25. kare

4

Neden Ben?

<><><><><><><><><><><><><><><>

"Biliyorum. Sen sadece sakin ol ve bunu bildiğini kimseye belli etmemeye çalış. Ve Hailstone, o sarışın kadından uzak dur. Onun senin sınıfına geleceğini beklemiyordum." dedi. Sesi biraz rahatsız gibiydi. Sanırım bundan hoşlanmamıştı.

"Bu kötü bir şey mi?" diye mırıldandım kimsenin duymamasına özen göstererek.

"Sayılır. O çok çetin cevizdir. Ona özellikle dikkat et," dedi. Başımı hafifçe salladım ve özellikle inceliyormuş gibi görünmemeye çalışarak dediği kadına baktım. Yanında biri otuzlu, biri kırklı yaşlarındaki iki adam vardı. Duruşlarına ve fiziklerine bakacak olursak onun korumalarıydı.

Kadının kendi de kırklı yaşlarının ortalarında veya en kötü ihtimalle ellilerin başlarındaydı. Biraz kırışmış olsa da, çok güzel bir yüzü vardı ve yaşına rağmen, hala çok çekiciydi. İnce metal çerçeveli bir gözlük takıyordu. Gözleri daha önce pek rastlamadığım bir yeşildi ve saçları beyaza çalan, külü andıran bir sarıydı. Gevşek bir şekilde ensesinde bağladığı saçlarının arasındaki beyazları gizlemek için hiçbir şey yapmamıştı ve yüzünde biraz bile makyaj yoktu.

Balık etli olsa da, çok güzel bir vücudu vardı. Bu kadın gençken kim bilir ne kadar güzeldi. Şimdi de yapmacıksız bir ifadeyle sınıfa bakıyordu. Yüzünde sevecen ve kayıtsız görünen bir ifade olsa da, gözlerinde merak, öfke ve biraz da heyecan vardı.

Gözleri odağına beni aldığında bir süre kaşlarını hafifçe çatarak bu tarafa baktı. Bakışı rahatsız ediciydi. Ya da ben şu an çok gergin olduğum için böyle düşünüyordum ama gerçekten rahatsız olmuştum. Başımı önüme eğerek aramızdaki göz temasını sonlandırdım.

Kadın derin bir nefes alıp sevecen ama aynı zamanda soğuk, mesafeli ve sanki buna katlanamıyormuş gibi bir sesle konuşmaya başladı. Ama bu tonu kimsenin farkettiğini sanmıyordum. Onlara sadece soğuk kişilikli bir kadın olarak görünüyor olabilirdi ama ben sesinde gizlenen ama gözlerine yansıtmamayı başaramadığı nefreti görebiliyordum. Sanırım o her kimse, canlarını gerçekten sıkmıştı.

"Bugün, size geleceğiniz için çok önemli olduğunu düşündüğümüz bir seviye belirleme testi yapmak için buradayız. Bu test öğrenci sicilinize işleyecek ve yüzde seksen beş oranında belirlediğimiz sınırı geçen öğrenciler, ikinci bir teste tabi tutulacak. İki sınavı da başarıyla tamamlayan öğrenci veya öğrenciler üçüncü bir testten geçecekler ve kazanan, özel birimimizde çalışmak için eğitim görmeye hak kazanacaktır. Ki, bu tüm ülke çapında sadece otuz kişinin erişebileceği bir şans ve sadece bir kişi bu testlerin hepsinden geçebilir. Bu yüzden iyi düşünün ve dikkatli adımlar atın." dedi. Konuşurken bakışlarını üstümde hissediyordum ama onu tamamen görmezden geldim. Özellikle bana bakmıyordu ve dikkatini çekmek istiyordum.

Konuşmasını bitirdikten sonra biriminin ne kadar mükemmel ve seçkin olduğunu aşırı abartıya ya da yapmacık tanımlardan uzak bir edayla anlatıp kazanan kişinin nelere sahip olabileceğinden bahsetti.

Kabul etmeliyim ki, sunduğu şeyler harikaydı. Biraz fazla harika. Ve bu sadece bir yetenek testinden geçti diye sıradan bir öğrenciye verilebilecek şeylerden değildi. Beni uyaran adam her kimse, haklıydı. Bu bir tuzaktı ve herkes buna kanmış gibiydi ama onları suçlamadım. Her şeyi biliyor olmama rağmen anlattıkları bana bile cazip gelmişti.

Kadın tekrar konuşmaya başladığında testin nasıl olacağından bahsetti. Bunu başımı kaldırıp dikkatle dinledim.

"Testimiz sekiz aşamadan oluşmaktadır. Ve zorluk bakımından ilk dört ve son dört olarak ikiye ayrılır. İlk kısım için on, ikinci kısım için on beş, toplamda yirmi beş dakikaya sahip olacaksınız. Bunun haricinde her kısım ve her aşama kendi içinde sınırlı zamana sahiptir. Buna dikkat etmelisiniz. İlk dört kısım, size toplamda yüzde otuz beşlik başarı getirecek. İkinci dörtlük kısımsa yüzde altmış beşlik bir başarı getirecek. Geneli zeka sorularına ve mantık gerektiren işlemlere dayanan bu test, sadece zeka değil, aynı zamanda mekanik beceri, kriz kontrolü ve zamanı değerlendirme konusunda ne kadar başarılı ve yetenekli olduğunuzu ölçmektedir.