#Araf Part 2

1.9K 69 21
                                    

~Bomba gibi bölümler geliyor.~🌙

Bölüm şarkısı Pera-Biri Vardı . Hemen yukarıda iyi okumalar.🥀🖤

Dipsiz bucaksız karanlıkta kaybolmuştum. Çaresizce koşuyordum. Ağlayarak haykırıyordum "Babaa! Uzayy! " gözlerimden akan yaşlar yağmurla bir oluyor daha çok yakıyordu canımı."Savaş! Yalvarırım kurtarın beni." Koşarken ıslak zemin, çamur olmuş ayaklarım ve bir dal parçası...
Yere düşmemle birlikte duyulan silah sesi. Adeta Arafta kalmış ruhumun acılar içinde haykıran içler acısı kulaklarımı tırmalayan sesi. Ardından Savaş'ın haykırışları.Uzayın gözlerinin içindeki hayata karşı oluşan hayal kırıklığı... Ve kalbimi tekrar hissetmemi sağlayan adamın ağlamaklı bir sesle "Sen
de bırakmasan beni..." demesi.

~

Alarmın sesiyle korkuyla açtım gözlerimi. O rüya da neydi? İçimi kaplayan korkuyla zaten dolu olan gözlerimden akan yaşların gözlerimden firar etmesi bir oldu. Rüya o kadar gerçekçiydi ki... Ama ağlamamda ki asıl sebep pek sık rüya görmememe rağmen görünce benzer bir şekilde gerçekleşmesiydi. Ben düşüncelere dalmışken aniden odaya Demir girdi. Beni görünce ilk önce durakladı. Sonra gözlerime üzülme dercesine bakım sarıldı. "Noldu benim cadı kardeşime. Ne oldu güzelim? Yoksa beni görmediğin için mi ağladın?"dedi gülerek.

Gülümsedim. Ardından hadi anlat dercesine bakış attı. Kafa salladım. "Hemen kalkıp üstünü giyiniyorsun Savaş bırakcak bizi yolda da ne olduğunu anlatırsın." dedi ve yanağımdan makas alıp odadan çıktı...

Üstüme mavi bir tişört alıp altıma yırtık bir pantolom giydim. Nereye gidecektik? Savaş neden bırakıyordu? Okula neden gitmiyoruz? Diye düşünürken kapı çaldı. Gelen annemdi. "Dolunay Demir aşagıda hadi git artık."dedi. Kafa salladım. Converslerimi giyip aşağıya indim. Yanıma belki okula uğrarım diye çantamı da aldım. Merdivenlerden aşağıya indiğimde manzaram efsoydu . Ben sevgilisi olsam kapı dışına çıkarmam diye geçirdim içimden. Çunkü Savaş üzerinde kot gömlek ve güneş gözlügüyle süper manzara sergiliyordu.

Ben onu incelerken Demir ön koltuğa bindi. Hemen ayırdım gözlerimi. Arka koltuğa geçtim. Dikiz aynasından baktı bana hafifçe göz göze geldik 2 saniye falan. Ama 2 saniye değildi sanki... Hemen gözlerini çekti üzerimden. Arabayı çalıştırdı. Demir radyodan şarkı arıyordu. O sırada Model-Değmesin Ellerimiz çaldı. Demir şarkının sesini açtı. Gülümsedim. Söylemeye başladım.

Bu şarkıyı severdim.Aklıma nedensizce Savaş geldi. Dikiz aynasından ona bakmak için kaldırdım başımı. O da bana bakıyordu . Göz göze geldik. Gülümsedi.Gülümsedim. Tam o sırada Demir 'Dolunay bu şarkıyı çok sever ' diyerek araya girdi. Sonra konu nasıl olduysa bir anda futbola bağlandı. Onlar konuşurken ben telefonla oynuyordum.

5 -10 dakika sonra araba durdu. Kafamı kaldırdığım da geldiğimiz yer bizim okuldu. Şaşkınca Demire baktım. Demir Savaş'a teşekkür edip.Arabadan indi. Kapımı açtı 'Hadi kızım insene.'Deyip kolumdan çekiştirerek indirdi beni. O beni çekiştirirken ben arabadan bizi izleyen Savaş'a baktım. Bizi izliyordu. Okula girmemizle arabayı çalıştırıp gitti. Demirse beni sınıfa götürüken gülümsedi. 'Demir allah aşkına ne oluyor?' dedim bıtkınlıkla. Gülümsemesi yüzüne iyice yayıldı. 'Bil bakalım kim sizin okula geldi? Böyle yakışıklı,tatlı,mükemmel birisi?'. Oha Demir bizim okula gelmişti! Şuan mutluluğun elli tonunu yaşıyorum. "Acaba Savaş bizim okulda olsa ne olur ?"diye geçirirken buldum kendimi. Sonra ne düşünduğümü anlayıp hemen toparlandım. Pislik zamanı "Aaa Emrecan mı geliyor?"dedim. Demir Emrecan'ı hiç sevmezdi. Eski sevgilisinin yeni sevgilisiydi. Somurttu. "Dolunayy! Ben geldim. Sizin okula. Kardeşin olan ben."dedi. Gülümsedim. Boynuna atladım."Hoşgeldin Demir'im"dedim. Tam ayrılırken Asya'yı gördüm. Şaşkınca bakıyordu. Ne olduğunu anlayamadan beni Demir'den ayırıp. Demire çantayla vurmaya başladı. Ben kahkaha atarken"Dolunay bu sapık beni mi takip etti? Ya sen mal mısın? Niye sarılıyorsun bu sapığa? "Dedi ben hala kahkalarımı durduramıyordum.Ben orada onları izlerken Demir birden "Dolunay al şu şizofreni. Lan ben niye sapık oluyorum... Dur sakın Ahh!"derken müdahale edemeden Asya Demir'in kolunu ısırmıştı bile.Artık el atmam gerekiyordu."Asya dur! O Demir. Çocukluk arkadaşım olan."dedim. Asya bir anda durdu. "Ya Vanessam özür dilerim."dedi bana bakarak. Evet bana Vanessa diyordu. Bunu demesinin sebebiyse onun için özel oluşum ve bunu canım veya aşkım gibi sıradan sozler yerine anlamlı isimlerle taçlandırıyorduk. Ben onun Vanessa'sı o benim Lena'm. Birbirimize Vanessa ve Lena diye seslenmemizin sebebiyse bir hikayeydi.

