Kuzen

76 9 8
                                    

Medyada saray var.

Kalbin tek görevi kan pompalamak mı? Duygularımızın her biri ruhumuzda mı gizli yoksa kalpte mi varlığını sürdürüyor? Eğer kalbimizin tek görevi kan pompalamak ise içimdeki duygu karmaşası niçin kalbimi etkiliyor? Neden duygularca harmanlanmış bir mengenenin baskısını kalbim hissediyor? Neden kızgın demir misali duygu karmaşası kalbimde iz bırakıyor?

Hissettiklerim kalbimi ölesiye sıkarken elimden hiçbir şey gelmiyor,kaderime göz yumuyordum. Düşünceler beynime baskı yapmaya başlamış artık beni zorluyordu. Düşünmemekse becerebildiğim bir şey değildi.
Yolda ilerlerken Olivia beni ikna etmeye çalışıyor ve tüm olanların mükemmel olduğunu söylüyordu.

-Aklını başına topla tatlım. Bu gerçekten büyük bir şans. Ülkemiz Piandel'de bulunan milyonlarca kızdan sen seçilmişsin ve çekiliş hakkı kazanmışsın bu minnet duyman gereken bir olay. Belki çekilişide geçer saraya gidebilme şansı yakalarsın. Sarayı görmek için bile değer. Ki bundan daha fazlası vaad ediliyor. Sana kral ile evlenme şansı veriyorlar ve sen bunu istemediğini mi söylüyorsun?

Dehşete düşmüş gözlerle bana bakıyordu. Sarı saçlarını omuzlarından aşağı sarkıtmıştı. Şekilli bir burnu ve küçük gözleri vardı. Dudakları oldukça dolgundu. Muhteşem bir güzelliği yoktu. Ancak kendine çok iyi bakıyordu ve bu  onu oldukça güzel yapıyordu. En sevmediği ise göz rengiydi. "Çoğu kişinin mavi ve güzel gözleri varken benimki neden kahve"diyordu.

Verecek cevap bulamadığım için saçma düşüncelere dalmışken sesli bir şekilde boğazını temizledi.

-Orada olan kuralları düşünsene. Ben annemin kurallarına dayanamaz ve boğulurken kim bilir sarayda ne hale gelirim. Ayrıca kraliçe olmak öyle kolay bir şey deģil. Kraliçe olduğunda sırta binen yük herkesin kaldırabileceği türden değil. Üzerine binen binlerce insanın sorumlulugunu kaldırmak büyük güç ve cesaret ister.

-Aklını başına toplamalisin Anka. Sen çok güçlü birisin. Elbette kraliçe olabilirsin. Sana verilen sorumluluk ne derece büyük olursa olsun bunu sen başarırsın.

Ciddi süren konuşmasına bir anda ayrı bir hava katıp mûzip bakışlarla devam etti.

-Hem düşünsene o gözlerini alamadığın kralın eşi olacaksın.

Kıkırdamasıyla kaşlarımı çatsamda bir süre sonra bende ona katılmıştım. Ama fazla ses çıkarmamaya özen gösteriyorduk.

Asıl korktuğum şey buydu. Saraya gidebilme şansı ettiğimde büyük bir umuda sahip olacaktım. Belkide karal ile ilgili hayaller kuracak kendimi o şiddetle akan hayal aleminin şelalesine bırakacaktım. Ama testleri geçemez isem veya kral beni seçmez ise şelaleden geri dönüşüm olmayacak,büyük bir yıkıma sürüklenecetim.Umudu her şeyi olarak gören ben umut etmekten korkuyordum. İmkansız bir aşkın yağmurunda bir gün gerçekleşecek diye ıslanmak istemiyordum. Korkuyordum. Krala sevgi beslemekten ve bu sevginin karşılık görememesinden korkuyorum.

-Kabul et Anka. Kral'ı seviyorsun.

Bilmiş bir tavır ile bana bakarken hızla ona dönüp ağzını kapattım ellerimle.

-Şşşt. Sessiz ol Olivia. Biri bizi duyabilir. Sonra herkesin alay konusu olur dillerinden düşmem. Bununla uğraşmak istemiyorum.

Başıyla beni onayladığında elimi ağzından geri çektim. Benden bir cevap beklercesine baktığında pes ettim. İnkar edemezdim çünkü beni iyi tanıyordu ve ne hissettiğimi anlıyordu.

-Tamam. Kraldan hoşlanıyorum. Ama bu sadece hoslanti bir sevgi değil. Bilirsin sevgi beraberinde saygı ve sadakâtıda getirir.

Bu sözlerden sonra hemen kendime çeki düzen verip omuzlarımı dikleştirdim. Bu konuyu kapatma vakti gelmişti. Sözlerime devam ettim.

Buz KralHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin