4.Bölüm (Zaman)

344 104 33
                                    

Erza ve Wendy'nin Jellal'in evinde yaşamaya başlamasından bu yana tam iki ay geçmişti geriye bakıp düşündüklerinde. Bu iki ayın saraydaki kaostan uzak oldukları için gayet sakin ilerlediği söylenebilirdi ama boş durmak gibi bir hataya da düşmemişlerdi.

Jellal Erza'ya ne istediğini ciddi ciddi sorduğunda ondan cesur bir yanıt beklemişti. Erza ise ona güven veren bu adama korkularından arınarak ütopik görünse de aklından geçen en büyük dileğin en başında söylediği gibi krallığı geri almak olduğunu söylemişti.

Genç adam kızıl savaşçıya bu dileğinin onun için bir emir olduğunu söylediği o anda belki de Erza kendini bu kadar kaptırmıştı bu gizemli adama. Her sabah onunla aynı evin içinde uyandığında karşılaştıkları için kendini şanslı hissediyordu.

Bazen evli bir çift gibi olduklarını düşünüp kendi kendini heyecanlandırıyordu farkında olmadan. Ama önemli olan tek şey onunla yaşamaya alışmış olmasıydı.

Aynı şey Wendy için de geçerliydi. Burda Romeo ile vakit geçirmekten fazlasıyla hoşlanır olmuştu çünkü ondan kendini korumak ve kendi başının çaresine bakabilmek adına çok şey öğreniyordu.

Romeo bu küçük eğitmenlik oyunundan memnun olduğu gibi Jellal'in saygısını daha fazla kazandığını düşünerek gittikçe kıza olan ilgisini ve yardımını arttırıyordu her geçen gün.

Onlar kendi aralarında güçlenirken büyükler de bu küçük evli hayatı kaçamağının yanı sıra krallığı geri almak adına geniş bir plan incelemesine girmişlerdi. Krallığı tek gecede bile geri alabilirlerdi ama bunun için gerekli planı bir gecede yapamazlardı.

Jellal sıradan bir vatandaş rolüne bürünüp krallığın ne durumda olduğunu kontrol etmeye gidiyordu sık sık. Erza ise kendini gizleyerek dikkatli bir şekilde yakındaki müttefik krallıklarla görüşmeler yapıyordu.

Aldıkları bilgilere göre ne krala ne de eşine hiçbir yerde rastlanamamıştı. Jellal ve Erza kralı tanıdıkları için bunu olumlu yorumluyorlardı. O ne olursa olsun hayatta kalmıştı ve geri dönüp hakkı olana tekrar sahip olacaktı.

ERZA

Jellal'in dönüşünü beklemek her geçen gün daha da zorlaşıyordu benim için. Gittikçe sabırsızlanıyordum ve merakımı dizginlemedeki yeteneklerim azalmaya başlıyordu konu o olunca.

Başına bir şey gelmesinden korkuyor oluşumun yanı sıra onu özlüyordum da büyük ihtimalle. Varlığına o kadar alışmıştım ki o yokken endişelenmekten kendimi alıkoyamıyordum.

Pencerenin kenarında oturup sürekli perdeyle oynadığımı fark eden Romeo "İyice eşini bekleyen biri gibi davranmaya başladı." diyerek kıkırdamıştı kulaklarımın ne kadar keskin olduğundan habersizce.

"Seni duyabiliyorum." Dedim. "Ayrıca onun için endişelenmem gayet normal. İşin içinde krallık var."

Gülerek "Evet. Kesin sırf krallık söz konusu olduğunu içindir, gözünün yollarda kalması." diye mırıldanmıştı yine.

Ona göz devirerek tekrar pencereden baktım, hava iyice kararmıştı ve hala ondan bir iz yoktu. Onsuz bu ev gerçekten fazla sıkıcıydı.

"Karıştıracaksın!" Bu bağırma sesi ilgisini benden uzaklaştırıp Wendy'e yemek yapmayı öğretme işine dönen Romeo'ya aitti. "Yoksa dibi tutar."

"Dibi mi tutar?"

Kaşlarını çatıp "Yani yanar. Acı olur, emeğin çöpe gider." şeklinde açıklamaya çalışmıştı bu sefer de.

Prenses daha önce hiç mutfağa girmemişti bu yüzden bu terimleri bilmiyordu. Burası ona gerçekten iyi geldi, çok fazla şey öğrendi ve kendini iyi yönde geliştirdi.

Ölüm Şehri : SavaşçıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin