Ayna

41 2 0
                                    

Hayatının en kötü günlerinden birini geçirmişti. Genç adam sigarasından derin bir nefes çekti. Dumanın ağzından çıkışını izlerken verandadaki eski kanepeye oturmuş ormanı seyrediyordu.
Eve doğru arabasını sürerken sigara paketini yarılamıştı zaten, evleri şehre epeyi uzaktı. Ormanlık alanın başladığı noktadaki birkaç evden sadece biriydi evleri.
Sigarasının son nefeslerini de çektikten sonra camın önünden aldığı kül tablasına söndürdü. Ayağa kalktı. Gözlerini kısıp bir süre ormana baktı. Verandadan inmek için ahşap basamaklara yöneldi. O sırada evin kapısı narin bir gıcırtıyla açıldı.
"Mark? Neden geldiğini söylemedin ve nereye gidiyorsun?"
Sevgilisini detaylıca inceledi. Yüzünü yeni yıkamıştı, büyük ihtimalle uykudan yeni uyanmış ve ayılmak için yapmıştı bunu.
"Hiç ya." dedi oğlan adımını kıza doğru atarak.
Kız elini kapı kulpundan çekip oğlanın omzuna attı.
"İyi misin sen?"
"Tiyatro seçmeleri... Çok kötü geçti. Jenny bu benim son şansımdı! Ne yapacağım şimdi ben?"
Jenny çaresizlik içerisindeki sevgilisine üzüntüyle baktı. Diğer kolunu da oğlanın omzuna atıp ona sıkıca sarıldı. Mark çok iyi yürekli birisiydi. Konservatuardan başarıyla mezun olmuş, okul bittikten sonra da güzel işlere imza atmıştı . Ama her şey olduğu gibi kalmıyordu işte. Tüm o kazandıklarıyla kafa dinlemek için bu evi satın almıştı. Şehir ve evinin arasındaki yolda geçirdiği bir kaza yüzünden bacağı sakatlanmıştı, sonrasında hastahanede Jenny'le tanışmışlardı. Acilde çalışan hemşirelerden biriydi, onlarınkisi ilk görüşte aşk değil, ruhsal bir bağlantıydı.
Aşkta kazanan Mark, aynı fırsatı işinde yakalayamamıştı bir daha. Önüne çıkanları ise değerlendirmeye çalışıyordu ama pek olmuyordu .

Sevgilisinin samimi kucaklaşmasına karşılık verirken biraz eğildi. Çünkü Jenny ondan kısaydı ve ona sarılırken parmak ucunda durması gerekirdi. Her şeyi en ufak ayrıntısına kadar düşünen bu adam sakinleşmenin çözümünü ormanda buldu.
"Aslında.." dedi gözlerindeki buğuyu birkaç kırpıştırmada geçirerek.
"Biraz yürüsem iyi gelir."
"Pekala.Sana eşlik etmemi ister misin?"
Mark ellerini Jenny'nin beline koydu.
"Benim biraz kafa dinlemem gerekiyor. Çok geç kalmam."
Jenny gülümseyip eve girdi. Kapı eşiğinden Mark'ın gidişini izledi. Ormanın içine girdiğinde kapıyı kapattı.

Ormanın mistik havası pek çok şeyi düşünmesini sağlıyordu. Nerede hata yapmıştı? Biraz daha gerçekçi oynaması mı gerekirdi? Yürümeye devam etti. Gitgide daha ilerilere, ormanın sıklaştığı yerlere doğru gidiyordu. Düşünmeye devam etti. Bir iş bulamazsa Jenny evin masraflarının altından tek başına kalkamazdı. Acilen harekete geçmesi gerekiyordu.

Kafasını kaldırıp etrafına baktı. Gerçekten fena dalmıştı. Nerede olduğunu tam anlayamadı. Telefonunu çıkarıp konumuna baktı. Çok şanslıydı, burada hat çekiyordu. Eve dönüş yolunu belirleyip telefonu cebine koydu. Sesli komutu açıp yürümeye başladı.
"5 metre sonra sağa dönün." dedi telefondaki kadın sesi. Telefondaki kadının söylediği bir şeyi kaçırmış olcak ki telefon,
"Rota değiştirildi." diyerek komut verdi.
Mark telefonunu alıp baktığında hâla aynı yolda gidiyordu. Evet rota az öncekinden farklıydı. Kendini en kısa yola göre ayarlamıştı. Bu da onun işine geldi, hava kararmak üzereydi. Geç kalmayacağını söylemişti ve geç kalmayacaktı.

 Yürüyüşünü sürdürürken telefondan ses geldi.

"Hedefe ulaşıldı."

Mark anlamaz bir şekilde telefonu açtı. Hedef tam bulunduğu noktayı gösteriyordu. İnternet bağlantısı koptuğu için haritanın diğer kısımları açılmıyordu. Sinirle olduğu yerde durup ofladı. Nerede olduğunu bilmiyordu. Dümdüz ilerlerse eninde sonunda ormanın çıkışına geleceğini bildiğinden devam etmek için adım attı. Yerdeki toprağın içinden çıkan ağaç köklerinden birine takılıp düştü. Elleri ve dizleri toprak olan Mark ayağa kalkıp silkelendi. O anda gözüne ağaçtan yansıyan bir ışık takıldı.

Dehşetin İçinde/Kısa Korku HikayeleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin