AFRA-2-

32 6 0
                                    


Multimedya: Nazlı

-TEKLİF-

Her kadının kendine özel anları vardır.
Ilk sevdiği adam,düğünü,hamilelik dönemi ve bunun gibi yüzlerce güzel anı..

Ilk öpücük muhabbeti bazıları için çocukça yada ergence gelebilir. Ama kesinlikle benim için özeldi

Düşünsenize sen bu özel anını sevdiğin ve evleniceğin adama saklarkan ismini bilmediğin serseri herif gelsin senden çalsın.

Hemde kendi kıçını kurtarması içın.

Adamın hala dudakları dudaklarımın uzerinde bekliyordu. Kesinlikle bir hareket belirtisi yoktu. Ama bu genede ilk öpucüğümu çaldığı gerçeği degiştirmiyor.

Aklımda neden hala tepki vermediğim düşüncesi geçti.

Sahi ben neden tepki vermiyordum. Önümde iki seçenek vardı. Ya bir sürtük gibi adamın çekiciliğine kapılık yaptığı davranışa karşılık vericektim. Yada ağzına itina ile edecektim.

Kendime gelir gelmez hırsla iteledim onu ve ellerimi kaldırıp omuzlarindan dahada uzaklaşması içın yumruklar attım.

Bi yandan yaşadiğım olaydan dolayı kendimi kaybetmiştim. Göz yaşlarım sessizce köprücuk kemiğime akıtıyordum.

Niye herşey beni bulmak zorundaydı. Barı özel anlarım bana kalsındı.

Gözlerimi yumdum ve sırtımı soğuk duvara yaslayıp ince bacaklarımı karnıma çektim ve kafamı gömdum.

Sessizce ağlamaya devam ettim.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama o yabancı adam hala önümde dikiliyordu. Bense hala aynı pozisyondaydım.

Adamın kaçtığı kişiler uzaklaştığından burda benim yanımdaydı sanırım.

Lanet herif.

Bi hareketlilik hissettim. Kafamı hafifçe kaldırdım ve adama doğru baktım. Bana doğru geliyordu.

Kafamı hızlıca aynı pozisyona koydum ve ağlamamı şiddetlendirdim.

Ağlamayı bir acizlik olarak görmüyorum. Yada sürekli ağlıcak şeyler yaşadığımdan dolayıda olabilir.

Adamın durduğunu hissettim. Ve tekrar hareket etti. Ama tedbirliydi.

Ağlamaktan kurumuş dudaklarımı hareket ettirdim. " Lüt..lütfen yaklaşma."

Adam bana yaklaşmaya devam etti. Kafamı kaldırdim ve tekrardan dudaklarımı araladim. Ama bu sefer kibar olmaya niyetli değildim.

"Bana yaklaşma!"

Bu sefer durmuştu. Ama benim ağlamam şiddetlenmişti. Ve bağırdığımdan dolayı boğazim acıyordu.

Sessizce onu izledim. Dolgun dudaklarını diliyle ıslattı ve araladı. "Bak seni anlayabiliyorum." Derin nefes aldı " Ama bunu sadece kendim için yapmadim. Seni geride bırakıp kaçabilirdim ama o adam sana da zarar vericekti."

Kaşlarımı çattım " Neden bana zarar versin salak herif. Seni kovalıyodu."

Kaşlarını çattı. Dişlerini sıktığını hissettim. " Sakın bir daha bana sesini yükseltip hakaret etme." "Yoksa canını yakarım sarışın."

Sanki içimde bir yanardağ vardı ve her an patlıcakmış gibi hissediyordum. O kadar öfkeliydim ki söylediği hiç bir kelimeyi duysam bile anlamak istemiyordum.
Seslice tısladım ve tane tane konuştum " Bana sarışın deme!"
Karşımda ki adam derince nefes aldı ve gözlerini kapattı. Yutkunurken adem elması dikkatimi çekti. Utançla gözlerimi kaçırdım. Kalın dudaklarını ayırıp "Bak sarışın başımda milyon tane dert var. Oturup senin çocukluğunu dinleyemem."

Haklıydı.
Niye beni dinlesindi ki.

Özel bir anım elimden gitmiş olabilirdi. Ama yapıcak birşeyim yoktu. Gecenin bu saatinde ne olduğu belirsiz bir adama kafa tutamazdım.
Derin bir nefes aldim ve yavaşça ayağa kalktım.

Yanımdaki adama nefretle baktım ve seri adımlarla yanından uzaklaştım. Arkamdan baktığını hissedebiliyordum. Umrumda değdildi. Bundan sonra daha duygusuz olucaktım sanırım.
Ve ben en çok bundan korkuyordum.

