Tablodaki Kadın

61 3 0
                                    

Bir lise öğrencisi olarak okulumun son günlerini oldukça eğlenerek geçiriyordum. Dersler boş geçiyordu ve bol bol sohbet ediyor, istediğimiz her şeyi yapıyorduk. Yakınlarda eğlencemi bozacak bir olay yaşamıştım. Lisedeki en tuhaf çocuk bana açılmıştı. Oldum olası korkardım bu çocuktan. Adı Edward'dı . Onu ilk gördüğümden itibaren simsiyah gözlerini benim üzerimden çekmezdi. Pek fazla konuşmazdı, giydiği kıyafetler ise eski birer paçavraydı. Genel olarak arkadaşlarımla otuturken başka bir masadan beni gözetlerdi, bazen evime giderken beni takip eder, bazense ders çıkışları sınıfımın önünde dışarı çıkmamı beklerdi. Başta ne kadar rahatsız olsam da bu duruma zamanla alışmaya başlamıştım.

Bir gün yanıma gelip karşıma dikildi. Buğulu ve kısık sesle bir anda söyleyivermişti.

"Lindsay, benim olmanı istiyorum. "

Ne söylemeye çalıştığını başlarda anlayamadım , anladığım anda da tam cevap verecekken tekrar etti.

"Benim. Benim olmanı istiyorum. Benim, benim."

Gözlerimi irice açmış ona bakıyordum. Sözcükler dudaklarından tane tane dökülürken oradan kaçmak istedim. Yüzünde en ufak bir kıpırtı yoktu.

"Olmaz!"dedim panikle.

Sonrasında ise düşündüğümü yaptım, kaçtım. Arkadaşlarımın yanına gelene kadar dönüp arkama bakamadım. Güvensizlik hissediyordum fakat saatler geçtikçe yaşanan bu olayı unuttum. Arkadaşlarımla günlük eğlencemizi sürdürdük.

Okulun diğer günlerinde onu hiç görmedim. Belki artık dikkatimi çekmiyordu, belki de benden vazgeçmişti. Onun etrafımda olmayışı beni rahatlatıyordu. Konusunun açıldığı bir zaman arkadaşlarıma yaşadığım şeyi anlattım. Biraz ürkseler de dalgaya vurup gülüştük. Her şey yerli yerindeydi, ta ki o güne kadar..

Sonunda beklediğim gün gelmişti, doğum günüm! Şahane bir parti verdim, arkadaşlarım, ailem herkes benimleydi. O kadar güzel bir gündü ki... Tabi hayliyle bütün bu eğlence günün bitiminde büyük bir dağınıklığa neden olmuştu. Yüksek sesli müzik başımı ağrıtmış, tüm o koşuşturma beni yormuştu. Annemle evi toparlamaya başladık, işimiz bittiğindeyse tek kalan hediyelerimi açmaktı. Merdivenin yanına koyduğumuz hediyelerin yanına gittim. Teker teker açmaya başladım. Annem mutfakta bulaşıkları yıkıyor, babamsa üst katta uyuyordu. Ev sessizdi.

Hediyelerin hepsini açmıştım, bir tanesi hariç.. Büyük dikdörtgen ince paket bunun bir çerçeve olduğunu apaçık sunuyordu. Heyecanla paketi yırttım. Paketin içindekini görünce içime bir sızı indi ve sıçradım. Birkaç saniye elimdeki yırtık paketle tabloya baktım. Bunu kim almıştı? Simsiyah bir duvarın önünde ellerini aynı kangurularınki gibi kendine doğru çekmiş beyaz buruşuk suratlı yaşlı bir kadın vardı. Kadının beyaz saçları sanki yolunmuş gibi siyah duvarın önünde kendini belli ederken, açık ağzındaki çürük dişlerinin göründüğü irite edici bir gülüşü vardı. Kahverengi kirli bir palto resmedilmişti üzerine. Aşağı yukarı oynatır gibi duran parmaklarında sayısız yüzükleri, ve tırnaklarındaysa siyah ojeler bulunuyordu. Ben tablonun önünde kitlenmişken annemin sesiyle sıçradım.

"Ne ilginç bir resim. Kim almış?"

Bir yandan önlüğüne bitişik olan havluyla ellerini kuruluyordu. Elimde buruşturduğum paketi açıp baktım. İlk başlarda bir şey göremesem de paketin köşesindeki küçük harflerle yazılı Edward A. yazısını görebildim. Kafamı dehşetle kaldırıp anneme baktım. Bu çocuktan hiç bahsetmemiştim ona. Okulda yaşananları anlatmayı sevmiyordum.

"Önemli biri değil, bir arkadaşım işte."

Diğer hediyelerin hepsini odama çıkarmış, yırtık paketleri de çöpe atmıştım. Bir tek o korkunç tablo hala merdivenin yanına dayalı bir şekilde duruyordu. Uzun süre düşündükten sonra tabloyu alıp kilere kapattım. Böylece o aptal çocuk tablosunu kabul ettiğimi düşünecek ve bana bulaşmayı bırakacaktı. Eğer atsaydım göreceğinden korkuyordum, çünkü haberim olmadan evime kadar gelebilen kişi çöpümü de karıştırabilirdi sonuçta. Doğru olanı yaptığımı düşünüyordum. Yorgun olduğum için o gece erkenden yattım.

Dehşetin İçinde/Kısa Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin