"Kes lan sesini!"
Canım yanıyordu, ağlayarak sayıklıyor ve birinin beni duyması için dua ediyordum. Ama ne gelen vardı ne de giden. Üzerimde zorla içime giren beden beni yok ediyordu. Kalbimi ruhumu o an o saniye parçalara ayırıyordu.. Elini göğüs uçlarımı attığında daha yüksek bir çığlık atıp, ayaklarımla onu itmeye çalıştım. Fakat o kadar güçlü ve kuvvetliydiki çelimsiz kollarım onu geri itmeyi bırak bir milim oynamasını bile sağlamıyordu.
"Böyle kıpırdanman beni daha da azdırıyor. Ah sikeyim annenden daha iyisin.."
Yeniden bir çığlık atıp, içimde hissettiğim sıvı ile donakalmıştım. Piç herifin penisi hala büyük olduğundan kuru deliğim kanıyordu bunu anlamak çokta zor değildi.
Tekrar çığlık attığımda ıslak bedenimle yatağımda doğrulmuştum. Gene aynı kabusu görmek beni gün geçtikçe öldürüyordu. Artık bana uyumak bile haramdı.
~~~~~~~
Günlerdir uyuyamamanın verdiği huysuzlukla, oturduğum yerden kalkıp, camın önüne doğru ilerledim. Zamanımın bir çoğunu artık bu odada tüketiyordum. Bundanda şikayetci değildim gerçi, dışardaki insanlar bana her zaman yabancı gibilerdi.. Heryer, ne yapmak istediğini bilmeyen insanlarla doluydu.. Bu benim içinde geçerliydi belkide. Hayatıma güzel bir şekilde devam etmek istesemde psikolojim tamamen altüst olmuştu. Yalnızlık bana huzur verdiği kadar beni bitiriyordu da..
Yakın zamanda görüştüğüm psikolog doktor, bana bu hislerimin normal olduğundan bahsetmişti. Tamam herşeyi anlıyordum. Beynim hala çalışır durumdaydı ama kalbime doktorun verdiği lanet ilaclar bile etki etmiyordu. Unutamıyordum o sikik günü aklımdan çıksada kalbim her defasında hatırlatıyordu bana herşeyi. Ve ben şimdi 2 yıl öncesini, zor olsada o güzel hayatımı hiç olmadığı kadar özlüyordum.
Çalan kapı ile düşüncelerimden sıyrılıp, duvardaki saate gözümü diktim. Neredeyse her gün bu saatte eve gelip, sarhoş şekilde kapıya dayanıyordu it herif. Konuşmak istiyordum artık susmak zor geliyordu bana.. Kendimi öldürmeyi bile denemiştim ama bunu yapamayacak kadar bile korkak herifin tekiydim. Korkudan ve huzursuzluktan titreyen ellerim ile kapıyı yavaşça açıp, içeri beni iterek giren adamı süzdüm. Bu herif bana tecavüz ettiğinde yalnızca 15 yaşındaydım. Piç bir sırıtış ile elini yanağıma değdirdiğinde yüzümü yan tarafa çevirerek dokunuşundan kurtuldum. Iğreniyordum ondan her gördüğümde bana her dokunduğunda kusmak istiyordum.
"Gene okula gitmemişsin. Senin yüzünden her gün o sikik müdürle konuşmak zorunda mıyım, lan ben.."
Aynı şekilde durmaya devam ederek açık olan kapıyı örten bedene kaçamak bir bakış attım. Hayır demek istedim o an, değilsin sadece öldür beni.. Ama açamadım ağzımı demek istediğim hiç birşeyi diyormiyor olmak yıkıyordu zaten beni.. Ben dilsizdim. Konuşma yetimi o gün, o gece bu şerefsiz yüzünden kaybetmiştim..
"Aa doğru ya bana cevap veremezsin, dilsiz."
Içki kokan nefesini yüzüme üflediğinde nefesimi tutup, o kokuyu almamaya çalıştım. Üzerindeki ceketi çıkartarak kenarıya fırlattığında bana kısa bir bakış atıp, oturma odasına doğru ilerleyerek televizyonda kimin oynadığını bilmediğim bir maçı izlemeye başladı. Bugün bana dokunmayacağını anladığımda rahat bir nefes vermiştim. Çünkü birazdan kocasını çok seven annem gelicekti eve.. Gözü o kadar kör olmuştu ki anne dediğim o kadının benim halimi bu şerefsizin bana olan pis bakışlarını 3 yıldır anlayamamıştı. Derin bir nefes verip, tekrardan çalan kapıyı açarak, gelen yorgunluktan gözlerinin altı morarmış kadını süzdüm. Beni görmezden gelerek yanımdan geçtiğinde gözlerimi devirip, yaptığı hareketleri izledim. Bakın bu benim öz ve öz annemdi. 9 ay beni karnında taşıyıp, 14 yaşıma kadar beni mükemmel yetiştiren kadın.. Sonra ise bu şerefsizle tanışmış ve bana onunla evlenmek istediğini belirtmisti. Ilk başta sadece annemin mutluluğunu istemiş ve bu adama bir baba gözüyle bakmaya çalışmıştım. Keşke o gün bu evliliģe mani olup, bu it herifi ailemize sokmasaydım. Annemle arama girmiş ve üstelik erkek olmama rağmen bana o pis elleri ile dokunmuştu. Bir çok kez bağırsamda sesimi o gün kimseye duyuramamıştım..
"Kocacım yemekte ne istersin?"
Salonda annemin, üvey olan şerefsiz herifin kucağına oturuşunu izleyip, yüzümü buruşturdum. Bu görüntüye biraz daha maruz kalırsam buraya kusabilirdim ve bu benim için iyi olmazdı. Hızlı adımlarla odama girdiğimde kapımı üç kez kitleyip, kendimi yatağıma attım.
~~~~~~~~
"Efe kalk artık. Seninle konuşmamız gereken bir mesele var."
Sertçe vurulan kapımla sıçrayarak uyanmış ve annemin mırıltısını dinlemiştim. Genelde onlar evdeyken burdan çıkmaz, onlarla yemek dahi yemezdim. Onlarda bundan şikayetçi sayılmazdı.. Uzun zamandır kestirmediğim, gözlerimi kapatan saçlarımı geriye atarak kuruyan dudaklarımı yaladım. Istemeye istemeye yatağımdan çıkıp, banyomda yüzümü yıkadıktan sonra üzerimdeki pijamalardan kurtulup, sıcak bir hava olmasına rağmen siyah boğazlı bir kazak ve bol bir eşortman altı giymiştim. O herifin bir yerlerimi görmesini falan istemiyordum. Hatta bana bakmasını konuşmasını dahi istemiyordum. Derin bir nefes çekirek alt kata inip, sessizce masanın yanında beklemeye başladım. O piç herif yalnız başına yemek yemeğe devam ediyordu.
"Kocacım ben istediğin ekmekten alıp, geliyorum. Efe sana çay servisini yapar ben gelene kadar."
Gözlerimi bu laflarına devirmeden edemedim. Bu adamla beni yalnız bıraktığı için ondan bir kez daha nefret etmiştim. Annem olacak kadın beni umursamadan yanımdan geçip, gittiğinde önümdeki it ile göz göze gelmiştim. Bakışları oldukça tuhaf olduğundan bir bokluklar yapacağını anlamam zor olmamıştı. Sakin kalmaya çalışarak derin bir nefes alıp, önündeki boş bardağa baktım. Ona yaklaşmak falan istemiyordum. Bu yüzden ilk kez annemin istediğini değilde kendi isteğimi yapıp, hızlı adımlarla odama çıkmaya başladım. Ne ara arkamdan kalkıp geldiğini bilmediğim beden beni belimden tutarak yere savurduğunda bir kaç adım çıktığım merdivenden düşmeme sebep olmuştu. O güngü anılar aklıma dolarken kollarımı başıma sabitleyip, duvar kenarına sürünerek dolan gözlerimin çeşmelerini açmasına izin vermiştim. Midem bulanıyordu, başım dönüyordu ve ben bu sikik yerden biran önce gitmek istiyordum.
Duyduğum tuhaf sesler ile kemerini çözmeye başlayan bedene bakıp, gözlerimi dahada açabilirmiş gibi kocaman açtım. Gene yapacaktı işte ve ben gene sesimi kimseye duyuramayacaktım.
"Efe! Bana bak lan. Karı gibi zırlayıp, durma karşımda. Ya sen güzellikle soyun ya da ben seni soymasını bilirim!"
Korkuyordum. Deli gibi titremeye başlamıştım. O günden beri bana dokunmuyordu fakat kölesi gibi annem yokken her işini bana yaptırıyordu. Tamamen soyunan adam bana doğru adım attığında hızlıca ayağa kalkıp, mutfağa koştum. Pencereden kaçmayı düşünüyordum o an. Yalnızca kurtulmayı istiyordum ve bu sefer hiç bir şeyden korkmayacaktım. Elime aldığım annemin salata doğramak için kulladığı bıcağı alarak sonunu düşünmeden arkamdaki çıplak adama saplamaya başladım. Gözüm öyle bir dönmüştü ki, durmadan saplıyor ve yüzüme sıçrayan kan tanelerini dahi umursamıyordum. Kendimi bu kadar kaptırmış olmamla birlikte annemin çığlığı, elimdeki kanlı bıcağın yere düşmesini sağladı. Annemin ağlayışları yerde yatan adama sarılışını ve uyandırma çabalarını izlerken birden gülmeye başlamıştım. Karşımdaki bu görüntü bana o kadar komik gelmişti ki, yaptığım şey sonumu değil başlangıcımı yaratmıştı. Ve ben bundan korkunç derecede memnundum.
Selam.. Tatildeyim ve denizdeyken aklıma böyle bir kurgu geldi.. Umarım güzel olur ve beğenirsiniz♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ
Fanfiction"Benim için, lütfen. Sadece bir kez adımı söyle.." Kollarımdaki bedenin kapanmaya başlayan gözlerine bakıp, görmemi bulanıklaştıran göz yaşlarımı hızlı bir şekilde sildim. "F-Furkan seni sevi... Seviyorum.."