"Anne,lütfen istediğin her şeyi yaparım yeter ki benimle gelmesin."
"Üzgünüm,Kuanlin.Hadi şimdi odana çık,hazırlan ve kahvaltıya in." Annesine somurtmayı unutmayarak odasına çıktı.
"Neden benimle okula geliyor ki? Üniversite çok mu güzel sanıyor?" Sessiz bir şekilde kendi kendine konuştu.
Pijamasının üstünü çıkarttı ve tişörtünü giydi.
Ancak kırışık olduğunu fark etti ve onu çıkartıp başka bir tişört aradı.
O sırada kapısı hızlıca açıldı ve içeri biri girdi.
Kim olduğunu görmek için arkasını döndüğünde elbette tahmin ettiği kişi gelmişti."Seonho, kapı çalmayı bilmez misin sen?" Seonho sırıttı ve Kuanlin'in yatağına oturarak onu izledi.
"Pijamaların tatlıymış ve vay canına dışarıdan hiç bu kadar kaslı gözükmüyorsun." Kuanlin hemen üstüne bir tişört geçirip vücudunu kapattı.
"Ya arkanı dön yada odadan çık." Kuanlin ona kötü davranmak istemiyordu ama mesafesinide koruyordu.
Seonho gülerek arkasını döndü.Kuanlin altına bir pantolon geçirip çantasını hazırlamaya koyuldu.
•~•~•
Jihoon için sabah kalkıp köpek gezdirmekten daha kötü bir şey varsa o da köpeklerin kakalarını temizlemektir.
Tasmasının bölmesinden küçük poşeti çıkartıp köpeğin yaptığı kakayı aldı ve yakınındaki çöpe attı.Biraz dinlenmek için banka oturdu ve insanları izledi.
"Sadece bir şeyi merak ediyorum,o küçücük bedeninden öyle bir şey çıkıyor?" Köpeklere konuştu.Cevap verebilmelerini isterdi.
Saatine bakınca vaktinin dolmak üzere olduğunu gördü.Ayağa kalktı ve köpeklere ayak uydurarak yürümeye başladı.
Telefonunun çalmasıyla köpeklerin tasmasını tek eline aldı ve telefonu cebinden çıkararak açtı."Alo?"
"Jihoon? ben Jinyoung."
"Ah,Jinyoung.Bir sorun mu var?"
"Sadece sabah dersim yok ve bir şeyler yapmak ister misin?"
"Mm,olur.Yarım saat sonra uygun mu?"
"Uygun,sahilde buluşmak ister misin?"
"Tabi,orda görüşürüz." Telefonu kapatıp köpekleri bırakmak için adımlarını hızlandırdı.
Arada yine köpeklerle konuşmayı ihmal etmiyordu.Bu tuhaf bir şekilde hoşuna gidiyordu.Sonunda eve varınca köpekleri teslim edip ücretini aldı. Sahil çok yakın olduğu için beklemek zorunda kalacaktı biraz.
Parka gidip bir banka oturdu ve beklemeye başladı.
•~•~•
"Sakın benimle sınıfa gelme,kafeteryada otur ve bekle."
"Hyung~ lütfen,harika çizimlerini görmek istiyorum." Seonho,insanların onu övmesinin zayıf noktası olduğunu biliyordu ve bunu kullanıyordu.
"Bu sefer işe yaramayacak." Yere bıraktığı resim çantasını eline aldı ve merdivenlerden çıkarak atölyeye girdi.
Aklı Seonho'da kalmıştı.Kendisini utandıracak bir şey yapmamasını umuyordu.
Hoca içeri girince bütün sınıf susup dikkatini hocaya vermişti."Arkadaşlar,sınavlarınız açıklandı.Sınıfın yanındaki panodan bakıp notunuzu öğrenebilirsiniz." Herkes heyecanla notunu öğrenmek için sınıftan çıktı. Kuanlin uyuşuk adımlarla ilerliyordu,notunu görmeye korkuyordu.
Herkesin gitmesini bekledi ve en son notuna o baktı;
B almıştı,düşündüğünden iyiydi."Ne aldın?" Duyduğu ince sesle arkasını döndü ve Haneul'u gördü.
"Ah,şey B aldım.Ya sen?" Sorduğu soruyla yüzü güldü kızın.
"Ben A aldım.Bir dahakine eminim sende A alacaksın." Kuanlin'de öyle olmasını umuyordu.
"Sanmıyorum,bu notu aldığıma bile inanamıyorum." Özgüvensizliğini belli ederek konuştu.
"Neden böyle düşünüyorsun ki? Eğer eksik olduğun bir konu varsa yardımcı olabilirim."
"Gerçekten olur musun?"
"Elbette,hadi derse girelim sonrada çizimine bakalım." Kuanlin kafasıyla onayladı ve sınıfa girdiler. Yeni bir arkadaş edindiği için mutluydu.
-
Resim dersleri bitince Haneul ve Kuanlin atölyede kalıp bir süre daha çalışmışlardı.
Haneul,Kuanlin'in portredeki eksiklerini söyleyip yardımcı olmuştu.Bazı yerlerde ise Kuanlin ona yardımcı oldu.Resimine devam ederken aklına Seonho geldi. Uzun zamandır yalnızdı.Yanına gidip onu kontrol etmeliydi.
"Şey,benim gitmem lazım.Yardımın için gerçekten çok teşekkür ederim." Yine Haneul'u tek başına bırakıp gitmişti.Bunu telafi etmesi gerektiğini aklına yazdı.
Kafeteryaya gittiğinde Seonho oturuyordu fakat yanında bir kaç kız vardı.
Hemen onun yanına gitti ve kolundan çekiştirip kulağına fısıldadı."Kim bunlar? Neden tanımadığın insanlarla konuşuyorsun?" Seonho sırıtarak cevap verdi.
"Ne var yani? Kızlarla biraz takılıyoruz.Senin yok diye mi üzülüyorsun?" Kuanlin'in tepesi atmaya başlamıştı.Sonuçta konuştuğu kızlarda Seonho'dan yaşça büyüktü.
"Yeter,gidiyoruz." Kolundan çekiştirmeye devam ederek kafeteryadan çıktılar.Seonho arkası dönük bir şekilde kızlara el sallıyordu.
"Bana çok tatlı olduğumu söylediler,sencede öylemiyim Hyung?" Kuanlin dalga geçercesine konuştu.
"Elbette öylesin,tatlı şey seni~" eliyle kafasını okşarken canını acıtmayıda ihmal etmiyordu.
"Ahh Hyung!" Kuanlin sırıtıp okulun çıkışına doğru ilerledi.Seonho'da peşinden geldi.Kuanlin adımlarını hızlandırarak Seonho'yu geride bırakıyordu.
Seonho'da Kuanlin'in arkasından yaklaşarak sırtına atladı.İkili bütün yol boyunca bu şekilde gitmişlerdi,Kuanlin aslında ikisinin iyi anlaştığını fark etti.