"Minu! Elindeki tavşanı sıkmayı bırak! İmera! Risus'un saçlarını yolma lütfen! Suni! Mum yenmez oğlum bırak onu masaya"
Kucağımda uyuklayan Renin'i tutuşumu sıkılaştırırken, Suni'nin elindeki mumu alıp masaya koymuştum. Hiç biri uslu durmuyordu ve artık Jungkook gelse çok iyi olacaktı. Ancak bu yerinde durmayan atom karıncalarını Jungkook dizginleyebiliyordu.
"Anne, Hoseok amca ne zaman gelecek?"
İmera elindeki saç tutamlarını yere atarken bir yandan da eteğimi çekiştiriyordu. Yırtacaktı güzelim elbisemi ya!
"Kızım bıraksana! Senden kıymetli bu elbise!" İmera yüzünü ekşitip eteğimi daha sert çekmeye başladığında onu da zar zor kucağıma alıp yatağına oturtmuştum.
"Güzelim bak, zaten şu ikiz şeytanlar bana fazla sorun çıkartıyor. Sen ve ağabeyin uslu birer abla ağabey olup beni daha fazla yormayın olur mu? Hem Hoseok amca da birazdan gelir." İmera dudaklarını büzüp şirince kafasını salladığında Risus da yanımıza gelmişti.
Risus bebekliğinden beri sakin bir çocuktu ama İmera doğduktan sonra onun sayesinde ufak ufak yaramazlıklara başlamıştı.
"Minu, buraya gelir misin tatlım?"
Minu elindeki tavşanı bırakmadan uzun saçlarını savurmuş ve yanıma gelmişti. Her yönden bana benzeyen bu miniğin ikiziyle hiçbir alakası yoktu. Suni aynı Jungkook'a benziyordu, bildiğimiz genetik kopyası gibiydi.
Kucağımda uyuyan minik Renin de aynı Jungkook'a benziyordu. İmera Jungkook'un annesine, Risus ise benim anneme benziyordu. Bir Minu bana benzemişti.
"Efendim anne" tavşanın kafasına minik dudaklarını bastırıp öperken büyük mavi gözleriyle yüzüme bakmıştı.
"Kardeşini masadan indirip elindeki mumu alır mısın bebeğim? Bu konuda en çok sana güveniyorum"
Gülümseyerek göz kırptığımda, Minu şeytani gülümsemesini yüzüne yerleştirerek "Suni!" diye bağırmış ve minik Suni'min üzerine koşarak atlamış, yediği mumu elinden alıp kafasına vurmuştu.
"Ben geldim amcasının güzelleri"
Hoseok hepsini kucaklamak adına kollarını açıp bağırdığında, büyük çabalarla uyuttuğum Renin kucağımda korkudan zıplayarak uyanmıştı.
İmera ve Risus Hoseok'un kolları arasına girerken Minu hala Suni ile uğraşıyordu. Bu ikizler en çok Jimin'i sevdikleri için Hoseok'a pek pas vermiyorlardı. Sürekli kavga ederlerdi.
"Anneciğim"
Renin gözlerini ovarak yanağımı öptüğünde yorgunluk akan gözlerimi büyük gözlerine çevirmiştim. Bana hiç sorun çıkarmıyordu.
İki yaşında olmasına rağmen diğerleri gibi yaramaz değildi. Üç yaşında olan ikizler bile evi yıkacak yaramazlığa sahipken Renin bir elf olduğu için onlara pek katılamıyor, Jungkook ve benimle daha çok vakit geçiriyordu.
"Efendim bebeğim?" Tombul yanağına minik bir öpücük kondurduğumda gülüp kafasını boynuma gömmüştü.
"Babişim nerede?"
Boynumda olan kafası yüzümden boğuk çıkan bebek sesi onu parçalayarak sevme isteğini arttırırken açık kalan boynundan henüz gitmemiş olan bebek kokusunu içime çekmiştim.
"Bilmiyorum aşkım işi varmış bana da söylemedi"
Kafasını boynumdan yavaşça kaldırıp onaylamış ve minik tombul parmaklarıyla yüzümü sevmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Curse •taekook•
FanfictionPeriler ilk görüşte aşık olur ve olduklarında bunu hissederler. Eğer aşık olduğu kişi, aynı aşkla kendisine karşılık vermezse, o peri kısa bir süre içerisinde ölür. Bu perilerin lanetidir. Zamanında güzelliklerinin, güçlerinin ve ölümsüzlüklerinin...