Hücre

8.4K 492 105
                                    

Yatağımda uzanmış tavanıma bakarken benden önce burada kalan insanların yazdığı şeyleri okumaya başlamıştım. Hepsi saçma olsa bile komik ve aşk doluydu. Bazılarının aile özlemi gözlerimi yaşartırken, bazıları kıkırdamama sebep oluyordu. Okumayı bırakarak yan tarafıma döndüğümde karnımdaki yara hafif sızlamaya başlamıştı. Yan tarafımda duran Uğur'un getirdiği kas gevşetici kremi yavaşca karnıma sürmeye başladım. Geçer umudu ile sürmüş olsamda hala sızlaması Atakan'a bir kaç küfür savurmama sebep olmuştu. Ellerimle yüzümü ovalayarak yastığımın altındaki not defterine uzanmıştım. Not defteri bana Furkan'ı hatırlattığı için mutluydum aslında en azından onu hatırlayabileceğim bir şey vermişti bana..

Sabahın oldukça erken saatleri olduğu için dışardan vurran turuncumsu ışık gülümsememe sebep olmuştu. Bal renginden sonra en sevdiğim renkti gün doğumu ya da batımı.. Derin bir nefes alarak ayağa kalkıp, not defterini yatağıma geri bıraktım. Furkan mırıltılar çıkartarak uyurken bir süre yüzünü inceledim. Gündüzleri yapamasamda en azından geceleri uyurken onu rahatça inceleyebiliyordum. Aklımdan hala çıkmayan not kağıdını tekrar aklıma geldiğinde elime alıp yazıyı ve resmi tekrar incelemeye başlamıştım B.G'nin kim olduğunu oldukça merak ediyordum.. Nedensiz değildi bu merakım ilk defa bana birisi iltifat etmişti. Tabi bunu iltifat olarak bana gönderdiyse..

"Neden bu kadar erken uyandın? Ağrın mı var?"

Furkanın sesi irkilmemi sağlarken bir adım gerileyip elimdeki not kağıdını cebime tıkıştırdım. İşaret dili ile sorun olmadığını belirtip, dudaklarımı ısırdım. Elime not kağıdını alarak üzerine tuvalete girmem gerektiğini ve onun arkasını dönüp, kulaklarını tıkamasını rica ettim. Not defterini okurken gülmemek için kendini tuttuğunu anlamamak zor değildi. Gözlerimi devirerek klozete ilerleyip, arkasını çoktan dönen bedene baktım. Sadece çişimi yapıyor olsam bile bu utanç vericiydi. Kızaran yanaklarım ile birlikte işimi halledip, hızlıca yatağıma girdim. Battaniye ile tüm yüzümü kapatarak yukardan gelen gülme sesini duymamaya çalıştım.

------------

Ne ara uyuya kaldığımı anlamasam bile odadan gelen konuşma sesleri bunu bölmeme sebep olmuştu. Kıpırdanarak uyandığımı belli edeceğim sırada duyduğum ses öylece kalmama sebep olmuştu.

"Onunla aynı odada kalmandan hoşlanmıyorum. Bu şerefsiz üvey babası ile işleri pişiriyormuş."

Atakan'ın sözleri beynimde tekrar ve tekrar şekilde geçmeye başladığında çığlık atarak kulaklarımı tıkamaya çalıştım. Yanıma ne ara geldiğini anlamadığım beden bana sıkıca sarılırken nefes almaya çalışıp, kulaklarımdaki ellerimi beni saran bedene doladım. Bedenim benden izinsiz bana sarılan bedeni fazlaca sıkmaya başladığında kendime gelmeye çalışıp, bana denilen şeyleri duymaya çalıştım.

"Efe sakin ol. Buradayım ben.. Sakin ol ve nefes al!"

Sakince solumaya başladığımda dolduğu için bulanık gören gözlerimi karşımdaki bedene çevirdim. İki gözümden yaşlar hızlıca döküldüğünde bana endişe ile bakan Furkan görüş alanıma çoktan girmişti. Beni bu kadar güçsüz görmesi utanmama sebep olurken yatağıma geri yatıp, üzerimi tekrar battaniye kapattım.

"Neler oluyor burada!"

Duyduğum gardiyan sesi titremelerimi arttırırken yatağımın kenarında bir çöküntü hissettim.

"Bir şey olduğu yok.. Dilsizin dili açılmış."

Kaşlarım çatılırken aklıma gelen çığlığım umutlanmama sebep olmuştu. Ağzımı açıp, kendi kendime bir şeyler demeye çalıştığımda bunu başaramamak tekrardan umudumu kırmaya yetmişti.

"Kes sesini Atakan. Odana dön yoksa hücre'de seni misafir etmekten onur duyarım."

Adım sesleri uzaklaştığında ve kapımızın kilit sesini duyduğumda boğulmaya başladığım battaniyeyi üzerimden yavaşça attırdım. O sırada bana bakmayıp, kalmaya çalışan Furkan'ın elini tutarak başımı iki yana salladım. Gitme dediğimi anlamış gibi başını sallayıp, elini yavaşça bana uzattı. Aslında Atakan'ın söylediği şeyden dolayı bana vuracağını düşünerek gözlerimi sıkıca yummuştum. Fakat saçlarımı okşayan eller yanlış düşündüğümü kanıtlıyordu. Yutkunarak gözlerimi açıp, Furkan'ın gözlerinin içine bakmaya başladım. Bal renkli gözleri beni tamamen başka yerlere yolculuğa çıkartırken, gülümseyerek ağırlaşmaya başlayan gözlerimi yumdum.

------------------

"O iyi mi?"

Yine duyduğum sesler uyanmamı sağlarken akşamın çoktan geldiğini fark edip, yatağımdan kalktım. Kapıdaki iki beden yatağın çıkardığı gıcırtı yüzünden bana dönerek yanıma geldiler. Uğur gülümseyerek bana sarıldığında ona karşılık vererek gülümsedim. Bana bir şey sormuyor oluşu Furkan'ın ona her şeyi anlattığı anlamına geliyordu. Sarılmamız Furkan tarafından anlamsızca sonlandığında anlamsız bakışlarımı yüzüne diktim. Başka birisi olsa beni kesin kıskanıyor derdim. Fakat bu Furkan'dı.. Atakan'ı seven..

Guruldayan karnım ile sessiz ortam birden bozulmuş karşımdaki ikilinin gülme sesleri ile dolmuştu. Her insan acıktığında karnı bu şekilde ötebilirdi. Komik bir şey mi var diye işaret dilini kullandığımda beni takmıyor oluşları sinirlerimi bozmaya başlamıştı. Sahi bunlar ne zaman bu kadar iyi anlaşmaya başlamışlardı.. Hala güldükleri için ayaklarımı sürterek odadan çıktım. Bu benim trip atma şeklimdi. Aşağı indiğimde uğultular ve saçma kahkahalarla yemek yiyen insanları süzüp, tabak alma kısmına ilerledim. Akşam yemeği saatinin bitmesine az kalmış olsa bile yetişdiğime sevinmiştim. Bir tane tabak alarak patates yemeğinden tabağıma koyup, boş olan bir masaya bedenimi yerleştirdim. Haftanın üç günü patates yemek biraz kilo aldığımı farketmemi sağlamıştı. Evde yemediğim daha doğrusu yiyemediğim kadar burada yemeğe başlamıştım. Bu yüzden bedenimin gelişmeye başlaması gayet normaldi. Düşüncelerimden sıyrılarak kendimi yemeğe verip, hızlı hızlı yemeğe başladım. Karnım oldukça aç olduğu için karşıma oturan kişiyi umursamadan yemeğe devam etmiştim. 

"Baksana dilsiz. Üvey babanla birlikte olmak nasıl birşeydi. Annen uyurken onunla oynaşıyormuydunuz?"

Kaşığı sertçe tabağıma attığımda karşımda ilk defa gördüğüm adamın üzerine attım kendimi. Kimseyi umursamadan adama yumruklar atmaya başladığımda belimden sertçe çekilerek yere yapıştırılmıştım. Gardiyan elindeki kelepçeyi bana geçirdiğinde yüzünden kanlar akan adama şaşkınca bakmaya başladım. Bunu cidden ben mi yapmıştım..

"Hücreye atın. Bir gece orda kalsında kendine gelsin!"

Baş gardiyanın dediği ile birlikte sürüklenmeye başlamam bir olmuştu. Harika yemeğimi yiyememiştim. Beni ilerleterek Furkan ve Uğur'un yanından geçmemesi sağladı. Onlara özür dilercesine bakıp, beni sürüklemelerine izin verdim. 4 duvardan oluşan boş ve pis bir alana atıldığmda arkamdaki kapıda kilitlenmişti. Bu gece cidden bu çöp gibi kokan yerde kalacağımı anlayarak yere çöküp kapının açık kalan küçük cam kısmına bakmaya başladım. Odayı sadece oranın aydınlatıyor oluşu beni oldukça ürkütmeye başlarken karanlık fobim yavaşça kendini göstermeye başlamıştı. Dudaklarımı yemeğe başlayıp, tırnak etlerimi yolmaya başladığımda kapatılan aralık gözlerimi sıkıca kapama sebep olmuştu. Aklıma dolan geçmiş anılarım gözümün önüne hızlıca gelmeye başladığında adım sesleri dikkatimi dağıtmayı başarmıştı.

"Efe, benim. Merak etme buradayım. Karşındaki hücrede kalacağım.. Korkma tamam mı sadece uyumaya çalış ve buradan çıkınca neler yapacağının hayalini kur."

Uğur'un sesi sakinleşmemi sağlarken başımı duvara yaslayıp, sakince gözlerimi yumdum. Ve gözümün önüne hemşire kıyafeti giyen bir Furkan getirmeye çalıştım. 

Ben bunada bölümü atmamışım... Umarım beğenirsiniz:) Yorum istiyorum.s

DİLSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin