Jimin, büyük salonda oturmuş, ekibin gelmesini bekliyordu. Son derse girmedi. Nedensizce canı sıkılıyordu.TaeMin, Zelo ve HoSeok odaya girince ayaklandı. 'Bizimkiler burda, SeulGi nerde' diye aklından geçirmeyi de unutmadı.
TaeMin müziği ayarlamaya giderken, Zelo ve HoSeok sebebi bilinmez bir şeylere gülüyordu. Jimin ise, yerine geri oturdu.
"Gelmeyecekler galiba?" Zelo sorduğu soruyla tüm dikkatleri üzerine çekti. TaeMin tam cevap verecekken, kapı açıldı. SeulGi ve Kai salona girerken, mahçup -Jimin'e göre uyuz- bakışlarını yolluyorlardı.
SeulGi, Kai yüzünden geç kalmıştı. 'Sorumluluk kabul etmeyeceğim, Kai-Ah!' lafını odaya girmeden önce Kai'ye söylediği için az da olsa rahattı.
"Geç kaldık, üzgünüm. Direk başlayalım. Ne dersiniz?" Kai bunları söylerken, Jimin her harfine lanet okuyordu. Kai'yi sevmiyordu ve sevmeyecekti. Nedeni ise, maçhuldü.
"Olur yeterince vakit kaybettik zaten."
TaeMin, Jimin'in Kai'ye olan tavırlarını anladığından ters bir şekilde karşılık verdi.
Jimin, Kai'ye hiç hoş olmayan bakışlar atarken SeulGi ortamdaki gerginliği azaltmak adına hafifçe konuştu.
"Hangi şarkı ile dans ediyoruz?"
Zelo oturduğu yerden sırıtarak kalkarken SeulGi'nin ortaya sorduğu soruya cevap verdi.
"Martin Garrix 'In The Name Of Love'"
SeulGi, Zelo'dan rahatsız olsada belli etmeyerek kafasını salladı.
Salonun ortasında birbirine tip tip bakan ikilinin arasından geçerek diğerlerinin yanına ilerledi.
"Hadi başlayalım."
Jimin, Hoseok'un heycanlı sesi ve burnuna dolan çikolata kokusu ile gözlerini Kai'den çekti.
Kareografi hakkında konuşan diğerlerinin yanına ilerlerken tek düşündüğü şey çikolatalı bir parfüm almaktı.
* * * *
"Bir, ki, üç ve dört, beş, altı. Şimdi geriye doğru."
Herkes pür dikkat Jimin'in verdiği komutları dinlerken bir anda salonun kapısı açıldı.
İçeri giren hocayla beraber Zelo müziği kapatırken, herkes dikkatini ona yöneltti.
"Arkadaşlar, provanızı böldüm fakat bir kişi daha eklendi. İçeri gel Lisa!"
Hoca dışarıya doğru seslendiğinde erkekler merakla beklerken SeulGi'nin çoktan kan beynine sıçramıştı.
Lalisa. Sınıflarının ultra zengin, şımarık güzeli.
Sinirle kollarını önünde bağlayıp bir ayağına baskıyı veren SeulGi'yi gören Jimin, kaşlarını çattı.
Nedense bu kızın yaptığı her hareket dikkatini çeker olmuştu.
Bayan Park kapıda dikilmeyi bırakıp Jimin'e doğru yaklaşırken, Lisa da onu takip ediyordu. Koreografi tamken yeni birinin gelmesi ne kadar mantıklıydı? Bayan Park ve Lisa dışında, herkese mantıksız geliyordu.
"Jimin, Lisa ile özel ilgilenmeni istiyorum. Yeni geldi ve ona koreografiyi güzelce anlat. Sana inanıyorum ve güveniyorum. Güvenimi boşa çıkartma."
Bayan Park'ı saygıyla selamlayıp, "Evet efendim." diyen Jimin'i, SeulGi nedensizce parçalamak istiyordu.
"Peki o zaman, devam edin." diyip odadan çıktı Bayan Park. Gelip herkesin sinirini bozmuştu.
Lisa, Jimin'e daha da yaklaşarak, "Ee, ne yapıyoruz? Ne zaman benimle özel ilgileneceksin?" diye sordu. Jimin ise ona bakma gereği bile duymayarak, "Seninle özel ilgilenmeyeceğim. Kareografiyi yeni bulduk ve ilk defa çalışıyoruz. Yani bizimle eşitsin." dedi.
Eski yerine geçen Jimin, Zelo'ya, "Şarkıyı aç. Baştan başlıyoruz." dedi. Herkes onaylarken SeulGi istemsizce sırıtıyordu.
....
"Ah, çok yoruldum!" SeulGi yere yapışmış dururken bir taraftan da konuşuyordu. Herkes gibi o da yorulmuştu. Aralıksız 2 saat dans etmişlerdi. Normaldi.
"Aynen." dedi Teamin. "Bu kadar yetmez mi Jimin?" En az Jimin kadar dans konusunda yetenekliydi Taemin'de. Ama her zaman Jimin'i kendinden daha yetenekli görüyordu. Jimin ise ona bu konuda hep minnettardı.
"Tamam. Bugünlük bu kadar yeterli. Siz evde kareografiyi tekrar edin. Yarın prova edeceğiz."
Zelo, Jimin'in lafı biter bitmez ayağa fırladı. O da fazla yorulmuştu. "Seni seviyorum kanka." der demez odadan çıktı. Yorgunken bile gülümsetiyordu.
"Jimin-Ah?" Lisa, Jimin'e tatlı olduğunu düşündüğü bir şekilde seslendi. Ona kötü davranması kalbini kırıyordu. Çünkü onu seviyordu.
Jimin de dahil herkes Lisa'ya bakınca, Lisa devam etti. "Şimdi ne yapacağız? Düşündüm ki, kahve falan içebiliriz?"
Taemin ve HoSeok aynı anda, reddetti. Lisa dışında herkes eve gitmek istiyordu.
Jimin, Lisa'nın sorusunun ardından SeulGi'ye baktı. Ona sözü vardı. Ve bu sözü Lisa ile kullanmaya niyetli değildi.
"Sen iç Lisa. Ben gidiyorum." diyip ayağa kalkan Jimin ile beraber herkes ayağa kalktı. SeulGi'ye 5, Diğerlerine 1 ve Kai'ye 0 saniye olacak şekilde baktı. "Yarın görüşürüz." diyip odadan çıktı.
SeulGi ise Lisa'ya soktuğu lafa içinden kahkaha atıyordu. Eve gidince, kesinlikle Jimin'e mesaj atacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SeulMin // Texting ✓
Fanfiction0107: Diyorum ki Bayan Park elimizde kalmadı. Bay Park var, Vereyim? 0103: Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum? 0107: 🤦 [Başlangıç: 13.08.18] [Bitiş: 14.09.18]