ertesi gün Memduhun açısından:
Korkutla Ceylanın odasına giriyordum ikiside yatıyordu henüz
Korkutu kaldırmak için yaklaşıyordum konuşmaması için ağzını kapatıyordum, başka kimsenin haber olmaması lazımdı bundan.. Korkut kalkıyordu
Ben: ''bak şimdi bir yere götüreceğim seni ama sakin olacaksın..''
Korkut elimi çekip ''baba noluyor?''
Ben: ''sesizce gel, bu günden kimsenin haberi olmayacak'' Ceylanın üzerindeki yarı öltürmüş yorganı tam örtüp benimle beraber geliyordu
Korkutun açısından:
babam neden bahsettiğini hiç anlamış değildim, ama hiç iyi birşey olduğynu sanmıyordum bu saatte kaldırıyorsa..
montumu alıp babamın arkasından gidiyordum
Babam: ''aferin evlat'' diyordu
Ben: ''nereye gidiyoruz?'' yolda hiç anlatmıyordu
Ben: ''Ceylan uyanmadan gitmeliyim, panik yapar sonra''
Babam: ''gelin kızıma çok bağımlısın'' gülümsüyordu
Ben: ''Ceylanla çok şey yaşadım, onu üzdüm, kırdım,incittim ona rağmen ameliyat olmam için herşeyi yaptı o olmasaydı hayatta olmazdım.. ömrümün yettiği kadar yanında olup elini tutacağım, hem çocuğumada babalık yapacağım''
Babam: ''sen benden daha iyi bir baba olacaksın''
Ben: ''niye dedinki böyle birşet mi oldu'' iniyorduk boş bir araziye gelmiştik ''benimle gel'' diyordu biraz daha ilerliyordum gözlerime inanamıyordum..
Gönülüm açısından:
her sabah kalkıp oğullarıma bakıyordum, Memduhun evde olmadığını farkediyordum ilk Tolganın odasına gidiyordum Tolga uyanmış elbiselerini giyiyordu sonra Korkutla Ceylana bakıyordum ''Korkut?!'' diye fısıldıyordum
Tolga: ''anne bi gelsene..'' gidiyordum
Tolga: ''sabah pencereden bakıyordum, babamla Korkutu gördüm evden sesiz çıkıyordu babam telaşca Korkutu çekip götürüyordu''
Ben: ''aman allahım! Ceylana söyleme dayanamaz''
Tolga: ''anne ne telaşlanıyorsun'ki babamla beraber..'' Tolgaya herşeyi anlatıyordum, artık oğullarımdan hiç birşeyler sakmak istemiyorum
Korkutun açısından:
Yılmaz karşımda duruyordu babama noluyor gibi bakıyordum
Yılmaz: ''slm ortak naber?'' dinlemeden Yılmazın üzerine doğru yürüyordum yumruklarla girişiyordum
Babam: ''Korkut oğlum yapma... Korkut! beni Yılmazdan çekmeye çalışıyordu
Babam: ''götürün'' Yılmazın yanındaki adamlara sesleniyordu
Ben: ''baba! bırakın beni'' çekiştiriyorlardı kolumdan
Babam: ''kılına bir zarar gelmesin, yoksa yakarım sizi!'' bir boş eve götürüp bağlıyorlardı
adamların biri: ''sen Gönül Karanlının o meşhur yeni oğlu değilmisin?''
Ben: ''bırakın beni lan!''
adamlardan biri: ''vay be sizi böyle ağırlamakta vardı Korkut bey'' gülümsüyordu
Ben: ''siz bittiniz oğlum burdan çıkabilirsem görürsünüz siz''
adamların biri: ''bizim suçumuz ne babanızın emrettiğini yapıyoruz''
Ben: ''babamın Yılmazla ne işi olur!''