek sevgilisinin boynuna sokulup derin derin nefes alıp hafif çıkmış sakallarını sürtüp öpücük kondurdu.
Genç kız boynunda hissettiği sakallar ile huylanırken söylenmeyi ihmal etmedi.
"Ozan ya!"
"Ne ya!" Boynundan başını kaldırmadan mırıldanan Ozan'a yandan bakış atıp,
"Makarnam soğudu."
"Soğumaz soğumaz. Mikrodalga fırına atarız ısınır. Ben biraz dinlensem burada." diyerek şah damarının üzerine bir öpücük kondurup genç kıza iyice sarıldı.
"Tamam, dinlenen hadi." Kollarını genç adamın boynuna doladı, elleri ise hayranı olduğu tutamların arasında gezindi.
İki sevgili o an ne soğuyan makarnanın derdindeydi, ne de yarın sabahki quiz sınavının. Anı yaşayıp yıllardır gizliden gizliye içlerinde filizlenen aşklarını doyasıya yaşadılar.
***
Selamm! Nasılsınız?Açıkçası bölüm atmaya kıyamıyorum finale adım adım yaklaşıyoruz...
Bundan sonrası hızlandırılmış bölümler olacak.
Haberiniz ola!
Sizi seviyorum, ama en çok seni Nghn_14❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elif || Texting ✔
Short Story•TAMAMLANDI• Ozan: Elif, seni çok seviyorum. Elif: Biliyorum, gece boyunca en az yirmi kere söyledin. Ozan: Sıkıldın mı? Elif: Hayır, duymak için onca zaman bekledim. Sıkılır mıyım hiç? Ozan: Çok iyi çünkü her gün, her an, her saniye duyacaksın. ***...