Dersler bitmişti. Kurt, neredeyse boş sayılan koridorda, omzundaki çantasıyla kimseyi umursamadan ilerliyordu. Geçen hafta başında Fransızca öğretmenine ters davrandığı için Cuma'ya kadar her gün bir sınıfta boş boş bir saat oturacaktı. Ne kötü!
Sınıftan içeri girdiğinde sadece görevli öğretmen Bay Smith ve cezada kalan başka bir öğrenci vardı. Öğretmene hiçbir şey demeden geçti ve duvar kenarında bir sıraya oturdu. Saate baktı. 16.00.
Sıkıntıyla iç çekip sırtını duvara dayayıp ayaklarını yanındaki sandalyenin üzerine koydu. Çantasından çıkardığı kulaklığı kulaklarına takıp saatin dolmasını bekledi.
Aslında burada bir saat iyi olabilirdi. Derslerden, arkadaşlardan ve aileden uzak bir saat. Evet, evet bu kesinlikle güzeldi. Her gün bir saat. Aslında sürekli olarak cezaya kalabilirdi. Tanrım! Ne çok bunalmıştı bu aralar. Tamam, her sabah ve her akşam ve beden derslerinde ve tabi gün içinde her fırsat bulduğunda koşuyordu. Çünkü koşunca kendini özgür hissediyor ve rahatlıyordu. Koşmak şu sıralar yaptığı en iyi şeydi. Babası maratonlara katılmasını, yarışmasını istiyordu ama Kurt henüz o kadar iyi olduğunu sanmıyordu. Tabi kendini her konuda biraz yeteneksiz görürdü. Sanırım son iki yıldır böyle düşünüyordu. Okulda üvey erkek kardeşi Finn, onun kız arkadaşı ve tabi ki Kurt'ün de arkadaşı olan çok konuşkan Rachel ve birkaç kişiyle konuşurdu. Ama çok samimi değillerdi. Bir tek Finn işte. Sonuçta kardeşlerdi ve zaten onunla da iyi anlaşıyorlardı.
Finn ve Rachel okulun Glee Kulübüne üyeydi. İkisinin de sesi güzeldi ama Finn biraz dans sorunluydu. Hatta Kurt'e kalsa Finn'in dans etmesi yasaklanmalıydı. Çünkü Rachel'ın burnuna zarar vermişti. Galiba kızın burnunda çatlak çıkmıştı. Ah Kurt o kadar da ilgili değildi tabii ki. O ne ki Glee de olanlardan?
Aslında ailesi Kurt'e o kulübe katılması için destek çıkmışlardı, kulübün öğretmeni Bay Shue onunla birçok kez konuşmuştu ve Kurt'e şarkı söyletmeye çalışıyorlardı. Ama Kurt şarkı söylemiyordu. O şarkı söylemezdi. Kurt Hummel sadece koşardı. Okul dışında yaptığı tek aktivite buydu. Uzun zaman önce müzikle olan ilişkisini kesmişti Kurt. Artık umurunda değildi. Ama şimdi bu boş sınıfta müzik dinliyor diye kimse onu yanlış anlamasın. Müzik iyidir ama sadece dinlendiği zaman. Söylemek çok farklı bir şey.
Tamam, Kurt eskiden şarkı severdi. Yani bundan bir iki sene öncesine kadar filan. O yaşadığı korkunç günden sonra hayatında çok şey değişmişti.
İki yıl önce Kurt başka bir okuldaydı. Arkadaşları filan herkes oradaydı ve orayı çok seviyordu. Bir gün okulda müzikal yapacaklardı.
'Hayallerin Peşinde'
Müzikalde iyi bir rolü vardı ve ilk defa bir müzikalde, bir sürü seyirci önünde oynayacaktı. Babası işi nedeniyle gelemeyecekti. Ama hey, Kurt zaten ona hiçbir zaman kızmadı ki... annesini bekliyordu. Gelecekti, söz vermişti ve annesi söz verdiği zaman mutlaka tutardı. Ama gelmedi. Müzikal başladı. Kurt sahneye çıktı ve annesi yoktu. Ama yine güzel oynamıştı.
Müzikal bitti, kutlama yapıldı ve Kurt'ün babası bulundukları salonun kapısında görüldü. Annesi müzikale yetişebilmek için arabayı hızlı kullanmıştı ve sadece bir tane kırmızı ışıkta durmamış, yan yoldan gelen bir arabayla çarpışmıştı.
Kurt onu görmek istedi. Ağlıyordu ama annesini istiyordu. Burt onu tuttu ve annesini göremeyeceğini, çünkü onun öldüğünü söylemişti. Kurt o an hissettiklerini çok iyi hatırlıyordu. Kulakları sanki tıkanmış, hiçbir şey duymuyordu. Duyduğu seslerde boğuk geliyordu. Sanki suyun için dalmış gibiydi. Tek duyduğu şey kendi nefes alışları ve kalp atışlarıydı.
O günden sonra Kurt günlerce odasından çıkmadı. Arkadaşları onu ziyarete geldi ama Kurt onları da görmedi. Hatta babası Burt, hiç anlamadığı birçok müzikal film almış ve Kurt ile izleyeceğini söylemişti. Kurt babasının bu sözünden sonra odasından çıkınca Burt yüzünden beliren rahatlıkla oğluna baktı. Kurt sadece babasına baktı ve okul değiştirmek istediğini söyleyip tekrar odasına girmişti. Burt oğlunun dediğini ikiletmeden onu hemen Mckinley'e transfer etmişti.
Bu okula geldiği ilk yıl babası kalp krizi geçirmiş ve günlerce hastanede kalmıştı. Kurt onun artık tek başına kalamayacağına karar vermiş ve onu okulda sadece birkaç sefer gördüğü kadınla yani Finn'in annesiyle tanıştırmıştı. Aslında kendisi de Carole'ı sevmişti. Ve böylelikle evlenmiş oldular. Tabi Kurt bu evlilikle hem çok iyi bir üvey anneye hem de üvey bir erkek kardeşe sahip olmuştu. Aslında bu durumdan memnundu.
İşte Kurt'ün müzikle olan vedası babasına okul değiştirme kararını açıkladığında oldu. O günden beri şarkı söylemiyordu. Herkes ona söylemesi için ısrar ediyordu ama Finn durumu bildiği bir şey demiyor, diğerlerini de durdurmaya çalışıyordu. Tabi kimse hikâyeyi bilmiyordu. Kurt'te o günden beri kendini koşmaya vermişti.
Kurt gözlerini dolmasını engellemek için sıkıca gözlerini kapattı ve başını birkaç kez duvara vurdu. Gözlerini açtığında sınıfın diğer ucundaki çocuğun -bu çocuk Glee'den ve Finn'in arkadaşıydı- kendisine kaşlarını çatarak baktığını fark etti. Başını kaldırıp saate baktığında cezasının bitmesine saniyeler olduğunu gördü ve çantasını alıp ayağa kalktığında zil çaldı. Kurt kimseyi umursamadan okuldan hızla çıkıp arabasına gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Can't Take My Eyes Off You
FanficKurt Hummel, insanlardan her şeyden uzak, umursamaz bir tavırla kimseyle ilgilenmeden yaşıyordu. Ama sonra karşısına Blaine çıktı ve her şey karıştı...