160 kişi olmuşuz vay be..! Yorum ve vote atın. Bu arada yeni bölümleri uzun ve hızlı yazmaya çalışıyorum. Yorum ve vote gelmez ise ( atanlar için söylemiyorum.) sınır koymaya başlıyacağım. İyi okumalar.
Dünkü olayları düşünüyordum. Amelia ile ben sevgiliyiz. Hahahaha.Bunları düşünerek Yataktan kalktım. Yatağımı düzeltmeyi pek sevmesemde yinede yapmalıydım. Sorumluluk sahibi olan bir çocuğum ben(!).
Pitt çoktan kalkmıştı. Güze l bir kahvaltı hazırlamıştı.
"Günaydın." dedim esneyerek.
"Sanada günaydın. Hiç uyanmayacaksın zannettim." Kahvaltıda bir kuş sütü eksikti. Ama bir şey fazlaydı. Kahvaltıda koyu renkli bir sürahi vardı.
"Bu ne?" diye sordum.
"Kan." Dün getirmişsiniz. MM hergün iki fincan içmen gerektiğini söyledi." Kanın görüntüsünden nefret ediyordum.nAma kokusu beni cezbediyordu.
"Aslında. Yemek yemesen sadece kan içsende olurmuş" yemek yememek mi? imkanı yok.
"İmkansız. Herkes çizburger yiyecek ben öyle mal mal bakacağım." birden aklıma Claire geldi. Şu kabuslardan ne kadar çabuk kurtulayım o kadar iyi olacak. Uyumaya korkmaya başladım lan.
"Claire bugün müsait mi?" dedim.
"Dur bir telefon açayım." dedi Pitt.
"Naber Claire... Ah bende iyiyim sağol..... Bugün müsait misin?.... Leo birşey soracakmışta.... Akşam 11.30?... Pekala baybay."
"Akşam 11.30 da mı gideceğiz? Daha erken olmaz mı?" dedim.
"Maalesef. Bir işi varmış."
Canım okula hiç gitmek istemiyordu. Çok sıkıcı dersler vardı. Ormana gidip güçlerimi çalışabilirdim.
"Hey Pitt. Öğretmene Leo hasta der misin?" Bana öyle bir bakış attı ki. Zannedersiniz böbreğini istiyordum.
"Sen bu aralar çok devamsızlık yapmaya başladı. Ama tamam derim. Sınıfta bir sıra boş olur." Şerefsiiz. Kafamı sağol anlamında salladım. Okul kıyafetini giyip çıktı.. Evde tek kalmıştım. Yurt apartman şeklindeydi. Ve biz 6. katta oturuyorduk. Acaba balkondan aşağıya atlasam bir şey olur mu? Korkuyordum. Ama sonra Claire'in sözleri aklıma geldi: 'Sen asla ölemezsin' O halde güvenliydi.
şAşağıya baktım kimse yoktu. Balkonun demirlerine çıktım. Ve kendimi aşağıya bıraktım. Sanki zaman yavaşlamıştı. Bahse girerim gözlerim kırmızılaşmış dişlerim uzamıştı. Bir baktım ki yerdeyim. Elime ayağıma baktım hiçbir şeyi yoktu. 6. kattan atlamama rağmen iki ayağımın üstünde durmuştum.Kronometreyi açıp Koşmaya başladım. Çok hızlı koşuyordum ama bana yavaş gibi geliyordu. İnsanlar slow motion hareket ediyorlardı. Beni görmediklerine emindim. Arabaları sanki oyuncak bir arabaymışçasına solluyordum. Sonunda ormana gelebilmiştim. Kronometreye baktım 00.06.80. gözüküyordu. Ne yani onca yolu 6 saniyede mi gelmiştim? Ormanın ortalarına gelince durdum. Derin bir nefes alıp bir ağaca tekme attım. Ama hiçbir şey olmamıştı.
Bir daha attım gene birşey olmamıştı. Öfkelenmeye çalıştım. Biliyordum ki öfke kesinlikle içimdeki canavarı serbest bırakıyordu. Ağaca bir tekme daha attım. Ağaç köklerinden itibaren topraktan kurtulup diğer ağaçlara doğru büyük bir hızla gitmeye başladı. Diğer ağaçlara değince fırlattığım ağaç kırıldı.
"Eğleniyor musun?" diye bir ses duydum. Konuşan 30 lu yaşlarda siyah saçlı bir adamdı.
"Sende kimsin?" dedim.
"Benim adım Jimmy. Ve seninle kavga etmek için görevlendirildim" Kim görevlendirdi demeye kalkmadan bir ağaç dalı kırıp bana doğru attı. Son anda eğilmiştim. Gözleri kehribar renginde parlamaya başladı.
"Bak beni sinirlendirmek istemezsin o yüzden buradan defol git. Onurunu kırmadan kaçmana izin vereceğim." dedim.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun" dedi. Bana doğru koştu ve kaburgalarıma tekme attı. 'Çaat' diye bir ses gelmişti. Ama canım yanmamıştı. Sanırım kaburgalarımdan 2-3 tanesi kırılmıştı. Haddini fazla aşmıştı artık. Ayağa kalktım. Sanırım kırılan kemiklerim iyileşmişti. Gözlerim kaşınmaya başladı. Sanırım renk değiştiriyorlardı.
"Yok artık" dedi Jimmy.
"Ne oldu tırstın mı?" dedim.
"Sen... sen bir kök-kökensin. Lütfen bilmiyordum affet beni" diye yalvarmaya başladı.
"Seni uyarmıştım. Beni kızdırma diye seni uyarmıştım. " diye gürledim. Tam kafasına tekme atacakken biri ayağımdan tutup beni ters çevirdi.
"Sana aman diledi Leo! Biz aman dileyenlere vurmayız" diye bağırdı Martin. Onun burada ne işi vardı.
"Tanıştırayım bu Jimmy. Yakın bir arkadaşım. Onu grubumuza dahil etmek için buraya ben çağırdım." Tam yumuşamış elini sıkacakken
"Kaçın!" diye bağırdı MM. Çoktan gözden kaybolmuşlardı. İnce bir ses duydum. Refleks olarak elimi başıma götürdüm ve birşey yakaladım. Bir ok... Son anda alnımın ortasına gelecekken onu tutmuştum. Bana bakıyordu hissedebiliyordum. Kafamı kaldırıp ona baktım. Uzun kızıl saçlı zümrüt yeşili gözleriyle bana bakıyordu.
"Leo!" diye bağırdı.
AMAN TANRIM BU AMELIA'YDI......
Hehehe en heyecanlı yerinde kestim. Kötüyüm ben kötüyüm. :-) . Sınır koymaya başlıyorum. Diğer bölüm +2 yorum ve 3 vote. İyi günleerrrr..... :-)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçimdeki Canavar
VampiriMerhaba ben Leo. Leo Markhovic. Hayatında hiçbir şeyi düzgün olmayan çocuk yani. Hepsi atalarım yüzünden! Si*tigim atalarım bana büyük bir güç miras bıraktılar. Niye mi? Boktan bir kılıç yüzünden! Neymiş efendim bütun vampirlerin soyunu kurutacak g...