Adamlardan biri: ''bak biz seni çözeceğiz sende uslu uslu burda oturup bizi dinleyeceksin anlaştık mı?''
Ben: '' anlaştık çocuk değilim ben'' kolumu çeker çekmez adamın üzerine atlıyordum ''anlat lan!'' diğer adam bir yumruk attıp yere düşüp kalkıyordum ikinci yumruğuda diğeri attıyordu yerden kalkmayınca tekmelerle girişiyordu üzerime
Ceylanın açısından:
Ben: ''Gönül hanım korkut nerde?!''
Gönül hanım susuyordu
Ben: ''birşey oldu benden saklıyorsun, ceptelefonunuda almamış, Tolga lütfen sen söyle!'' Tolga tam anlatacaktı Memduh bey geldi
Ben: ''hepsi senin yüzünden Cennet! sen ve o Yılmaz olmasaydı mutlu mesut yaşayacaktık''
Memduh bey: ''Ceylan!''
Ben: ''Memduh bey Korkut yok!''
Memduh bey: ''yukarıya çık, bilip bilmeden konuşma korkut iyi!'' yukarıya çıkıyordum
Gönülün açısından:
Ben: ''sen Ceylana öyle davranamazsın bu evde birinin sözü geçerse oda benim sözüm, şimdi söyle benim oğlum nerde?!''
Memduh: ''benim hiç bir alakam yok, gitmişmi?''
Ben: ''yalan yapma Tolga senin Korkutu dışarıyacektiğini söyledi!'' Tolgaya bakıp
Memduh: ''eğer rahat durursa bugün kavuşursun'' gülümsüyordu
Ben: ''Korktun tek kılına zarar gelirse çok kötü olur emin ol!''
Memduh: ''beyefendinin keyfi yerinde''
Ben: ''ya nasıl böyle rahatsın söyle nerdeyse gelsin!''
Memduh: akşama adamlarım gönderecekler uslu uslu durursa'' pis pis gülüyordu
Yılmazın açısından:
Korkutu bağlamalarını emretmiştim
Ben: ''bana iyi davransaydın böyle olmayacaktı bak baban seni harcıyor, ben babanla ortak birliği yapıyormuşum gibi yapacağım ama Korkut gözünü seveyim babanın her dediğini yapma yoksa ikimizde yanarız!'' diyordum Korkut cevap vermeye çalışıyordu ama ağzındaki bant engelliyordu
Ben: ''ilerde doğacak oğlunu düşün babana uyma şimsi çözün, eğer baban sorarsa kendin kaçtığını söyle''
Korkutun açısından:
Yılmaz kapıya doğru ilerliyordu
Ben: ''Yılmaz!'' bana dönüyordu ''sağol..'' diye fısıldıyordum
Yılmaz: ''rica ederim kardeşim'' ve gidiyordu her tarafım kanlar içindeydi bende ardından gidiyordum Zile basıyordum Ceylan kapıya koşuyordu annemle.