Çok eski zamanlarda Vanessa ve Lena adında birbini hiç tanımayan iki kız varmış. İkiside insanlardan o kadar bıkmış ki artık umutları tükenmiş,dostlukltan,aşktan, insanlardan... Ve bir gün yolları kesişmiş. İlk başta hiç sevmemişler birbirlerini aman 1 hafta içinde birbirlerinin en yakını olmuşlar. Her şey yolumda giderken 2 hafta sonra Lena taşınmak zorunda kalmış. Bedenen ayrılmışlar ama hiç ruhen hiç ayrılmamışlar. Her gün mektup göndermişler birbirine. Dertleşmişler. Birbilerini hiç görmeden. 4 yıl sonraysa hiç ilgisi olmayan bir şekilde karşılaşmışlar. Birlikte gitme hayali kurdukları Istanbul'da...

Hikayenin özel veya dramatik bir yönü yok. Ama aynı bizi anlatîyordu.

Asya benden özür dilerken kıpkırmızı olmuştu. Ama asıl bomba Demir'e sîranın gelmesiydi. Göz devirip Demir'e baktı 'Ehh sende kusura bakma. Sapık sandım. Ama bence hala öylesin."deyip bana döndü."Akşam geliyoruz size deme?"dedi. Gülümsedim."Tabi kii Demir'le beraber direk bize geçelim. Savaş bizi eve götürecek."dedim. Asya hemen kulağıma eğildi."Bu da mı gelecek?"dedi. Demir tabi ki de duymuştu. Hemen çemkirdi. "Duyuyorum yanlız. Ve evet. Kızım ora benim 2.evim tabi ki orda olucam. İstemezsen gelme."dedi. Ben sırıtarak onları izliyordum. Kesin bunlardan olurdu. "Allahım çok güzel olacak." Diye geçirdim içimden.Ben bunları düşünürken Asya beni dürttü. "Hey dünyadan Dolunay'a baksana kızım!"demesiyle kendime geldim. Saate baktığımda derse 10 dakika vardı. "Asya hadi derse gidelim sonra eve geçeriz."dedim.

Ders bitmişti. Eşyalarımı toplarken ne kadar çok eğleneceğimizi düşünüyordum. Savaş'ı düşünüyordum. Acaba benim hakkımda be düşünyordur? Derken belimde bir el hissetim. İstemsizce "Savaş?"kelimesi çıktı ağzımdan. Arkama döndüğümdeyse Yiğit'in sinirli bakışlarıyla karşılaştım. Sinirle güldü. "Yanıldın güzelim Yiğit."dedi. Hemen çantamı alıp gitmeye kalktım. Ve şunaları ekledim. "Bugün değil Yiğit bay bay!" Dedim alayla . Ve gitmeye yeltendim.

Ama gidemedim! Mal çocuk kolumu tutmuştu. Önce kolumdaki elinr baktım. Sonra sinirle gözlerine. "Bırak kolumu yoksa rezil olursun."dedim hışımla ve hızlı adımlarla lavobaya girdim. Kafayı yiyecektim. Her şey üst üste geliyordu. Bir Yiğit eksikti. Derken birden çalan telefonun sesiyle irkildim.

Savaş arıyordu. Gülümseyerek açtım."Alo." Dedim. Hemen cevap verdi. "Okula geliyorum çıkınca ararsın.Ayrıca sana seveceğin bir hediye getirdim."dedi. Gülümsedim.

Tam cevap vercektim ki aynada bir adam yansıması gördüm.

"Savaş burda biri var."dedim korkuyla. Cevap vermeden burnumda bir bez hissetmem bir oldu. Soğuk zeminle buluşan bedenim Savaş'ın "Dolunay güçlü ol geliyorum..."demesiyle kendini karanlık bir uykuya teslim etti.

Karanlıklardan doğar aydınlıklar... Savaş ne yapacak? Dolunay'a ne oldu? Veya Dolunay'a kim ne yaptı? Merkala beklenen sorular🖤🥀👌...

Ben Bir Asker KızıyımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin