Yaklaşık bir hafta olmuştu kafede çalışmaya başlayalı Kuanlin.Artık eskisi kadar yorulmuyordu ve alışmıştı.Bu kadar kısa sürede alışmasını Jihoon'a borçluydu.Kuanlin'e gerçekten çok yardımcı olmuştu.
Yine onu düşüncelerinden uzaklaştıran hoca olmuştu.
"Evet arkadaşlar üç saatiniz var,çizimi bitiren masamın üzerine koyup çıkabilir. " Kuanlin ellerinin terlememesi için dua ediyordu.
Fakat düşüncesi bile terlemesine yetiyordu.
Süre başlayınca hızlıca kalemini açtı ve karşısındaki canlı modele baktı.taslağını çizip ayrıntılara girdi.Doğru olduğundan emin olmak için açılarına bakıp her şeyi tek tek kontrol etti. Emin olunca tonlamaya başladı. Fakat bir yeri çizmemişti.En kötü olduğu konu,portre.
Korkak çizgilerle kadının yüzünü çizdi.Elbette içine sinmemişti.
1 hafta sonra resim sınavı vardı ve acilen portre çizimini geliştirmesi gerekiyordu.-
"Jihoon hyung,lütfen~" Aegyo yaparak konuştu bu seferde. Jihoon artık pes edip kabul etti.
"Pekala,tamam bu seferlik kabul ediyorum.Müşteri gelene kadar!" Ciddi durmaya çalışsada karşısındakinin mutlu olduğunu görünce kendiside gülümsemeden edemiyordu.
"Kısa sürecek,merak etme." çantasından çizim defterini ve kalemini çıkartıp yerini aldı ve Jihoon'u çizmeye başladı.
Biraz makyajla kapatılmaya çalışılmış göz torbaları kendini belli ediyordu.
İlk önce gözlerinden başladı çizmeye ardından burunu,pembe dudakları ve diğer ayrıntılara girdi. O sırada Jihoon'un gözleri yavaş yavaş kapanıyor ve uyukluyordu.Kuanlin yüzünü daha da ayrıntılı inceledi.O kadar kusursuz görünüyordu ki...Portre çizimi kötü olsa bile onu çizdiği için güzel olmuştu.
Onu incelemeye dalmışken içeri bir müşteri girdi. Sessizce girmesine rağmen Jihoon hemen fırlamıştı yerinden.Sanki gelmesini bekliyormuş gibi.Müşteriye menüyü verip Kuanlin'in yanına geri döndü.
Kuanlin müşteriye lanet ediyordu.
Jihoon'u bir daha çizemeyeceği için yoksa başka ne için olabilirdi ki?Kuanlin büyüğünü çalışırken dikkatlice izliyordu belki bir şeyler öğrenebilirdi.
O gerçekten çok yetenekliydi.Kendisininde öyle olmasını isterdi.Jihoon Kuanlin'in yanına gelince hemen bakışlarını farklı yere çevirdi.Sürekli onu izlerken yakalanıyordu ve bu utanç vericiydi."Çizimini göstermedin bana,merak ediyorum." Küçüğün elleri yine terlemeye başlamıştı.Heyecanlanmıştı,ya beğenmezse çizimini.İnsanların görüşleri onun için çok önemliydi ve alıngan bir yapısı olduğu için herhangi bir şeye çabucak kırılabilirdi.Tabi Jihoon'un onu kırmayacağını biliyordu bundan emindi.
"Peki..." defterini açtı ve göstermeden önce çizimine son bir kez baktı.Defteri ona çevirip tepkisine baktı,yüzünde büyük bir gülümseme oluşmuştu.
"Cidden harika çiziyorsun,bayıldım buna." Duymak istediği şeyler hep bunlardı.O da gülümseyerek defteri aldı ve sayfayı koparıp Jihoon'a verdi.
"Sende kalsın." Jihoon gülümseyip sayfayı aldı.
"Bu arada Seongwoo Hyung'u gördün mü? " Kuanlin bu gün onu görmemişti hatta dünde."Hayır, sanırım gelmedi." yüzü düştü küçük olanın.Onunla doğru düzgün konuşamamıştı bile buraya geldiğinden beri.
"dünde gelmemişti,ayrıca erken çıkıp duruyor zaten.Onun için endişeleniyorum." Patronlarıda bir şey demiyordu.Bir sorunu olduğu belliydi.
"Endişelenme,eminim önemli bir şey yoktur.Varsada bizden yardım isteyebilir.O da bunu biliyor." Kuanlin'i teselli etmeye çalıştı fakat kendiside onun için çok endişeleniyordu.
Seongwoo'yu uzun zamandır tanıyordu ve kendisi pek sosyal biri değil.Hep kendi işini kendisi halletmek ister,katiyen yardım kabul etmez.Burada ilk işe başlayan Jihoon'du ve Seong woo geldiğinde ona yardım etmesine izin vermemişti.
•~•~•
"Artık eve git,güzel bir uyku çek ve sabah saatinde işine git." Seongwoo gözünden gelen yaşı tişörtünün koluna sildi.
"Tamam.Kendine dikkat et,yemeklerini ye." Başıyla onayladı yaşlı kadın.
Seongwoo hastane odasından çıktı ve kapıda bekleyen arkadaşına sarıldı. Annesinin karşısında ağlamak istememişti bu yüzden odadan çıkar çıkmaz gözünden yaşlar dökülmeye başladı.Arkadaşı sırtını sıvazlayarak onu teselli etmeye çalışıyordu.
"Onu bu halde görmeye artık dayanamıyorum." diye isyan etti.Aylardır hastanede yatıyordu annesi.Sürekli onun ziyaretine gelip ilgileniyordu fakat durumu iyiye gitmiyordu aksine kötüye gidiyordu.
"Annen iyileşecek.Onu tanıyorum,çok güçlü biridir.Aynı senin gibi." Hala sarılırlarken bir yandanda teselli etmeye devam ediyordu arkadaşını.
"iyi ki yanımdasın,Daniel."
artık haftada iki bölüm geliyorr çarşamba ve cumartesi günleri yayınlayacağım
♡ ♡ ♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cherry Blossom || PanWink
Fiksi Penggemar"En azından seni sevmeme izin ver." | 060718 |