Öyle masumsun ki sana kirli gözlerimle bakmaya kıyamıyorum. Kurtar kendini benden.
B.G"
Elimdeki not kağıdını diğerlerinin yanına sıkıştırarak yattığım yerden hızlıca kalktım. Sıkılmıştım artık. Bu oyun beni fazlaca yormuştu. Adımlarımı musluğa ilerletip, yüzüme bir kaç kere su vurmaya başladım. Kendime gelmem ve bu adamın kim olduğunu bulmam gerekiyordu. Açık olan kapıdan emin adımlarımla koridora çıkıp, etrafta kimlerin olduğunu incelemeye başladım. Herkes tanıdık yüze sahipti ve her gece alınan yoklamada böyle bir isim duymadığıma yemin edebilirdim. Aklıma gelen fikir ile olduğum yerde durup, Uğuru aramaya başladım. O uzun süredir burada kaldığını söylemişti eğer o adam önceden buradaysa kesinlikle Uğurun onu tanıyor olma ihtimali vardı.
Gördüğüm tanıdık yüz ile adımlarımı ona ilerletip, konuştuğu kişi ile arasına girdim. Bu yaptığım kaşlarını çatmasına sebep olsada beni gördüğü gibi eski haline döndürmüştü. Elimi bileğine atarak onu çekiştirip odasına ilerlemeye başladım. Bana ayak uydurması gülümsememi sağlarken odasına varıp, içeri girdim. Elime küçük not kağıdını alarak sorumu yazacağım sırada yanımıza gelen kas yığını ürkmeme sebep olmuştu.
"Birşey konuşuyoruz dostum birazcık izin veremez misin?"
Uğurun sözlerini umursamayan adam kollarını birleştirerek ikimize tuhaf şekilde bakmaya başladı. Mavi gözlerini bize diktiğinde bende onu incelemeye başladım. Sanki biraz kıskanç gözüküyordu. Ya da bana öyle gelmişti. Boyu benimle aynı olmasına rağmen benden daha iri olması onun yanında ufacık kalmama sebep olmuştu. Yutkunarak Uğura baktığımda gitmesini istediğimi anlamış gibi konuşmaya başladı.
"Pekala pekala.. Istediğin şeyi akşam sana vereceğim. Şimdi bizi yalnız bırak."
Kas yığını olmasına rağmen çocuk gibi yerinde zıplayan adam ağzımın iki metre açılmasına sebep olmuştu. Az önce ben bu adamdan birazcık olsa da tırsmıştım fakat şimdi.. Şekeri eline geri verilen bebekler gibiydi.. Adam gittiğinde not kağıdını elime alıp, başka bir şey yazmaya başladım.
"O adam kimdi? Ve sen ona bu akşam ne vereceksin?"
Uğur kağıdı okuduğunda bir süre gözlerini kaçırıp kuru olan dudaklarını yalamıştı. Bu işte birşeyler olduğunu o an gayet iyi anlamıştım.
"O mu? O şey. Benim eski bir arkadaşım işte adı Batuhan oldukça iyi biridir.. Ve vereceğim şey bir sır.. Sana söyleyemem.."
Sormak istesemde daha önemli bir meselem olduğunu hatırlayıp, tekrar not kağıdına yazmaya başladım.
"Tamam. Bana Barlas Güral'ı tanıyıp, tanımadığını söyle."
Elimdeki not kağıdına oldukça uzun süre bakmaya başladı. Bu kadar uzun bakmasını hatırlamaya çalıştığına versemde yaptığı hareketler endişeli olduğunu kanıtlar gibiydi. Eline verdiğim not kağıdını hızlıca yırtıp, çöpe atarak beni seri bir şekilde odanın köşesine çekti. Bu hâlleri tuhafıma giderken omuzumu tutan ellerini indirip, etrafına baktı. Ardından kulağıma eğildiğinde ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıyordum.
"Furkan sana anlattı mı?"
Furkan mı? Şuan deli gibi neyi demek istiyordum. Fakat bunu yazarsam bilmediğimi anlayacak ve bana hiç bir şeyi söylemeyecekti. Başımı hızlı bir şekilde salladığımda derin bir nefes vererek tekrar kulağıma eğilmişti.
"Furkan se-..."
Yarıda kesilen sözü ile ona bakıp, kolundan çeken kişiye gözlerimi diktim. Batuhan, Uğurun kolunu sıkıca tutmuş onu bir yerlere çekmeye başlamıştı. Durdurmaya çalışırsam eğer dayak yiyeceğimi düşünüp olduğum yerde yavaşça yere çöktüm. Furkanın o adamı tanıdığına ve Uğurunda bunu bildiğine emin olmuştum. Yerimden kalkarak odadan çıkıp, kendimi odama doğru yürümeye başladım. Furkan şuan Atakan'ın yanında ise onun yanına gidemezdim. Onu beklemek en iyi seçenekti şuanlık.
----
Aradan geçen bir kaç saatin ardından hala odaya gelmeyen Furkan endişelenmeme sebep olmaya başlamıştı. Tam yatağımdan kalkacağım sırada dışarıdan gelen bağırmalar daha hızlı bir şekilde dışarı çıkmama neden olmuştu. Merdivenlere ulaştığımda oluşturulan daire şekline ve ortasında kavga etmeye başlayan ikiliye gözlerimi diktim. Bugün Uğurun odasında tanıştığım(!) Batuhan ve sadece adını bildiğim adam oldukça sert bir şekilde kavga ediyordu. Tuhaf olan ise gardiyanların müdahale etmeyip, kavgaları gülerek izlemeleriydi. Burası gerçekten korkunç bir yer olmaya başlamıştı. Merdivenlerden adım adım inerken gözlerim Furkanı bulmaya çalıyordu. Oda buradaysa bir şekilde onu çekip, sessiz bir ortama götürebilirdim. Aradığım beden en uçlarda düz bir ifade ile olanları izlerken yanında mutlu bir şekilde gülümseyip, bağırıp duran adama baktım. Birbirlerine hiç yakışmıyorlardı..
Adımlarımı o yöne ilerlettiğimde adamların arasından geçmek benim için oldukça zorlu bir hal almaya başlamıştı. Kollarımla ittirmeye çalışsam bile başaramıyordum.
"Kazanan Samet!"
Herkes ellerini kaldırıp, alkışlamaya başladığında birilerinin beni itmesi ile yere düşmüştüm. Tekrar itilmem ile boş bir alana gelip, yavaşça ayağa kalktım.
"Demek sende dövüşmek istiyorsun! Hey Dilsiz ve Samet dövüşmeye hazır olsun."
Ne olduğunu anlamadan konuşan Atakan piçine bakıp, karşımda dövüşmek için hazırlanan adama baktım. Gözlerim yavaşça yerde Uğurun kaldırmaya çalıştığı bedene kaydığında yutkunarak derin bir nefes verdim. Bu adam Batuhanı bu hale soktuysa beni çiğ çiğ yiyebilirdi. Sakin kalmaya çalışıp, sadece kendimi koruyacak şeyleri planlarken önüme gelen beden kalbimin hızlıca çarpmasına neden olmuştu. Furkan beni hafifçe geri itip, Samet denilen adamın karşısına geçti.
"Neden önce beni yenmeye çalışmıyorsun?"
Söylediği şey tüm herkesin sessizce ona bakmasını sağlarken Atakan alana girip, sertçe Furkana bakmaya başladı.
"Neden başkası için dövüşüyorsun?"
Atakanın sorduğu soru ile Furkan gözlerimin içine bakıp, tebessüm etmeye başladı. Atakan cevabını almış olacak ki sinirle yerine dönüp, dövüşün başlaması için kafası ile işaret verdi. Samet ilk yumruğu attığında sessizleşen kalabalık tekrar bağırmaya başlamış ve benim bedenimi geriye doğru itiklemişlerdi. Furkan'a bakmaya çalıştığımda Uğurun beni yanına çekmesi ile onu daha rahat görmeye başladım. Burnundan ve kaşından akan kanlar gözlerimin dolmasına sebep olurken bu şeyi durdurmamak için kendimi zor tutmaya başlamıştım. Kollarımı kendime sardığımda bana bakan gözler dikkatimi çekmeye başlamıştı. Hissetiğim bakışlara bende gözlerimi attığımda Atakanın iğrenç gülüşüne rastlamıştım. Bu yaptığına anlam veremezken Uğurun bağırması ile gözlerimi kocaman açıp, yerde kanlar içinde yatan Furkana doğru koştum. Hızlıca yanına eğildiğimde karnına saplanmış bıçağı görüp, ellerimle başını kaldırdım. Içimden lütfen ölmesin derken çoktan gözyaşlarım onun yüzüne ulaşmaya başlamıştı.
"A-ağlama.. Iyiyim.."
Elini yüzüme çıkarttığında gözlerimi silip, tekrar o tebessümünü gün yüzüne çıkarttı. O aşık olduğum gülümseme artık olmazsa ben ne yapardım.
"Efe.. Benim için, lütfen. Sadece bir kez adımı söyle.."
Kollarımdaki bedenin kapanmaya başlayan gözlerine bakıp, görmemi bulanıklaştıran göz yaşlarımı hızlı bir şekilde sildim. Ellerimle yakasını sıkıp, kendimi zorladığımda uzun zamandır yapamadığım şeyi başardım.
"F-Furkan seni sevi... Seviyorum.."
Sonunda atabildim.. Geç kaldığım için özür diliyorum.. Vote ve yorum istiyorum lütfen♡ Okuduğunuzu görmem lazım hdbdhd Düşünceleriniz ne ayrıca merak ediyorum.. Sizce Barlas Güral kim? Uğur ve Batuhan ne ayak? Efe artık konuşacak mı? Atakan ölmeli mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ
Fanfiction"Benim için, lütfen. Sadece bir kez adımı söyle.." Kollarımdaki bedenin kapanmaya başlayan gözlerine bakıp, görmemi bulanıklaştıran göz yaşlarımı hızlı bir şekilde sildim. "F-Furkan seni sevi... Seviyorum.."