"Jimin!" Jungkook'un kucağından inmiş, kollarını kayaya yaslamış arkadaşıma bağırmıştım.
Koşarak yanına gidip kayanın üzerine oturduğumda Jungkook arkamdan gelmişti.
"Seni özledim süs balığım" dediğimde Jimin kahkahalara boğulurken sevgilim rahat durmuyor, belime sardığı kollarıyla beni kendine çekip ensemi minik öpücükleriyle süslüyordu.
"Aptal! Bana öyle seslenme!" yalancı siniriyle konuştuğunda kıkırdamıştım. "Yorgun gözükmüyorsun, neden geldin?"
"Gelemez miyim?" dedim kaşlarımı çatıp kollarımı göğsümde bağlarken.
Jimin gülümseyip bağladığım kollarımı çözmüş ve ellerimi tutmuştu."Hemen ne tripleniyorsun? büyüğüm ben senden! Bağırma bana" gülümseyip yanaklarını ellerim arasında sıkmıştım. "Yaşlı balık" sert olduğunu düşündüğü ama aslında tatlıktan öldüğü ifadesini yüzüne yerleştirirken ellerimi itmişti. "Hala taş gibiyim Tanrıçama bin şükür"
Jungkook arkadan kahkaha attığında ikimiz de şaşkınca ona dönmüştük. Baktığımızı fark edince gülmeyi kesmişti. "Taş gibiyim ya ne gülüyorsun?" Jimin dudaklarını sarkıttığında Jungkook yine gülmüştü.
"Şurada en fazla yirmi senedir yaşıyorsunuzdur fazla abartıyorsunuz"
Jimin bir süre Jungkook'a bakıp aniden gülmeye başladığında, Jungkook'la şaşkınca birbirimiza bakmıştık. Delirdi.
"Yirmi beş senedir yaşıyorsun Jungkook" gülmeyi kesip ciddi bir ses tonuyla söylediğinde Jungkook omuz silkmişti.
"Ne olmuş? yine de sizden büyüğüm"
Jungkook'un yirmi beş yaşında olduğuna şaşırmıştım. Bizden büyük olduğunu düşünmüştüm ve ikimizden küçük olması beni de güldürmüştü.
"Ne gülüyorsunuz ya!" canım sevgilim çocuk gibi sızlandığında, yanaklarını sıkıp gülümsemiş ve dudaklarına sesli bir öpücük bırakmıştım.
"Benim sevgilim minicikmiymiş?"
Jungkook'un hala olanları kavrayamadığını anlayınca son kez gülmüş ve açıklamıştım "Sevgilim ben otuş yaşındayım. Jimin ise kırk"
Jungkook'un gözleri şaşkınlıkla büyümüştü. Jimin ve ben Jungkook'un bu ifadesine yine gülmüştük.
"Hay sikeyim oha!" sevgilim isyanlı cümlelerini sarf ederken canım arkadaşımla gülmeye devam etmiştik.
†
"Jungkook ne düşünüyorsun?" Kocaman sevgilimin tuttuğum elini bırakmadan çimlerin üzerinde sekerek yürümeye başladığımda bakışlarını bana odaklayıp gülmüştü.
"Nasıl benden büyük olabildiğini düşünüyorum"
Şımarık bir gülüş sunduğumda minik bedenimi kucaklamış ve boynuma gıdıklayan öpücüklerini bırakmıştı.
"Nasıl benden büyük olabilirsin?"
bıraktığı öpücüklerin etkisi hala üzerimdeyken mavi gözlerinin güzelliği eşliğinde titremiştim. "Ay!"Titrediğim için çıkardığım sese Jungkook gülerken öpücüklerini yüzümün her yerine kondurmaya devam etmişti. "Çıldıracağım çok sevimlisin!" ormanı inletecek kadar yüksek sesle bağırdığında yerinde deli gibi tepinmeye başlamıştı. Kucağında benim olduğumu unutmuştu sanırım. Yediğim tüm meyveleri çıkarmak üzereydim şu an.
Sonunda durduğunda ölü gibi kendimi kucağına bırakmıştım. "Severken öldürdün Jungkook"
Gülüp beni göğsüne yapıştırmış ve sıkıca sarılmıştı. "Oy oy küçücük müymüş benim güzelim?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Curse •taekook•
FanfictionPeriler ilk görüşte aşık olur ve olduklarında bunu hissederler. Eğer aşık olduğu kişi, aynı aşkla kendisine karşılık vermezse, o peri kısa bir süre içerisinde ölür. Bu perilerin lanetidir. Zamanında güzelliklerinin, güçlerinin ve ölümsüzlüklerinin...