Buz Kral

Sana Asla Aşık Olmayacağım!!

-Bu yaptıklarınızı güvenlik memurlarının duymasını istemezsiniz umarım.Benim bildiğime göre doğaya zarar vermenin cezası canınız ile ödemelisiniz. Siz söyleyin yanılıyor muyum?

Ezici bakışlarım ile bayan Enriquayı ezerken paniklemiş görüntüsü oldukça hoşuma gitmişti. Bayan Enriqua bir Elfti ancak elf kasabasından kovulmuştu. Bu yüzden şehir merkezinde yaşıyordu Şimdi daha iyi anlıyordum neden elf kasabasından kovulduğunu. Bitkilere ve hayvanlara  karşı nefret dolu olan bir elfti Bayan Enriqua. Son yaptıklarından sonra ona göz yumamazdım artık.

-Hey bayım biraz buraya bakabilir misiniz?

İlerideki görevliye seslendiğimizde Bayan Enriqua korkuyla elimi tuttu. Ama  beni durdurmakta geç kalmıştı. Çoktan görevli yanımıza ulaşmıştı.

-Sorun nedir genç bayan?

-Bu bayanın doğaya zarar verme suçundan tutuklanmasını rica ediyorum. 

Bayan Eniqua korkulu ve yalvarır gözlerle bana bakarken ben çoktan kararımı vermiştim. Bizlerin korumaya çalıştığı doğaya zarar veren birisini nasıl affedebilirdim?

-Bu doğru mu bayan?

Görevli bu sefer Bayan Eniqua döndüğünde hızla başını sallayarak  itiraz etti.

-Daha fazla uzatmayın bayan Eniqua. Belki suçunuzu kabul ederseniz cezanız hafifletilebilir.

-Kanıtınız veya başka görgü tanığı var mı? Ne yaptığını anlatabilir misiniz?

-Burada oturan herkese sorabilirsiniz. Herkes şahit olacaktır. Geçen hafta zehirli iksirleri kavak ağaçlarının dibine döktüğünü gördüm. Bu günde bir kediyi yavrularıyla birlikte bir çuvala koyup ve bahçesindeki kuyuya atmaya çalışırken gördüm. Neyse ki ben yetiştim de yapamadı böyle bir şey.

-Bu durumda büyü kullanma iznim var. Bir kaç  söz mırıldanarak elinde bir küre oluşturarak havaya fırlattı. Bir ekran oluşmuştu. Ekranda bayan Eniquanın yaptıkları vardı.

-Sizi doğaya zarar vermek,cana kasttettmek ve yalan söyleyerek yanlış yönlendirmeden suçlu buluyorum ve yargılanmak üzere tutukluyorum. Güçlerinize bir süreliğine el konulacaktır.

Bayan Eniqua birden kendini kürenin içinde bulmuştu. Görevli onu küreyle birlikte büyük havuza götürdü. Mahkumlar mahkemeye çıkana kadar bu havuzda sihirli kürelerin içinde tutuluyordu. Şimdiye kadar hiç görmemiştim. içeriden dışarısı gözüküyormuş ama dışarıdan içerisi görülmüyor.

Görevli ve küre iyice uzaklaştığında bende eve doğru ilerledim. Yaşam kaynağımız doğa anaya zarar veren birisinin karşılığını alacağını düşünerek  biraz olsun rahatlamıştım. Ama hala bu stresli halimden kurtulamıyordum. 

Yazın son demlerini yaşarken iki gün sonra konsey sonbahar mevamlarının  evlerine bir memur göndererek  konseyin bu şehirde olan küçük birliğine binasına ışınlanıyorduk. Orada herkes toplandığında görev yerlerimize dağılıyorduk. Üç senede bir görev yerlerimiz değişiyordu. ve aynı bölgeden olanlar bağlı oluyordu. Çünkü doğa anayla bütünleştiğimizde tamamen farklı bir boyutta oluyoruz. Aynı dünyada farklı bir boyut . 

İlk görevimde az daha doğa ananın cezasına çarptırılıyordum ama son anda affedildim. Doğa anayla bütünleştiğimizde aslında tüm duyu organlarımıza koyulan tüm engeller kaldırılıyor ve asıl dünyanın nasıl bir bir yer olduğunu görüyorsunuz,hissediyorsunuz,kokluyorsunuz... Bin bir çeşit canlı ve bitkiyle iletişimde oluyorsunuz. Onları emrine alıyorsun ama asla onlardan üstün olmuyorsun. Sekreterleri gibi peşlerinden koşarak onlara görevlerinde yardım ediyorduk. Bir keresinde sorupların karşısında aklımdan geçirdiklerimi doğa ana duyduğunda sonsuza kadar oraya hapsolacaktım. Sonrasında Zack Olivia ve aynı bölgeden olan tüm mevamlara sinyal gitmişti. İlkim olduğu için ve çok korkmuş olduğumu öne sürerek savunma yapmıştık ve küçük bir cezayla yırtmıştım. Ama olanlar benim suçum  değildi. Sorupları karşımda gördüğümde çok korkmuştum ve istemsizce onların yok olmalarını dilemiş,onların neden var olduğunu sorgulamıştım. Tabi doğa anada buna kayıtsız kalmamıştı.

Kafamın biraz dağılması için bahçedeki çiçekler ile ilgileniyordum. Uzun zamandır onlarla  enerji alışverişi yapmamıştım ve vücudumda yüklü olan enerji tüm bahçeye yeterdi. Petek şeklinde bahçemize ve buklena ağacından evimiz etrafımızdaki tüm evler ile aynı özellikleri taşıyordu. Buklena ağaçları belirli bir olgunluğa geldiğinde içindeki kurtlar tarafından yenerek ölüyorlardı. Bizlerde ölmüş ağaca bakım yapıp içlerinde yaşıyorduk. Ancak evin içini başka ağaç parçalarından veya yine buklena ağacından şekillendiriyorduk. Sadece saraylar ve konsey binaları taştan yapılıyordu. Zengin lordların kuleleri ve kaleleri de tabi. Bunun sebebi ise betonlaşma olduğunda doğa anayla tüm bağlantımızın kopması ve güçsüz düşmemizdi. Saraylar ve konsey binalarının taştan ve betondan yapılmasının  sebebi ise o boyutlarda buklena ağaçlarının bulunmamasından kaynaklanıyor.

-Linda! Hadi odana git ve görev için hazırlan. Biliyorsun ki sadece iki gün kaldı.

Başım ile annemi onaylayarak odama doğru ilerledim. Tavana sarmaşıklar ile asılı yatağım ilk gözüme çarpan oldu. Tavanda olan aşınmalar uzun zamandır bakım yapmadığım için çatlaklara dönüşmüştü. Güneş ışığı  hafiften pencereden içeriye süzülüyor ve  tahta zemini aydınlatıyordu. Ağaçtan duvara gömme kitaplığım hemen çalışma masamın  yanında  yer alıyordu  ve kitaplarla dolup taşmıştı. Köşede  olan kıyafet dolabımın kapağı hafif aralıktı ve kitaplığımdan çok daha iyi durumdaydı. Ağır kitaplardan  bir kaç rafı isyan eden kitaplığım iyice yaşlanmıştı. Küçük çekmeceli sehpa camın hemen alt köşesinde  üzerince taşıdığı  saksı ile en mutlu  o gibiydi. 

Kitaplığımın alt tarafında  kitli olan kapağı açtım. Vodi onu uzun zamandır oraya kilitlediğim için  sinirli olmalıydı. Ne diyordum ben. Onlara canlı gibi davranmak en büyük  eğlencemdi. Onu kutudan çıkarıp yere koydum. Düğmesine bastığımda açılmıştı. Zaten tek yapacağı bir iş vardı. Yaprakları toplamak . Onu alıp  bahçeye çıkardım. Yere dökülecek yapraklara kadar burada durmalıydı. Sarı ve turuncu yaprakları gördüğünde devreye  girecek ve onları açtığım çukura biriktirecek. 

Başına hafifçe vurup onu bahçede bırakıp geri eve girdim. Odamı es geçip dinlenmemiz ve yenilenmemiz için her evde olan dinlenme odasına girdim. En yüksek enerjiye sahip olan ve yenilenme için kullanılan  bitkiler burada toplanmıştı. Yatmam için  ayrılan küçük alana kuruldum ve gözlerimi kapattım. Yarım saatlik bir zaman diliminden sonra tamamen bitkilerle iletişim içindeydim. Tamamen benliğimde kaybolduğumda artık dış dünya ile olan tüm bağımı koparmıştım.

>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>

Üzerime doğru uçuşan kara bulutlardan korkarak kaçıyordum. Bulunduğum oda büyük ve oldukça lükstü. Taştan duvarlar üzerime üzerime geliyordu. Korku ile nefes alışım hızlanmıştı ama ne kadar uğraşırsam uğraşayım nefes almakta çok zorlanıyordum. Boğuluyordum. Gömülüyordum karanlığa. Geriye doğru kaçarken yere yıkıldım. Öksürmeye çalışıyordum ama nefessiz bunu yapmam imkansızdı. Ama bedenim inatla öksürmeye çalışıyordu. Elimle yıkılmamak için kendime destek olmuştum ama daha fazla dayanmayıp kendimi yerde buldum. Kapının gürültü ile açılmasını boğuk bir şekilde duyar gibi olmuştum. Sonra birinin kollarında havaya kalkışım hayal meyal ve acı doluydu. 

Uyandığımda büyük bir odadaydım ama ilk odadan daha farklıydı. İçeri kral girdiğinde kalbim hızla atmaya başlamıştı. 

-Yine aynı şeyler olacak. Beni sevmiyorsun ve aslada sevmeyeceksin.

hüzünle ve gözlerim dolu dolu söylediğim sözlere küçük bir tebessüm ile karşılık verdi

-Hayır seni seviyorum. Ama sana aşık değilim. Sana asla aşık olmayacağım.Sana güveneceğim. Sana değer vereceğim. Sana saygı duyacağım. Seni seveceğim ama asla sana aşık olmayacağım. Aşk beraberinde  acıyı getirir. Aşk  acıyı sevmektir. Aşk insanları ölümüne birbirine bağlar ama asla mutlu olmalarına izin vermez. Ben seninle mutlu olmak istiyorum. Bunun için aşka ihtiyacımız yok. Aşktan uzak olursak mutlu yaşarız. Ben sana aşık olmayacağım. Ben seninle mutlu olacağım.

ŞİMDİ BEN BÖLÜMÜ YAZDIM DOSTLAR BUNUN DEVAMI DA VAR. AMA KURSA GİTTİM VE SAAT 6'TA EVE GELDİM YEMEK YE ÜZERİNİ DEĞİŞTİR FALAN FİLAN DERKEN ANCA BİLGİSAYAR BAŞINA OTURABİLDİM. BU GÜN BU KADARINI PAYLAŞAYIM. YARIN BÖLÜMÜN DEVAMINI YOLLAYACAĞIM SİZLERE. HOŞÇAKALIN.