1.6

2.4K 206 130
                                    

Medya; Yankı.

Yankı'ya bulduğum karakteri beğendiniz mi?

Bir de, galiba Boran'ı seveceksiniz...

Lâl'in Ağzından;

Kantinde aynı masada oturduğum İrem, elindeki telefonla uğraşmayı keserek bana bakmaya başladı.

"On birinci sınıflara yeni öğrenci gelmiş. Duymuş muydun? Ya da hiç gördün mü?"

Kafamı iki yana salladığımda telefonunu önüme bıraktı. "Çok da yakışıklı çocuk. Okul açıldığından beri takip ediyorum ama geri dönüş yapmadı."

Elimdeki vişne suyundan bir yudum alarak telefon ekranına bakmaya başladım.

@boranarslan

İçtiğim vişne suyu bir anda boğazımda kaldığında, İrem bana endişeyle bakmaya başlayarak önündeki suyu uzattı. Uzattığı suyu alarak büyük bir yudum içtiğim sırada, bir anda yanımdaki boş sandalyeye birisi oturdu.

Kim olduğunu anlamak için kafamı çevirdiğimde Boran'ı görerek gözlerimi telefona çevirdim. Boran da nereye baktığımı anlamak için gözlerini telefona çevirdiğinde kendi sosyal medya hesabını görerek sırıtmaya başladı.

"Fotoğraflarıma mı bakıyordun?"

Gözlerimi İrem'e çevirdiğimde kaşlarını çatmış bize bakıyor olduğunu görerek telefonu elime aldım ve İrem'e uzattım. "Hayır. İrem bana on birinci sınıflara yeni öğrenci geldiğini söylediğinde merak edip bakmak istedim."

"Sonra da o kişinin ben olduğunu öğredin."

"Evet."

İrem'in bize bakmaya devam ettiğini gördüğümde elimle onu kışkışladım. O yanımızdan gittiğinde Boran bana bakmaya başlayarak masanın üzerindeki vişne suyumu eline aldı. Vişne suyunu içerek arkasına yaslandıktan sonra benim sandalyemi de kendi sandalyesinin yanına çekti.

"Boran ne yapıyorsun?"

"İsmimi senin ağzından duymak da güzelmiş," diyerek güldü. Ardından ise omuz silkti. "Daha yakınımda otur diye yaptım."

Sinirle kafamı masaya koyduğumda elini saçlarıma atıp saçlarımı okşamaya başladı.

"Boran bir dur ya," diyerek dikleştiğimde ise umursamazca omuz silkti.

"Hoşlandığım birisi yok dedin. Hoşlandığın birisi yoksa benden hoşlanabilirsin. Ben de bunun için uğraşacağım."

Hızla eğilerek yanağımı öptüğünde kaşlarımı kaldırdım. "Sen fazla mı cesursun?"

"Yani," diyerek i harfini uzattı. "Belki birazcık." Ona inanmadığımı belli edercesine baktığımda güldü. Çok da güzel gülüyordu. "Tamam, biraz fazla olabilir."

Önüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdığımda elini saçlarıma attı. "Arkanı dönsene, saçlarını öreyim."

"Saç örmeyi biliyor musun?"

"Kız kardeşim var," diyerek omuz silkti. "Böyle saç işlerine çok meraklı ve bana da biraz fazla düşkün. Onun saçlarını öre öre alıştım."

"Burada mı öreceksin?"

"Evet."

"Okuldayız."

"Aman," diyerek eliyle arkamı dönmemi işaret etti. "Kim takar?"

Arkamı döndüğümde ellerini uzun saçlarıma atarak saçlarımla oynamaya başladı. "Balıksırtı mı öreyim?"

"Balıksırtı örmeyi de mi biliyorsun?" Güldüğünde ben de güldüm. "Olur."

Ayağa kalkarak saçlarımı örmeye başladığında kafamı kaldırarak suratına baktım. Bir anda ikimiz de gülmeye başladığımızda kafamı iki yana sallayarak eski halime döndüm. O da saçlarımı örmeye başlamıştı.

"Düzgün öreceksin, değil mi?"

"Tabi ki," diyerek gururla konuştu. "Boran Arslan bir şey yapıyorsa o şey muhteşem olmalı."

Bir süre sonra saçımı örmeyi bitirdiğinde "Tokan var mı?" diye sormuştu. Bileğimdeki tokayı çıkarttığımda saçlarımın ucunu bağladı ve önüme geçerek bana bakmaya başladı. Suratında kendini beğenmiş bir ifade oluşmuştu. "Ne güzel örmüşüm saçını."

Telefonumu elime alarak kendime bakmaya çalıştım. Böyle bakınca hoş duruyordu.

"Ben sınıfa çıkacağım," diyerek ayaklandığımda o da yanıma gelmiş ve benim yanımda yürümeye başlamıştı. "Boran-"

"Şş," diyerek kolunu omzuma attı ve beni kendisine çekerek yürümeye başladı. "Benden hoşlanman gerekiyor ve benim güzel koktuğumu söylüyorlar," dedikten sonra durdu ve birkaç saniye sonra beni kendisine çekerek sarıldı. "Kokla."

Tamam, güzel kokuyordu.

Boş boş durmamak için ellerimi gegşek bir şekilde beline sardığımda sarsılan omuzlarından güldüğünü hissetmiştim. "Nasıl? Hoşlanmaya başladın mı?"

"Hayır."

Biraz geri çekilerek suratıma bakmaya başladı. "Ama saçlarını bile ördüm."

"Yani?"

"Ben başka insanların saçlarına dokunamam ki."

Kaşlarımı kaldırdığımda "Neyse," dedi. "Zaten benden hoşlanacaksın. Bari biraz daha sarılayım." Beni tekrar kendisine çekti ve sıkıca sarıldı.

Ellerimi tekrar beline koyduğum sırada birisiyle göz göze geldiğimde duraksadım.

Çünkü bize bakan kişi Yankı'ydı.

Ve gözlerinde tuhaf bir ifade vardı. Sanki canı acıyormuş gibi.

Sorun Değil adlı kitabıma girip bakmanız rica olunur.

i loved you so differentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin