1.Bölüm (Savaş)

818 122 97
                                    

"Bu taraftan prenses! Acele edin, sizi burdan çıkarmam gerek!"  Bunu söylerken küçük prensesi kollarından tutup düşündüğünden daha fazla sarsmıştı Erza Scarlet.

"Erza-san... Ama ailem.... Herkes..."

Kadın savaşçı böyle korkunç bir savaşa tanık olan bu kıza çok sert davrandığının farkındaydı ama kendini toparlamasını sağlamak için bundan başka çaresi yoktu.

Sesini yükseltti. "Onların senin yardımına ihtiyacı olduğunu mu sanıyorsun? Kraldan bahsediyoruz, kendine gel! Babana hiç mi itimatın yok!"

Wendy gözlerindeki yaşları sildikten sonra dik durmaya çalışmıştı. "Özür dilerim. Söz veriyorum sana daha fazla sıkıntı çıkarmayacağım."

Scarlet bir şey demeden kızın elini tutup ormana doğru koşmaya başladı, burda çok fazla antreman yaptığı için ıssız ve güvenli yerleri gayet iyi biliyordu.

Tek düşündüğü kral ve kraliçenin ona emanet ettiği prensesi hayatta tutmanın bir yolunu bulmaktı. Bu korkunç savaşın içinde bir prensesi kurtarmak hiçte kolay olmadığı gibi Scarlet hayatında ilk defa bir savaştan korkmuştu.

Kıza güven vermek isteyen elleri aslında titriyordu çünkü küçüklüğünden beri gördüğü savaşlar arasında bu bambaşka bir boyuttaydı. Kimseyi sağ bırakacaklarından bile emin değildi ve bu acı gerçekten içine oturmuştu.

Bu koşunun sonunda dinlenmek için, antreman yaparken kullandığı bir mağarayı hedefliyordu, Scarlet. Kendini buna göre hazırlamıştı ve yeni bir plan yapacak kadar odağa sahip değildi.

İstediği yere geldiğinde sesleri duyunca prensesi çalıların içine çekip gözlem yapmaya başlamıştı. "Kahretsin." demişti, Scarlet. "Burayı bile arıyorlar."

Kaç kişi olduklarına baktığında en az yirmi kişi görmüştü. Onlarla dövüşebilirdi ama prenses yanındayken bu fazla tehlikeli olurdu. Kızı rehin aldıkları andan itibaren iş biterdi ve Scarlet şu anda kendinde hem yirmi donanımlı askerle dövüşüp hemde prensesi koruyacak gücü bulamıyordu.

"Sessiz ol, prenses. Burda kısa bir süre beklememiz gerek, sonra kaçmak için bir yol düşünmeye başlayacağım." Kız sadece kafasını sallamıştı.

Erza yarasının üstüne elini koyup bir süre bekledi. Bu yarayı, prensesi saraydan kaçırırken yaptığı mücadelelerin birinden almıştı. Bununla uğraşacak vakti yoktu onun.

Adamlar orayı arayıp kimseyi bulamadıktan sonra yavaş yavaş saraya doğru yönelmişlerdi. Onların gittiğinden iyice emin olan Erza, harekete geçip daha hızlı yol almaya çalıştı.

Artık o mağara güvenli değildi, kontrol edilmiş bir yer bile olsa başka bir birliğin orayı kontrol etmeyeceğinin bir garantisi yoktu.

Gecenin karanlığına güvenip daha fazla yol aldılar, prenses sonunda yorgun düştüğünde Erza saklanacak bir yer bulduğunu düşünüp prensesi saklamıştı. Kendisi önce yarasıyla ilgilendi, sonraysa nöbet tutmaya başladı.

Nöbetin sorunsuz gideceğini zaten hiç düşünmemişti ama bir anda baskın yapılması da beklemediği bir şeydi. Bir anda etrafını saran beş kişi onun için sorun değil gibi görünsede adamlar gerçekten güçlüydü.

Erza mızrakları bir yandan durdurmaya çalışsa bile beş adamın dışında ağaçlara saklanmış askerlerin oklarının kendine saplanmasına engel olamamıştı. Kılıcını iyi kullandığı için kalanını savuşturmuştu ve en sonunda zorda olsa hepsini yenmeyi başarmıştı. Ama kullandığı bu güç kendisini de tüketmişti, Wendy için ayağa kalmaya çalıştı.

Ölüm Şehri : SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin