Arkadaşlar hikayeme devam ediyorum.Bekleyen arkadaşlarıma teşekkür ederim :)
Bölüm Parçaları: travis-new shoes
Odaya davet edilmemiş bir şekilde girerek ona akıl almaz bir teklif sunduğumdan beri gözünü bir kez bile kırpmamıştı.Fakat sonra,sanki odada bir üçüncü kişi espri yapmışta benim söylediklerimi duymamış gibi boğuk bir kahkahayla karşılık vermişti.
Hayır,bu herzaman duyabileceğiniz türden bir kahkaha değildi.
“Gülüyorum ama biliyor musun,seni öldürmek istiyorum.” bakışları altındaki,rakibinin can çekişini izlemekten zevk alan türden bir kahkahaydı bu.
Göz göze geldiğimiz anları saymazsak ,bire bir iletişime geçmediğim ve bundan dolayı bırakın kahkahayı bir tebessümüyle bile karşılaşmadığım bu haddinden fazla olgun çocuk en gerekmeyen anda bir kahkaha bırakmıştı, şimdi çizgi halini almış dudaklarından.
Odada yankılanması kesilen neşeden yoksun kahkahayı tekrar duyabilmeyi diledim.Donuklaşmış gözleriyle bana bakarken hiçte iyi şeyler söyleyeceğini sanmıyordum.Ama bunları göze almıştım değil mi?Yani,sanırım.
-Şansını o kadar zorluyorsun ki bu artık sıkıcı bir hal almaya başladı.
Dişlerinin arasından gereksiz bir yavaşlıkla konuşurken koca bir yumrunun boğazımda yükseldiğini hissettim.Her ne kadar 1 saat önce bana katil olmadığını söylemiş olsada bunun kısa sürmeyeceğini düşündüren ses tonu vücudumun geri çekilme mekanızmasını uyarıyordu.
“Üzgünüm,şakaydı”.deyip içeri izinsiz girmeye alışmaya başladığım bu koca odadan çıkıp gitmeliydim belki de.”Vazgeç Bertilda”diyen yanımı susturup söz hakkını,daha az düşünen tarafıma verdiğimde konuşmaya başladım.
-Senden iyi avcı olabileceğim gerçeğinden mi korkuyorsun ?sesimdeki cesaret parçalarını tutabilecek gücün bende kalmasını diledim.Vazgeçersem bunu tekrar dile getirebilir miyim bilmiyordum.Tam karşımda gözlerini dikmiş bana bakarken beni yine kovacağına neredeyse emin olmuştum.
-10. saniyede kendini öldürteceğinden korkuyorum.
Beklediğim cevap kesinlikle bu değildi.Böyle açık uçlu bir cevap karşısında ne tepki vermem gerekirdi ki?
Kalbim”Kendini öldürteceğinden korkuyorum” kısmına odaklanmış göğüs kafesime baskı yaparken, beynim aslında ima ettiği şeyin benim yaşam tehlikemle alakası olmadığını,yüz ifadesinin benim için gram endişelenmediğini haber veriyordu.
-Seni kurtardım .Hemde iki kez.Bir üçüncüsünde kılımı kıpırdatmayacağım bil diye söylüyorum.Bu yüzden ne yaptığını bilmeyen maceraperest kişiliğin ve sen gidip oyuncak bebeklerinizle oynamalısınız.
Tıslar gibi çıkan sesi odada buzlu bir sükunete neden olmuştu.İçimde büyümeye başlayan öfke topunun yüzümü fazlasıyla kızarttığına emindim.Oyuncak bebekmiş!Hayatta bir kez bile oyuncak bebek oynamamış olduğumu nerden bilecekti tabi.Babasının maket uçaklarıyla,maket arabalarıyla oynamak varken kim plastik kokulu oyuncak bebeklerle oynardı ki?
-Yalnız çalışmaktan hoşlanırım gibi bayağı düşüncelere sahip olabilirsin ama neden 10. Saniyede ölüp ölmeyeceğimi kendimiz görmüyoruz?
Evet ,tabi ki blöf yapıyordum.Vazgeçmiyeceğimi anlamalıydı.Acınası diretmelerim beni küçük düşürsede onun yanında olmak istiyordum.Bu yükü tek başına üstlenmesini istemiyordum.Ya da kaybolmuş ruhumu oyalayacak oyunlar arıyordum belki de..
Belinden düşecek gibi duran ama onu gayet hoş gösteren kot pantolonun cebine elini sokarken diğeriyle yüzünü sıvazladı.Eli ağzının üstünde kalmıştı.Gülecek gibi duran yüz ifadesi nefes alışımın kesik kesik çıkmasına neden oluyordu.Uyuşmuş olan ayağımdan destek alarak dik durmaya zorladım kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sessiz Yabancı
RomanceBabası kaybolmuş umutsuz bir kız..Kız arkadaşını boğmuş sessiz bir genç..Aynı evde yaşayan iki yabancı..İnsanların vücutlarını sömüren bedensizler..Herşey tesadüften ibaret mi? Hiç sanmıyorum..