ekstralar ; hazan'ın günlüğü (3)

528 41 10
                                    

9 Aralık 2017
Pazar

İstemeden dahil olduğum bu oyunun altında eziliyorum her geçen gün. Unutma seçeneğim olsaydı, aklımdan sonsuza dek sileceğim tek şey bu olurdu. Bu iğrençliği ben daha birkaç haftadır taşıyamazken, Hazım Egemen yıllardır nasıl başa çıkabiliyor bununla aklım almıyor. Gerçi bir çocuğu parasıyla satın alıp onu ailesinden uzak büyütürken vicdanı sızlamayan bir adamın yaptıklarını anlamam mümkün olamaz zaten.

Artık kim olduğunu biliyorum. Görebilmek için biraz uzaktan bakmak yetiyormuş aslında. Bir gerçek aklının ucundan bile geçmiyorsa eğer, onu kapatan yalanlara inanmak kolay olur. Neresi hatalı, nerede akla yatmayan şeyler var anlayamazsın. Ama o gerçeği bir kez gördün mü işte o zaman tüm yalanların saçmalığı çıkıyor ortaya.

Hangi anne baba oğlunu daha 12 yaşında dünyanın öbür ucuna yolar ki? Eğer anne babası değilse o insanlar buna dayanabilirlerdi ve öyleymiş de. Yağız onların çocuğu değilmiş...

Nasıl bir vicdan, nasıl bir insanlık bu? Onu satın alıyorsun, kendi ailesinden, annesinden babasından ayırıyorsun ve karşılığında ona birazcık sevgiyi çok görüyorsun... Yağız bunların hiçbirini hak etmiyor ki. O her şeyin en iyisi en güzelini hak ederken, gördüğü muamele korkunç. Madem oğlun gibi büyüttün bu adamı, ilk hatasında nasıl olurda gerçekleri ortaya dökmekle tehdit edebilirsin, onun daha hiçbir şeyden haberi dahi yokken? Bu kadar kolay mı 30 yılı hiçe sayıp, "bu oda da tek bir Egemen var" demek? Daha fazlası olamaz derken her hareketinde nefretimi kazanıyor Hazım Egemen. Onu her şey için affetsem de Yağız'a yaptıkları için affedemem asla.

Öğrendiğimden beri bir yanım hep Sinan olmasını bekledi. Yağız olduğu bu kadar ayan beyan ortadayken bile belki Sinan'dır dedim. Biliyorum sevdiğim adamın bunu yaşamasını beklemek acımasızca görünüyor. Ama Yağız olmasını beklemek daha acımasızca değil mi? Sinan olsaydı ona ben destek olurdum, Yağız destek olurdu; kendini dağıtır, bağırır çağırır, hesap sorar sonra; bir zaman sonra affederdi Sinan. Çok kızsa da kırılsa da affederdi. Ama Yağız öyle değil ki... o yalnız. Öğrendiğinde kimseyi istemez yanında, el uzatsan tutmaz, uzaklaşır herkesten... çekilir kabuğuna, almaz kimseyi içeri. Ben bile Amerika'ya gönderilmesini acaba proje mi diye düşünürken onun aklına gelmez mi bu ihtimaller? Nasıl kaldırır bu yükü tek başına? Kendi çocukluğuna bile küsken üstelik, nasıl atlatır bunu?

Ama ben ne yapacağımı biliyorum. Ne kadar zor olursa olsun, ben o adamı yıkmayacağım. Ben ne kaybedersem edeyim, Yağız hiçbir şeyini kaybetmeyecek. Ben buna asla izin vermeyeceğim.

-

Geçmişe daha çok dönerim diyodum ama Hazan'ın Sinan'lı zamanlarına gidesim hiç yokmuş ahsh Fakat Sinan'la da olsa Hazan'ın günlük sayfaları Yağız'ın adıyla doluyor, alık kızım farkında değil ehehe

Bir dahaki bölüm geleceğe göz kırpacağız bu arada. Çok tatlış bi bölüm oluyor şimdiden :) birkaç güne görüşürüz*

yazılmayan mektuplar (Yağhaz/Yağız Egemen)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin