Su şişesini çantama koyup, suratıma mutlu gözüktüğünü düşündüğüm bir gülümseme yerleştirdim.
"Girmeyecek misin?"
Dans salonunun kapısının önünde dikilirken, duyduğum sesle arkama döndüm.
"Giriyorum Taemin-shi."
Hafifçe gülümseyerek kapıyı açtım ve içeriye girdim. Yavaşça salona göz gezdirirken herkesin burda olduğunu gördüm. Lisa bile tam saatinde gelmişti.
"Sonunda!"
Kai'nin sesini duyunca mahçup bir gülümese ile diğerlerine gülümserken Jimin ile göz göze geldim.
Herkes kendi arasında konuşmaya devam ederken ikili sadece birbirlerine bakıyorlardı.
On saniye süren fakat bana dakikalar gibi gelen bakışmayı gözlerimi kaçırarak sonlandırdım.
Niyeyse Jimin gözlerine bakmak garip hissettirmişti. Her zamanki gibi..
"Jimin?" Jimin'e seslenen yine her zamanki gibi Lisa'ydı. Yine ne diyecek diye bekliyordum.
Jimin, Lisa'ya beklenti ile baktı. Cevap verme tenezzülüne girmemesi, beni mutlu etmişti.
"Şey," dedi ve devam etti. "Şu son hareketi pek iyi yapamıyorum. Bana yardımcı olur musun?"
Başka birinden neden istemiyor? Jimin'de zaten sana yardım edecekti dimi? Salak!
"Tamam Lisa. Yarın çalışabiliriz." dedi. Ne? Ne dedi, ne dedi, NE DEDİ?
Hani bu kız umrunda değildi? Bir tarafı bile takmıyordu? Yalancı işte! Ne diye güvendim ki?
"Cidden mi? Teşekkürler, Oppa!"
Jimin göz devirerek, müzik aletinin yanına gitti. Ve ben ona içimde tuttuğum öfkeli bakışlarımı yolluyordum. Ama, anlayana.
-Jimin-
Dans başladığından beri gözüm SeulGi'deydi. Aslında geldiğinden beri desek daha doğru.
Dün bana söylediği şey beni de etkilemişti. Nedense onu mutsuz görmek beni de mutsuz yapıyordu.
"Ah! Jimin dikkat etsene!"
Bağıran Kai ile Taemin müziği kapattı.
Dikkatim bir iki saniyeliğine dağıldığı için Kai'nin ayağına basmıştım.
"Pardon."
TaeMin'e dönerek başlamasını işaret ettiğimde kulağıma Kai'nın fısıltısı doldu.
"Aklın dağınıksa toplayıp gel. Niye başkalarını engelliyorsun?"
Kan anında beynime sıçrarken hızla Kai'yi omzunda ittim. Uyuz oluyordum zaten, kavga çıkartmak için sebep bulmuştum kendime.
"Yüzüme söylesene!"
Diğerleri aramıza girip kavgayı bitirmeye çalışıtı. Ama sadece çalıştı.
"Burda kimse senin kölen değil Jimin! Bizden iyi dans ediyor olman, seni Kral falan yapmaz!"
Kai anlaşılan dayak istiyordu. Ve az daha konuşursa bunu ona verecektim.
"Hey, Kai! Kendine gel. Bize emir falan verdiği yok!" SeulGi beni savunurken, ben onu duymuyordum bile. Sinirden delirmek üzereydim.
"Bana şunu savunma SeulGi! Senin arkadaşın benim! Benim arkamda dur!" Kai'ye olan sinirim anında geçmişti. Cidden, bu veletle uğraşmayacktım.
"Kai, bu sözlerden sonra seninle tartışıp kendime haksızlık etmeyeceğim." dedim ve devam ettim. "Yarın prova yok. Kendiniz çalışın."
TaeMin birden bana döndü. "Nasıl yok?" HoSeok ise devam etti. "4 gün sonra yarışma ve biz 3. provamızı yaptık Jimin."
SeulGi de düşünüyor gibi gözüküyordu. Cidden mi?
"Yarın işi olanlar var diye tahmin ediyorum. Ayrıca Lisa'ya ders vereceğim."
Kai sinirle arkasını dönerek, kapıya yöneldi. "Evet, kesinlikle emir vermiyor!" diyerek odadan çıktı. Aptal!
Gözlerim SeulGi ile buluşunca, bana tebessüm ederek 'Teşekkürler' dedi. Bende ona sırıttım.
"O zaman biz çıkalım." dedi Zelo. Kafamla onaylayarak, eşyalarımı almaya gittim. Herkes çıktığında, koca odada tektim. Ama arkamı gönünce bu teorimden vazgeçtim. Çünkü SeulGi, bana bakıyordu.
"Neden gitmedin?" diye sordum. Bana biraz daha yaklaşarak cevap verdi. "Yarınki seçmelere motive olsun diye kahve içmeye gidiyorum. Sende gelsene?"
Bahanenin saçma olduğunu ikimiz de gayet iyi biliyorduk. Ama belli etmeye hiç niyetimiz yoktu.
Sırıtarak onaylayınca odadan çıktık.
Bölümü yazarken yüzümüzde sadece tek bir sırıtış vardı. O da ; 😏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SeulMin // Texting ✓
Fanfiction0107: Diyorum ki Bayan Park elimizde kalmadı. Bay Park var, Vereyim? 0103: Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum? 0107: 🤦 [Başlangıç: 13.08.18] [Bitiş: 14.09.18]