Eve yaklaştığımda arkama dönüp peşimden gelip gelmedığıne baktım.

Yoktu. Omuz silktim. Olsundu. Böylesi daha iyiydi.
Kapının onüne geldiğimde anahtarı çımarmak için çantamı karıştırmaya başladım.

Sinirden dolayı elim ayağım titriyordu. Buda anahtarı bulmamı zorlaştırıyordu.
Uzun uğraşlar sonucu anahtarı bulduğumda derin bi nefes aldım ve içeri girmek için hareketlendim.
Tedirgindim. Babam bu sefer sağlam kızıcaktı.

Kendimi yaşıyacakları ma hazırlayarak salona yönlendirdim. Sanırım hayat bu sefer bana guzel gülmuştu. Çünkü babam televizyonun önünde sızmıştı. Bir insan neden koltukta yatmayı tercih etmez ki. Anlayamıyorum.

Tekrardan derin bir nefes aldım ve babama yaklaştım. Babam içtiğinde dengesiz oluyordu ve ben bu yüzden hala tedirgindim.

Bir dizimi yere koydum ve babamın kolunu omzuma almaya çalıştım. Yavaşca doğruldum. Çok ağırdı ve ben bugün çok yorulmuştum . Yavaş hareketlerle onu koltuğa taşıdım. Sonunda babamı koltuğa yatırdığımda tek gozünü açtı. "Nerdeydin lan bu saate kadar." Işte yine başlıyoduk.

"Özür dilerim baba. Patron çok ısrar etti ek ücret vericeğni söylediğinde bende kabul ettim." Nasıl tepki vericeğni bilmiyordum.

Ürkek bakışlarımı ona kaldırdım. Uyuya kalmıştı. Dudaklarımı dişleyip yerimden doğruldum. Ucuz yırtmıştım. Bir daha bu saate kadar kalmıcaktım.

Bir an önce Nazlının yanına kıvrılmak istiyordum.
Odamın kapısını açıp içeri girdim. Nazlı hâla bıraktığım gibi uyuyordu. Hafifçe gülümsedim. Üstümü bile değiştirmeden yanına kıvrıldım. Nazlıyı kendime çekip derince koklayıp sardım.

Asla benim yaşadıklarımı yaşamasına izin vermicektim. Benim hayatım gibi olmıcaktı onun hayatı. Henüz 5 yaşındaydı zaten. Kreşe gidiyordu. Hayatın acımasızlığı ile karşılaşmasına asla izin vermicektim.

Gözümden bir damla yaş çeneme doğru uzandı.

Annemm..

Onu o kadar çok özlemiştim ki. Hayat beni hırpalarken annemin acısını bile doya doya yaşayamamıştım. Afram derdi bana. Saçlarımı okşardı. Saçlarımı kesmeme izin vermezdi.

Ben anneme çok benziyordum. Nazlı ise babama. Ben sarı saçlıyken, Nazlı simsiyah saçlara sahipti.

Gözlerimi sımsıkı yumdum
Bu oda beni derin düşüncelere boğuyordu.Olsundu. Benim hayatım kötü olsun. Nazlıya herşey feda olsun.
Karanlık beni kendine çekerken uykunun derin kuyularına kendimi bıraktım.

~~~~~~~~~

Önümdeki masanın üzerinde küçük lanet bir leke olduğu için dakikalardır çıksın diye ovuyordum. Tanrı aşkına ne döktünüz buraya!
İç sesimi susturup derin  nefes aldıktan sonra masayı silmeye devam ettim. Bugün cafe çok sakindi. Aşırı derecede yorulmamıştım. Masayı silmeyi bırakınca sipariş almak için bir diğer masaya geçtim.

Elime kalemi aldıktan sonra kafamı kaldırdım. "Ne arzu edersi-" cümlemi yarıda kesen onun gözleriydi. O olayın üstüne yaklaşık bir ay geçmişti. Tamamen aklımdan çıkmıştı bu gözler. Kaşlarımı çattım. Dolgun Dudaklarını aralarıp tek seferde konuştu. "Sana bir teklifim var sarışın."
Ha!
Ne?
Nasıl yani?
Bu adamın benimle ne gibi bir meselesi olabilirdi ki. Etrafıma bakındım ve Selinin bakışlarıyla karşılaştım. Yüzümde nasıl bir ifade varsa her an yanıma koşabilecek gibi duruyordu.
Gözlerimi karşımda ki adama çevirdim tekrardan. Dikkatle beni inceliyordu. Emin oldum tekrardan.
O tehlikeliydi
Ve ben o an farkına vardım ki
Bu adam benim sonum olucaktı.
****


-BÖLÜM SONU-

💜

AFRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin