Kokun karışsın tenimde.

2.1K 205 131
                                    

Umut.

Ne kadar da güzel duyguydu.Herkesin sahip olmak istediği duyguydu.Ama umudunun gerçekleşmemesi sonucu öfke,nefret,kin gibi duygular ortaya çıkardı.Ya da öfke ve nefretten doğardı umut.

Aynı şuan ki gibi.

Jin restaurantta öfkeli bir şekilde babasına bağırıp çağırırken şimdi yoğun bakım ünitesinin önünde bekliyordu bir umut için.

Babası bay kim akciğerleri yağlandığı için giriş çıkışlardaki yerler tıkanmış ve bunun sonucunda kalp kan pompalayamadığı için kalp krizi geçirmişti.

Jin restaurantta öyle bir yardım istiyordu ki sanki gerçekten babasını seviyor sanırdı ama o en nefret ettiği kişiydi.Ya da beyni nefret etmesi gerektiğini söylüyordu.Ama kalbi?
Kalbi hala babasını sevdiğini söylüyordu.

Hastane koridorunda yoğun bakım ünitesinin önünde oturuyorduk.Doktor "sabaha kadar bir şey olmazsa normal oldaya alacağız" demesine rağmen Jin stresliydi.Bunu oturduğumuz yerin titremesinden anlıyordum.

Sakinleşmesi adına elimi sallayan bacağına koydum ve kafamı ona doğru çevirdim.

"Jin lütfen sakin ol.baban sağsalim çıkacak bu hastaneden" demiştim.Bende babasının sağlıklı şekilde çıkmasını isterdim ama az zamanı kalmıştı.Bunu babası söylemişti.

"Elimden bir şey gelmiyor ve böyle olması elimi kolumu bağlıyor." demişti.
Hak veriyordum çünkü bundan iki yıl önce bende bu koridorlarda ailemi beklemiştim.

Jin'in yanına biraz daha yaklaşıp omuzuna kafamı koymuştum.Yorulmuştum bu yaralı bedenimle.Ve ona yaslanma ihtiyacı hissetmiştim.

Kafamı omuzuna koyduktan sonra Jin bacağını sallamayı kesmiş ve belime kollarıyla kavrayarak kendine doğru çekmişti bedenimi.

"Bugün seninle ilgilenemedim bebeğim.Beni affet.ve yanımda bana destek olduğun için teşekkür ederim" diyerek saçlarıma belli belirsiz öpücük kondurarak geri çekilmişti.

"Beni her zaman düşünmene gerek yok.Ben de kendime bakabiliyorum." Demiştim.Kendini ihmal etmesini istemiyordum.Kendini de düşünmeliydi.Eğer beni de düşünürse kendisi çok yorulacaktı ve ben istemiyordum.

"Bu yara içinde olan ayaklarla kendine bakabileceğini sanmıyorum"demişti.Haklıydı.Daha yürüyemezken nasıl kendime bakabilecektim ki?
Daha ilk baştan kaybetmiştim işte.

"Neyse sen çok yoruldun.Uyuman lazım" diyerek belimi kavrayan elini saçlarıma götürerek okşamaya başlamıştı.Ve beni nasıl mayıştıracağını cidden biliyordu.

"Sen ? Sen uyumayacak mısın?" Demiştim sessiz çıkan sesimle.O da kafasını sallamıştı.Bunu kafama çeneme sürtmesiyle anlamıştım.

"İlk sen uyu.Sonra bende kestiririm" demişti.Ne kadarda babasını beklediğini bilsemde az da olsa uyumasını istiyordum.

"Uyuyacaksın ama " demiştim biraz çatallı çıkan sesimle.

"Tamam tamam.Sen uyu sonra bende uyuyacağım" demesiyle içimdeki rahatlama ile kafamdaki düşünceleri silerek saçlarımı okşayan ele odaklanarak uyuya kalmıştım.

●○

Hastanedeki anons seslerinden dolayı uyanmıştım.Az uyuduğumu bilsemde.

Biraz kendime geldikten sonra farkettim ki Jin'in bacağına yatmıştım.
Ama hala eli saçlarımdaydı ve nefes alışverişlerine göre uyuyordu.Ellerine dokunduğumda biraz soğuktu.

Doğrularak üzerimdeki pikeyi ona sarmalamıştım ve sabah sabah bende üşüdüğüm için ona yaklaşıp örtünün altına girmiş ve sarılmıştım.

RAINBOW / TAEJINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin