ERZA
Kral'ın emrinden bahsetmesine karşılık şaşırdım ve "Kral'ın emri olmasaydı mı?" sorusuyla cümlesini tekrarladım.
"Evet." Dedi derin bir iç çekip zoraki bir şekilde gülümseyerek. Tam ağzını aramak üzereydim ki "Ama neyse." demişti birden. "Şu an bunun bir önemi yok, şu an önemli olan sadece sabırlı olmak."
Mırıldanarak "Çok da kolaydı sanki." dediğini duyduğumda gülümsemiştim bu telaşlı haline. "Ben görüşme yaptığım krallıklar konusunda umutluyum ama onlara ne kadar güvenebiliriz, onu bilmiyorum."
Arkasına yaslanmıştı. "Spitfire Krallığı'nın prensi kayıplara karıştı ve halk da ailesi de garip bir biçimde bir prenslerinin olduğunu unuttular. Sanki Prens Kyro hiç varolmamış gibi..."
Derin bir nefes aldı. "Ama aile şu an içindeki ajanları temizlemiş durumda, asıl askerler emirlerine sağdıklar ve onlara güvenebiliriz." Dedikten sonra tekrar hatırlamaya çalışır gibi kafasını eğmişti.
"Bunun dışında şu ana kadar gittiğin krallıklar hep kralımızla arası iyi olanlardı, yani bir sıkıntı çıkacağını sanmıyorum."
Kafamı sallamamdan sonra onun bir şeyler söylemek üzere olduğunu fark edip "Ama..." diyerek söze başladım. Onun yerine cümleye başlamamdan hoşlanır gibi gülümsedikten sonra "Ama şimdilik durmalıyız." demişti.
"Krallığı geri alma planlarımız ne kadar yayılırsa işler o kadar tehlikeli olmaya başlar ve şu an bunun için çok erken. Diğer krallıkların ya da eski krallığımızın saldırısına uğrarsak her şey biter. Ortalığın biraz daha durulmasını beklemek zorundayız."
Burun kıvırarak "O zaman daha fazla krallık ziyaretine gitmek yok." dedim kendi görevimin düştüğüne biraz bozularak. "Peki şimdi ne yapacağım? Evde çocuk bakarak krallık için faydalı olamam ki?"
"Sen sadece çocuk bakmıyorsun ki? O sadece bir çocuk değil, unuttun mu? O bir prenses." Gülümseyerek "Haklısın." dedim. "Ve ne olursa olsun onu korumak benim görevim.
Jellal "Hem çocuk sevmekle çocuk bakmak aynı şey değildir." dedi hafif bir gülümsemeyle gökyüzüne bakarken. "Böylece gelecekteki çocuklarına hazırlık yapmış olursun."
Heyecanla koluna dokunup "Görebiliyor musun?!" diye sordum. "Gelecekteki beni ve çocuklarımı??"
Onun koluna yapışmamla soru sorarken burnunun dibine girmemin bir olduğunu fark edince kızardığını görüp aynı şekilde bir tepkiyle geri çekildim.
"Kusura bakma." Dedim kafamı yana çevirirken. "Fazla heyecanlandım sadece."
"Yok..." Derken benim ki gibi gergin ve titrek bir sesi vardı. "Önemli değil, sonuçta geleceğinden bahsediyoruz heyecanlanman çok normal."
Kendimi topladığımda ona dönüp tekrar "Görebiliyor musun?" diye sorduğumda gülerek gözlerime bakmıştı. "Görebilirim ama görmek istemiyorum."
"Neden? Sonuçta ne olursa olsun..." Parmağını dudağıma koyup "Shh." dedi. "Spoiler."
"Çok komiksin." Derken elimle parmağını dudağımın üzerinden çekmiştim her ne kadar o küçük hamlenin beni etkilediğini inkar etmek istemesem de.
"Merakına nasıl yenik düşmüyorsun?" Küçük bir kahkaha attı. "Düşmediğimi nerden çıkardın?" Ben heyecanla "Düştün mü?!" diye sorduğumda bana doğru dönüp "Evet." dedi. "Seninle ilgili merakıma fazla yenik düştüm ve gereğinden fazla spoiler yedim."
"Aaah, çok heyecanlandım şimdi. Ne gördün? Bari birazcık anlat." Kafasını önüne eğip güldükten sonra "Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum." demişti hala yüzündeki o tatlı gülümsemeyi silmeden.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm Şehri : Savaşçı
FanficSavaş patlak verip saraya kadar ilerlediğinde Prenses Wendy'i korumakla görevli olan kadın savaşçı Erza Scarlet'in onu korumak için kaçmaktan başka çaresi kalmamıştı. Prensesi güvenli bir yere götürdükten sonra en büyük amacı ona hakkı olan tahtı ve...