Ahh lanet olsun. Pazar sabahı saat 8.13 de kim kimin ziline alacaklı gibi çalar lan! Büyük bir öfkeyle kapıya doğru yürüdüm.
"Kim o?" diye seslendim. Fakat kimse cevap vermedi. Kapıyı açtım. Hasss... Bir ceset. Lanet olsun... Siktir! Amy'nin cesedi. Cesedin bazı bölümleri parçalanmış, bazı bölümleri ise pupa (Kurt larvaları) tutmuştu. İğrenç bir görüntüydü. Ve berbat ötesi kötü kokuyordu. Hemen banyoya doğru koştum ve kustum. Burnumu tutarak geri döndüm. Bu sefer daha dikkatli bakınca cesedin üzerinde ise bir not gördüm. Daha doğrusu Kırmızı bir zarf. İğrenerek kırmızı zarfı açtım.
Savaşı kabul ediyoruz. Bu arada bize elçi gönder göndermesine de vampir yollama. Malum biz avcıyız :-) . Bu arada o kıza yazık oldu.
Dediğin gibi Cumartesi Steakfield Kayalığı.
İmza
-J
Hemen zarfı cebime atıp acı bir şekilde kükredim. Bir kükreme sesi daha duyuldu. Ardından bir tane daha ve bir tane daha. Tam tamına 11 kükreme sesi duyuldu ve ses sahipleri 5 dakika sonra yurdun önünde oldular.
"Hassiktir!" diye bağırdı Jimmy.
"Noldu lan burda?" diye sordu Martin. Ona olanları anlattım ve zarfı gösterdim. Sadece
"Avcılar" dedi MM
"Onu bende anladım " dedim. Kıza çok yazık olmuştu. En başından engel olmalıydım.
"Cesedi gömmeliyiz" dedi gruptan biri. Hala çoğunun hatta hiç birinin adını bilmiyordum ve gerekte yoktu.
"Elimizi çabuk tutsak iyi olur. Çünkü birazdan yurttakiler uyanır. Malum yurtta sadece ben ve Pitt kalmıyoruz" dedim. Pitt demişken Pitt neredeydi? İçeri girip Pitt'in yatağına baktım. Yatak bomboştu ve üzerinde bir not vardı.
Bro Allison'lardayım Gece gelmeyebilirim..
Allahın salağı. Biz burada nelerle uğraşıyoruz sen nerdesin!
Dışarı çıkıp bizimkilere baktım.
"Cesedi gömün. Ben biraz dışarı çıkıp hava alacağım. İzleri de kaybedin." dedim. Ve dışarı çıktım.
*** 6 Gün Sonra Cumartesi***
Saat 3 gibiydi.
"Herkes hazırlansın. Biraz öldürelim." dedim. Amy' nin haberinden yaklaşık 1 hafta geçmişti fakat grup hala çok kızgındı. Tabi bende öyle. Pitt gelmek için adeta yalvarmıştı. Fakat ne Martin ne de ben koro halinde 'Hayır' diyip onu susturmuştuk. İki günden beri bizim grup topluca bizim daire de kalmıştı. Amy'i ise kimsesizler mezarlığına gömdük.
Dışarı çıkıp grup halinde koşmaya başladık. Steakfiel'da yakın olduğumuz bir zaman durdum. Benimle irlikte grubun geri kalanıda durdu.
Sesimin gür çıkmasına dikkat ederek "Arkadaşlar! birazdan bir savaşa gireceğiz. Grubun ilk savaşı olacak ve rakibimiz gerçekten çok güçlü olacak. Geri dönemeyebilirsiniz. Eğer gitmek isterseniz gitmekte özgürsünüz. Kimse sizi zorlayamaz. Ve kimse sizin hakkınızda bir şey diyemez, bunu anlarım!" dedim.
Bir kaç saniye sessizlik oldu ve zenci bir çocuk öne çıktı.
"Hayır! siz bizim Daka'mızsınız. Biz Karos'lar ise sizin emrinize amadeyiz. Siz nereye biz oraya." dedi.
(Yazardan dipnot : Daka kurtadamlardaki gibi grubun lideri yani alfası. Fakat kurtlarda Alfa vampirlerde Daka. Karos ise kurtlardaki gibi Beta anlamında ;-) )
"Öyleyse yürüyün" dedim. Birkaç dakika sonra Steakfield'ın ortalarındaydık. Ve avcıları gördük. Lanet olsun ki sayıları bizden üstündü. Yaklaşık 25-30 kişiydiler. Arkama doğru grubun durması için bir el işareti yaptım. Aynı şeyi Avcıların lideri de yaptı. Ortaya doğru yürümeye başladık. Tam ortada durduk.
"Adım Josef. Sende şu çocuk grubunun Daka'sı olmalısın." dedi küçümseyerek.
"Bizi hafife alıyorsun Josef. Benim adım Leo. Ve burdan parçalarınız çıkacak." dedim ve gözlerimi parlattım.
"Ahh. Demek şu köken sensin. Şöhretin kandide mantarı gibi yayılıyor. " dedi ve arkasını dönüp gitti. Bende aynı şeyi yaptım. Grubun yanına geldiğimde avcılara baktım. Adamlarda bildiğin katil tipi vardı ha birde at hırsızı.
"Size geri çekilmek için son bir şans veriyoruz. Bu arada bu güzel teklifi de kimseye yapmam." dedi Josef.
"Tekliflerini kendine sakla piç kurusu" dedim sert bir şekilde. Josef sakince
"Öldürün" dedi.
Bende koşmaları için el hareketi yaptım. Bize ateş açmışlardı. Daha onlara dokunamadan bizden 2 kişi ölmüştü. Hızlı bir şekilde koşarak bize ateş edenlerden birinin boynunu kırdım. Martin'e baktığımda 2 kişiyle dövüşüyordu. Jimmy hafif yaralanmıştı. Avcılara baktığımda 16 kişi kalmışlardı. O sırada sol omzumda bir acı hissettim. Ahh lanet olsun vurulmuştum. Omzumdan akan kanı hissediyordum. Omzuma baktım ve kemiğimi gördüm. Mermi oradaydı. Ve üzerinden duman çıkıyordu.
Elimi omzuma atıp mermiyi çıkardım ve fırlattım. Yara kapanmaya başlıyordu. Tam kapandıgından emin olduktan sonra bir avcıya doğru koştum. Tekme attığım sırada geriye doğru atıldı ve nereden çıktığını bilmediğim bir bıçakla kolumu çizdi. Bunlar gerçekten iyi eğitilmişti. Bana doğru hamle yapacakken kolunu tuttum ve diz çöktürerek ondan aldığım bıçakla boğazını kestim. Hırıltılar çıkararak öldü.
"Jimmy!!!" diye bir ses duydum. Ahh bu Martin'di. Jimmy'e baktığımda ise yerde hareketsiz yatıyordu. Lanet olsun ! Jimmy ölmüştü. Bizim gruptan ben ve Martin kalmıştık. Diğerleri ölmüştü. Avcılardan ise 3 kişi vardı.
"Leo, sen Josef'i al ben diğer ikisini hallederim" dedi Martin. Josef'e doğru koştum. Tekme atacağım sırada bacağımı tuttu ve boşta kalan ayağıma tekme attı. Yere kapaklanmıştım. Martin'e baktığımda ikisinide öldürmüştü ve buraya doğru geliyordu. Ve Josef'te buraya doğru geliyordu. Josef tam bıçağı almış bana saplayacakken Martin'in yumruğunu farketti. Yumruğunu tutup geriye doğru çekti ve belinden çıkardığı tabancayla Martin'in kafasına doğru bir el ateş etti. Lanet olasıca piç kurusu Martin'i öldürmüştü.
"Yoooo!" diye bağırdım, Martin yere düşerken.
"Sıra sende" dedi Josef. Tam bıçağı kalbime saplayacakken elimi kalbimin üzerine koydum.Josef bıçağı sapladı fakat elimin üzerine gelmişti. Elime hiçbir şey olmamıştı. Josef'in apış arasına bir tekme attım ve fırlayan bıçağı havada tutarak ona doğru fırlattım. Tam kafasına gelmişti. Yere düşerken ardında bıraktığı iki şey vardı. Birincisi fışkıran kan ikincisi ise boğazından gelen pis hırıltılar.
Tam o sırada çalıların arasından bir ses duydum. Ve sesin sahibi az sonra gözüktü.
"Baba bu savaş çok anlams-" derken bir anda bana ve yerde duran babasına baktı. Lanet olsun ki bu kişi Amelia'dı.
"Leo!" dedi bana şaşkın şaşkın bakarken. Aniden babasının yanına doğru koştu ve baş ucunda diz çöktü. Ağlıyordu. Hemde çok ağlıyordu. Ayağa kalktı ve ğöğsüme vurmaya başladı.
"Katilsin sen! Katilsin! Katil!" diye hem göğsüme vuruyor hemde ağlıyordu.
"Amelia, bak ben sadece kendimi savun-"
"Kes sesini! Katilsin sen Katil. Savaşmayabilirdiniz. Hepsi senin suçun. Burda ölenler vampir yada avcı hepsi senin yüzünden öldüler. Katilsin sen! Git buradan Leo. Hatta buradan değil bu dünyadan git LEO!" diye bağırdı. Bende ağlamaya başlamıştım.
Tek düşündüğüm şey ise bu şehri terketmem gerektiğiydi.
Arkadaşlar Uzunca bir yb ile karşınızdayım. Ellerim sızlıyor yazmaktan. Yorum hakediyor bence bu bölüm ha? Diğer bölüm için sınır +2 vote ve +2 yorum bye :-) :-)

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Canavar
VampireMerhaba ben Leo. Leo Markhovic. Hayatında hiçbir şeyi düzgün olmayan çocuk yani. Hepsi atalarım yüzünden! Si*tigim atalarım bana büyük bir güç miras bıraktılar. Niye mi? Boktan bir kılıç yüzünden! Neymiş efendim bütun vampirlerin soyunu kurutacak g...