Lotus

8.6K 474 121
                                    


Tam tamına bir hafta geçmişti. Fakat ben hala gözümün önünde olan o görüntüleri bir türlü aklımdan silemiyordum. Onlara görünmeden kaçmış olsam bile, kalbimin hala deli gibi atmaya  devam etmesini engelleyememiştim. Dudaklarımı yalayıp, kendimi tekrar yatağıma attığımda yan tarafımda duran not defterini ellerim arasına alıp, hafifçe okşamıştım. Furkan bu geçtiğimiz bir hafta içinde benimle fazla konuşmamıştı. Hatta hiç konuşmadı bile diyebiliriz.. Sadece gerektiği zamanlar bana birşeyler diyip, ardından cevabımı beklemeden gidiyordu. Bu son zamanlarda aşırı derecede sinirimi bozmaya başlamış olsa bile takmamaya karar verip, Uğurla eğlenceli zamanlar geçiriyordum.

Uğur oldukça iyi birisiydi. En önemlisi de benim ilk arkadaşım ve dostum olan kişi olmasıydı.. Her konuda bana yardım edip, birilerinin bana sataşmasına izin vermeyerek beni koruyordu.. Benden bir kaç yaş büyük olması onun abim gibi olduğunu hissetmeme sebep oluyordu..

"Artık kalk. Kahvaltı vakti geçiyor.."

Başımı iki yana sallayarak üzerimdeki eski battaniyeye daha sıkı sarılmıştım. Havalar gittikçe kötüleşmeye başladığı zamanlar hastalık benim için kaçınılmaz oluyordu.. Ve emin olun buradaki banyo için kullandığımız sular oldukça soğuktu. Bu da hasta olmam için ikinci bir gerçek gibiydi.

"Sana bir şeyler alıp getireyim?"

Başımı tekrar iki yana sallayıp, elime not defterimi ve kalemimi aldım. Gerek olmadığını ve sadece uyumak istediğimi yazarak Uğurun eline tutuşturdum. Bana emin olmayan bakışlarını atarak not defterini kenara bıraktı.

"Pekala.. Iyi uykular."

Gülümseyerek ona el sallayıp, çıkmasını izledim. Ardından gözlerimi kısa süreliğine bile olsa kapatmaya çalışsamda gürültülü sesler buna bir türlü izin vermemişti. Yerimden doğrulup, botlarımı ayağımı geçirerek odadan çıktığımda aşağıda olan şey ürkmeme sebep olmuştu. Ortada iki adam birbirine acımadan vururken diğerleri bundan keyif alırcasına onları izliyordu. Uğur olanlar umrunda değilmiş gibi bir masada yemek yiordu. Bunu farkettiğimde ona doğru ilerlemeye başladım. Aynı zamanda ağzım açık bir şekilde bu lanet şeyi izlemeye devam ediyordum. O sırada kolumdan tutulup, çekilmem irkilmeme sebep olmuştu. Gittiğimiz yer bahçe kapısına açılırken bankta oturan Atakan ve Furkan birbirleriyle eğlenerek -daha doğrusu tek eğlenen Atakan gibiydi- bir şeylerden bahsediyorlardı. Kolumdan tutan adam beni sertçe önlerine ittiğinde dengemi kaybederek diz üstü yere düşmüştüm.

"Kalk lan ayağı."

Omuzumdan tutarak beni sertçe ayağa kaldıran adama içimden küfürler edip, karşımdaki kişilerin yüzüne bakmaya başladım.

"Bizi dikizleyen it senmiydin amına koyayım. Hadi itiraf et bizi öpüşürken görmek seni azdırıyor muydu?"

Atakan denilen adamın konuşması kaşlarımın çatılmasına sebep olurken gözüm istemsizce Furkan'a takılmıştı. Oysa o olaylar umrunda değilmiş gibi elindeki kağıt parçası ile oynuyordu. Yutkunarak ellerimi havaya kaldırdığımda onlara böyle bir şey yapmak istemediğimi oraya yanlışıkla girdiğimi anlatmaya çalışmıştım. Fakat anlamamış olacak ki bana mal gibi bakıp, karnıma oldukça sert bir tekme geçirmişti. Nefesimin kesilmesi ile ellerimi vurduğu yerde birleştirip, nefesimi düzene sokmaya çalıştım.

"Piçe bak bir de dalga geçiyor."

Başımı iki yana sallayarak gözümün önüne gelen geçmişteki görüntüleri yok etmeye çalıştım.

"Atakan ne yapıyorsun? Gene mi hücreye kapatılmak istiyorsun amına koyayım. Dövdüğün herif dilsiz. Kimseye senin gay olduğunu söyleyemez. Söylesede kimse inanmaz. Rahat dur bu yüzden."

