Sonunda yeni bölüm ile geldim. Umarım beğenirsiniz pek içime sinmedi...
Sessiz ve bir o kadarda soğuk bir anda sıkışıp kalmıştık adeta. O benim yüzüme anlamsız bir ifade ile bakarken daha da gergin hissediyordum kendimi. Aklımda ki tek soru karşımda aşık olduğumu düşündüğüm bu adamın aslında kim olduğuydu. Ağzını açıp her kapatışında bana yapacağı açıklamayı toparlamaya çalıştığını elbet anlayabilecek zekaya sahiptim. Yine de bekleyemiyordum işte. Özellikle 'hadisene, söyle artık' gibi ifadeler kullanamıyor olmak birkez daha yıkmıştı beni. Derin nefes alıp verdiğimde ne zaman titrediğini bilmediğim elimi masadaki elinin üzerine uzandırdım. Usulca üzerine yerleştirdiğim de ne kadar küçük ellere sahip olduğumu birkez daha anlamıştım.
"Sana neler olduğunu en baştan anlatmak istiyorum. Ve herşeye en baştan başlamak. Bunun için hazır mısın?"
Başımı aşağı yukarı hızlıca sallayıp, ona onay vermiştim. Tekrar yutkunup gözlerimin içine baktığında elimin üzerinde bulunduğu elini çekerek cebinden cüzdanını ve kimliğini çıkarttı. Masanın üzerinde çıkarttığı şeylere bakarken gördüğüm kimlik gözlerimin kocaman açılmasına neden olduğu gibi aniden ayağa kalkmamıda sağlamıştı. Beynim nasıl olduğunu sorgularken bileğime dolanan soğuk parmakları beni tekrar sandalye ile buluşturmuştu.
"Sakin ol. Evet ben bir polisim. Gerçek kimliğim Barlas Güral... Hapishane'ye girme nedenim gizli bir görevin parçası olmam. Ve endişe etme dün görevim sonlandı. Atakan'nın abisini suç üstü yakalayabildik."
Beynimde binbir türlü senaryo dolaşırken Furkan- yani Barlas'ın yüzünü incelemeye devam ettim. Yaşadığımız herşeyin bir yalandan ibaret olabileceği aklımın ucundan dahi geçmemişti. Herşeye rağmen beni sevdiğini söyleyen kalbime kısa bir süre için inanmak istedim. Derin bir nefes vermemin ardından önümde duran su bardağından koca bir yudum almıştım. Hala bu gerçekleri kaldırabilecek bir güce sahip olduğumu düşünmüyordum. Peki şimdi ne olacaktı? Beni oradan neden çıkartmıştı?
"Biliyorum aklında birden fazla soru dolanıyor. Ve bunlar seni yiyip bitirse de nereden sormaya başlayacağını bilmiyorsun. Önce biraz sakinleşmeni istiyorum."
Sakin olmak konusunda benimle dalga geçtiğinu düşünerek başımı tekrar iki yana salladım. Bir rüyadaydım ve bunların hiçbiri yaşanmamıştı öyle değil mi? Sonunda bir yerden başlama cesareti gösterip ellerimi kaldırarak işaret dili ile konuşmaya başladım.
'yani sen bir polissin ve beni hapishaneden kaçırdın? ya bizi tekrar yakalarsalar?'
Yaptığım her hareketi dikkatlice izlemenin ardından hafif bir gülümseme sunup, ince bulduğum parmaklarını saçlarımla buluşturdu. Bir süre o şekilde kalıp, dudaklarını yalayarak hafifce geri çekildi. Kendinden emin ve güvenilir duruşu huzurlu hissetmemi sağlıyor olsa bile bir yanlış vardı. Ne olduğunu hala bilmediğim bir yanlış.
"Seni oradan kaçırdım evet. Bundan pişmanda değilim. Seninle geçireceğim günleri orada harcamamı beklemiyordun herhalde?"
Şaşkın suratım komik görünüyor olacak ki ufak bir kahkaha ile karşımda gülmeye başladı. Benimle dalga geçtiğini başından beri biliyordum zaten.
"Şaka yapıyorum. Ve şu an ciddi olacağım söz. Oradan çıkmanı sağlamak için annenle uzun bir görüşme yaptım. Tuttuğum avukat eğer şahitlik yaparsa senin dışarı çıkabileceğini söylemişti. Anneni ikna etmek ne kadar zor olsa da bir şekilde başardım işte... Ayrıca o an seni oradan çıkartmamış olsam gerçekten katil olacaktın. Ve ben ömrüm boyunca seninle o lanet olası camlı odadan izlemek zorunda kalacaktım. Dokunamadan, hissedemeden. Sence seni oradan almış olmam kötü bir fikir miydi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLSİZ
Fanfiction"Benim için, lütfen. Sadece bir kez adımı söyle.." Kollarımdaki bedenin kapanmaya başlayan gözlerine bakıp, görmemi bulanıklaştıran göz yaşlarımı hızlı bir şekilde sildim. "F-Furkan seni sevi... Seviyorum.."