Kıymet vermek.
Herkesin istediği şeydir.ve değerlidir.insan bir şeye kıymet vermediğinde o çöp olmuştur .umursamaz.ve eğer kıymet verecek bir şeyler bulmadığında boşluğa düşerler.
Hoş gerçi belkide insanın fıtratında vardır.çünkü birini bıraksak diğeri başlıyor.Bu aynı sevdiğin grup vardır ama ondan daha iyi grup bulduğunda o gruba ilgi göstermek gibi. Güzel yani.ama elinden çalarlarsa güzel olur mu? Asla olmaz.onu geri almak için hırslanırsın ve belkide alan kişiye kin tutarsın.yani beraberinde kötü duygularda getiriyor.
Bu yüzden kıymet verdiğimiz şeyleri elimizde tutmalı ve çaldırmamaya dikkat edilmeli.
Şuanda benim kıymet verdiğim Jin hyungdu.tanışmamızın üzerinden az zaman geçsede Jiminden,namjoon hyungdan farkı yoktu.
Normal insanlar arkadaş ortamlarında falan tanışırken,biz çatı katında ölümün dibinde tanışmıştık.
Yani ölmek isteyen bendim.ama ölümün dibiydi işte.
İyiki ölmemişim diyorum.iyiki Jin hyungla tanışmışım diyorum.
Onu biraz sıksamda, o hiçbir şey demeyip benimle beraber sorunlarıma ortak olmak istiyordu.
Onunda belki sorunları vardı.ama bir insan sorunları olsa neden başkasının sorunlarına ortak olsun ki?Ya jin hyung'un sorunu yoktu ya da gerçekten sorunlarını gizlemekte ustaydı.
Jin hyung ile sarılmayı bıraktıktan sonra malzemeleri toparladı ve staj zamanı bittiği için toparlanıyordu.
"Bitti işim hadi çıkalım" dedi ama ben bu ayakla yürüyebilir miydim ki?
Oturduğum yataktan kalkarken sağ ayağımın üstüne basmamaya çalışıyordum.Jin hyung bana yardım ederdi.biliyorum ama ondan istemek istemiyordum.her zaman zaten ona yüküm.
"Ayağın ağrıyor bana tutunabilirsin" diyerek yanıma geldi ve kolumu alıp havaya kaldırdı ve kendi omzunun üstüne koydu.daha sonra belimi kavradı.sımsıkı tuttu ve kendi bedenine yasladı.omuzundan sarkan elim büyük eller tarafiından tutulmuştu.
Kalbim hızlı ve düzensin atmaya başlamıştı.onun içinde böylemiydi ama ne zaman yanında olsam sebepsizce kalbim hızla atmaya başlıyordu.dediğim gibi sebepsizce atıyordu.
"Ağırlığını bana ver ki dengemi sağlayayım" sözlerini hem mecaz hemde gerçek anlamda paylaşacaktım.peki o benimle paylaşAcak mıydı?
Odadan çıkıp asansöre binmiştik.Galiba bizden başka kimse yoktu.
Aşağıya inerken kahküllerim jin hyung tarafından ele geçirilmişti.
İlk havaya kaldırdı ve dağıttı."Kahküllerin karışmıştı" dedi kısık sesle.bende kafamla onaylamak zorunda kaldım.
Asansör durduğunda Jin hyunga ağırlığımı vererek yürümeye başlamıştık.yürürken de yanımızdan geçen kişiler Jin'e selam veriyordu ve Jinde onlara veriyordu.Herhalde burda popüler staj öğrencisiydi.
Hastanenin ilaç kokusu yerine temiz havanın kokusunu alıyordum.
"Bisiklet iyiki yakında.yoksa uzak olsaydı daha fazla yürümek zorunda kalırdık" demesiyle omuzundaki elimi aşağa indirdi.ve belimi gevşeterek kolunu çekti.
Bir kaç dakika sonra bileğimden tutarak her zamanki gibi bisiklete oturtmuştu.ve bende her zamanki gibi kollarımı beline sararak kafamı omuzlarına koyup gül kokusunu derinden koklayorak mayışıyordum.
**************
Aniden bastıran yağmurla gözlerimi açmıştım.uykudan dolayı biraz mayışıktım ama ıslandıkça kendime gelmem uzun sürmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RAINBOW / TAEJIN
Fanfiction...Hyung peki aşkın rengi ne? yoksa diğerlerin saçmaladığı gibi kırmızı falan mı? -Hayır.Aşk bütün duyguları içerir.Kıskançlık,öfke,kontrolsüzlük,kendini tatmin etme,gurur,üzüntü,nefret ve sevgi.Aşık olduğunda bunların hepsini yaşarsın bu yüzden aşk...