Arkadan gelen adam Atakan'a birşeyler daha sıralarken benim tek takıldığım nokta Furkan'ın hala bir şey demeyip sessizce oturuyor olmasıydı. Oysa ki ben onun işaret dilini bildiğinden emindim. Ona bakmayı sürdürürken moraracağına emin olduğum karnımı sıkıca tutup, minik iniltiler çıkartarak ayağa kalktım. Atakan ile göz göze geldiğimde yutkunarak dudaklarımı yalayıp bir kaç adım geriye ilerlemiştim. 

"Demek dilsizsin?"

Bana yönelttiği soru ile birlikte başımı sallayıp, Atakan'ın sırıtmasını izledim. Şerefsiz herif yakışıklı olsa bile inanılmaz derecede tiksindiriciydi. Midem bulanmadan bakışlarımı ondan çekerek ayaklarıma bakmaya başladım. 

Sonunda beni rahat bıraktıklarında hızlı adımlarla odama ilerledim ve daha fazla dayanamayarak midemde ne varsa hepsini çıkartmaya başladım. 

"iyi misin? Revire gitmek istersen... birini çağırabilirim?"

Başımı iki yana sallayarak klozetin sifonuna elimi götürdüm. Benden önce davranıp bastığında ona minnetle bakıp, çömeldiğim yerden kalkmaya çalıştım. Düşeceğim sırada belime dolanan eller kendimden geçmemi sağlarken hızlıca ellerini itip, kendimi odanın en köşe kıyısına attım. Kimse bana dokunmamalıydı. Ben pistim.. Fazlasıyla kirliydim.

"Sen.."

Furkan'ın sesi ona bakmamı sağlarken gözümden akmak için bekleyen yaşlarımı tutmak için direniyordum.

"Sen.. Benden iğreniyor musun?"

Sorduğu soru tuttuğum yaşların gözümden gitmesini sağladığında ağzımı yavaşca aralamıştım. Konuşmak istiyordum.. Birileri sesimi duysun beni anlasın istiyordum.

"Anladım.. Bir daha sana dokunmam. Burada bekle Uğur'u çağıracağım... Ve unutmadan.. Atakan'dan uzak dur. "

Ne? Beni iğrendiren adamdan uzak durmamı mı söylüyordu. Hıçkırarak başımı tekrar bacaklarımın arasına alarak burnumu çektim. Onu benden kıskanıyor olması fazlaca sinirlerimi bozmuştu. Belki yanlıştı ama bu saatten sonra o ne derse desin tam tersini yapacaktım.

Yatağımın kenarındaki not defterime uzanıp, çektiğimde içinden düşen kağıdı elime alıp etrafıma bakındım. Kimsenin olmadığına emin olup, kağıdı açarak içinde oldukça detaylı çizilmiş lotus çiçeğini incelemeye başladım. Bu kadar güzel bir şeyi çizmek oldukça uzun sürmüştür diye düşünürken kağıdın arkasını çevirip yazılan yazıya baktım. 

"Bu bataklığa ait olmadığını biliyorum. -B.G" (Y.N.; İçinden okuyor.s)

Elimdeki kağıtta yazanları bir kaç kez daha okuyup, tekrar etrafıma baktım. Biri kesinlikle benimle oyun oynuyordu. Kağıdı Uğur'un geldiğini görünce hızlıca not defterinin arasına sıkıştırıp, ayağa kalktım.

"Hey iyi misin? Furkan çok kötü olduğunu söylemişti."

Endişeli olması nedensizce iyi hissetmemi sağlamıştı. Biri benim için bu derece endişelenmeyeli uzun zaman olmuştu. Elimdeki not defterine iyi olduğumu ve sadece midemin ağrıdığını belirtip, su getirmesini istemiştim. Uğur yatağa oturmamı sağlayarak kafasını sallayıp, hızlıca yanımdan ayrılmıştı. Bende bunu fırsat bilerek not defterimin arasındaki kağıdı elime alıp, lotus çiçeğine tekrara bakarak istemsizce gülümsedim. Sanırım Atakanla uğraşmaktan önce B.G denilen kişiyi bulmam gerekiyordu.

Kulağım fazla çınlıyor.. Bu kadar küfür etmeyin. jnfjgv İlhamlarım geri geldi bebeklerim.s Ve sanırım yazmaya devam edeceğim.. Bu sefer bu kadar uzun sürmeyecek çünkü bir kac bölümü daha bitirmek üzereyim.. Lütfen severek okumayı ve yorum atmayı ihmal etmeyin.. Sizi seviyorum...









DİLSİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin