''Yarın akşam, Serena'larla yemeğe çıkacak mıyız tatlım?'' Gördünüz mü?Yarın akşam, Serena'larla yemeğe çıkacak mıyız tatlım?Bu, evli kadın diline tehlikeli derecede yakın.''Çünkü liseden sonra evleneceklerini kutlamak için akş-yem veriyorlar.'' Akş-yem mi?Serena kiminle çıkıyordu?Ah, evet Tommy'le.Bana sorarsanız Tommy'nin liseden hemen sonrası için evlilik hayalleri kurması doğaldı.Fakat Serena'ya gelince, kendisi her partide görmeye alışık olduğum simalardan biriydi.Neden eğlenceyi sürdürmek yerine, haftada bir gece akşam yemeğine çıkacağı basit aile hayatını tercih ediyor ki?Kim bilir, belki hamiledir.Aslında Serena'yı düşününce, evet, kesinlikle hamile olmalı.
''Sonra ararım.Acaba, sence o renk biraz koyu değil mi?'' Ailesi biir haftalığına Paris'e gitti.Vesper'sa, okulda önemli bir haftada olduğunu iddia ederek burada kaldı.Günün büyük kısmını onun evinde geçiriyorum.Ne güzel değil mi?Birine bağlı bir hayat.Sanki Noel'i tekrar yaşıyorum.Ah, bu işten sıkılmaya başladım.Fark ettiğiniz gibi şu sıkıcı, monoton evli çift moduna yaklaşmış bulunmaktayız.En sevdiğim açık mavi gömleğimin üzerinde yeşil, mor ve sarı boya lekeleri var.Çizdiği şeyse ardıç kuşu mu ne olduğunu söylediği basit bir resim.
''Bence sen biraz koyusun.'' deyip yüzüme dokunmaya çalıştı.
''Dikkat et, çünkü ellerin hep boyalı.Hem resmi değil, gömleğimi kastetmiştim Vesper.'' Gömleği çıkarıp yere attı.Tahmin edemiyorsanız söyleyeyim, sadece küloduyla karşımda dikilmeye başladı.
''Kusura bakma bebeğim.'' Sadece nefes al, gülümse ve kaç.
''Gitmeliyim.'' Önümü kesti.''Hayır, gitmeliyim.'' Harika, boyalı elleriyle sarılmaya çalışıyor.Oturtma, oturtma, oturtma...Çok geç.
''Bahse girerim, kalmana değecek hale getirebilirim.'' Yüzü aşağılara inmeye başladı.
''Bundan eminim.Ama biliyor musun?Babamın arabasını servisten almam gerek.Değil mi?'' Klasik bahanelerimden biri daha.Sayamayacağınız kadar çoklar.
''Evet.Akşam yine uğrayacağına söz ver.''
''Söz veriyorum.'' Vesper çıplak bir şekilde resmini yapmaya devam etti.Böyle bir manzara sizi yerinize mıhlamıyorsa, başınız dertte demektir.
Üçüncü sınıftayken, okul bizi kültür gezisine götürmüştü, sanat görelim diye.Brooklyn Müzesi'nde.Her neyse, orada mermerden bir Yunan tanrıçası heykeline rastladım.Afrodit.Çok güzeldi.Mükemmel kadın bedeni.Keskiyle yontulmuş hatlar.Zarif.Ağzım açık kalakalmıştım.Sonunda öğretmen hepimizi çağırdı, önünden geçiyordum ve giderken fark ettim ki bu Yunan tanrıçasının yan tarafında çatlaklar, çentikler, kusurlar vardı.Onu gözümden düşürdü.İşte bu, Vesper.Çok güzel bir heykel, kusurlu, iyice yaklaşıncaya dek fark edilmeyecek şekilde.Çıkarken bana fırçasıyla asker selamı verdi.
Orada sinyali bir an kaybettim.Ama bilmiyorum.Bir yığın kişisel şey olup bitiyor.Anlatabiliyor muyum?''İyi günler Bay Summer.'' dedi lobideki görevli.
''Seni görmek güzel Harry.'' Gördüğünüz gibi, delikanlı dünyada yükseliyor.Asansörle on yedinci kata çıktım.Avenue apartmanında.Kendi anahtarımla daireye girdim.Şu an kime uğradığımı tahmin edemezsiniz.Birkaç hafta önce ben bile inanmazdım.''Hademe Virgil bizi arabada öpüşürken görmüş.''
''Eğer sesini çıkaracak olursa, Bayan Fox'la spor salonunun arkasındaki çalılarda seks yaparken çekilmiş fotoğrafını yayacağımızı söyle.''
''O gecelik, dekoltende harikalar yaratıyor.''
''Büyük laf.''
''Büyük dekolte.'' Ve Megan'ın sımsıkı öpüşmesi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUSTY
RomanceTüm bunların anlamı ne?Rusty, size onu biraz anlatayım.Rusty Summer yakışıklı ve kızlarla şansı her zaman iyi giden bir lise öğrencisi.Bütün kızlarla arası iyiyken, sadece birine bağlanmak ona göre değil.Herkesten çok kendini seviyor. Kendine bakıp...