Kapıyı kapatıp arkamdaki boş sıraya oturdu. Yanımdan geçerken göz kırpmayı unutmadı canım ya(!) Kendimi tutamayıp arkama döndüm.
"Hosgeldin POYRAZ! "
İsminin üstüne basa basa söylemiştim. Ama her zamanki gibi beni şaşırtarak cevap bile vermeden kafasını sıraya koydu. Beni çileden çıkarıyordu. Zaten dışarda karşıma sürekli çıkıyordu. Ama okulda onunla başa çıkamazdım. Burdan mezun olunca üniversiteye değil tımarhaneye gidecektim bu gidişle.
Ders bittiğinde sınıftakiler başıma toplandılar. Bana birçok soru sordular. 2. ders başlayana kadar sohbet ettik. Hepsi iyi kişilerdi. İlk derstten hepsiyle kaynaşmıştım resmen. Poyraz ise kafasını sıradan hiç kaldırmamıştı. Ne yapmaya çalışıyordu bu çocuk. Hem benimle konuşmak istiyordu. Hem yanına kadar gelmişken konuşmuyordu.
Öğle arasında müdür beni yanına çağırmıştı. Okulun kurallarını ve bursumu kaybetmemem için başarımın düşmemesini falan söyledi. Klasik müdür işte.. Daha sonra beraber öğle yemeğini yedik. Yemek yerken annemin ona anlattıklarını ve benim üzülmemem için ailemin konusunu hiçkimseye söylemeyeceğini de söyledi bana. En azından müdürümüz iyi biriydi. Onu sevmiştim.
Sınıfa geçtiğimde Asu'yla birlikte bahçeye çıktık. Onunla baya iyi olmuştuk. Sürekli soru soruyordu ama baya hareketli bir kızdı. Enerjikti yani benim tam tersimdi. Ama yine de iyi anlaşmıştık.
"Sana bişey sormak istiyorum Asu?"
"Seni dinliyorum Meliscim."
"Yaa şu sınıfa en son gelen çocuk.. Poyraz.. Kim o çocuk neyin nesi nasıl biri yani?"
"Hee Poyraz mı? Onu kimse çözemedi 3 senedir. Yani çok konuşmaz sürekli kafası sırasının üstündedir. Ama sözü çok geçer her yerde sınıftaki herkes korkar ondan. Konuşmaz ama konuştu mu her dediği yapılır. Bir de meşhur beyaz bir defteri var. Hep birşeyler yazar ona ama kimseye göstermez içindekileri. Sanki gizli bir görevde beyfendi."
Kısa bir kahkaha attıktan sonra devam etti.
"Okuldaki kızların çoğu Poyraza aşık. Ne yalan söyleyeyim karizmatik çocuk yani sevgilim olmasa bende bakmazdim desem yalan olur. Ama basım bağlı ışte anlarsın. Neyse, bizim Poyraz hiçbirine yüz vermiyor bu kızların. Biz aramızda sessiz at diyoruz Poyraza. Hem sessiz hem at gibi çocuk maşallah. Ama korkacaksin boylesinden. Ne demişler sessiz atın çiftesi pek olur."
Tekrar kahkaha attı. Bu kızı gerçekten sevmiştim.
Aklımda birçok soru olmuştu o anlatırken. Bu beyaz defteri bende çok merak etmiştim. Poyrazin böyle sessiz olabileceği de aklımdan gelmezdi. Onu dışarda gördüğümde hiç de sessiz biri gibi durmuyordu. Daha çok ukala biri gibiydi. Belki de sadece okulda böyledir.
"Sahi Melis sen niye sordun Poyrazı. Daha önceden gördün mü ki onu?"
Söylemekle söylememek arasında gidip geldim. Ama eğer Poyrazı tanıdığımı söylersem yaşadıklarımı da söylemek zorunda kalırdım. Zaten bu okula diğer okulda sorun yaşadığım için geldiğimi söylemiştim. Müdürle de bu konuyu konuşmuştuk. Okulda annem ve babamla ilgili konu açılmayacaktı. Annem benim üzülmemem için müdürü tembih etmiş zaten. Canım annecim onu şimdiden özledim.
"Hayır. Ama sınıftakilerle sohbet ederken o sırasından kalkmadı. Bu kadar sessiz olması normal değil bence. Sorunları olabilir mi acaba?"
"Bilmiyorum olabilir ama geçenlerde bir telefon geldi. Çok sinirliydi konuşurken. Daha sonra telefonu duvara fırlatıp paramparça etti. Hiçbir şey yapmadan çekip gitti sonra. Anlayamıyoruz ki ne olduğunu onu bu kadar sinir eden şey ne."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Suçum Sevmekti
RomansaMutlu olmayı herkes hakeder ama onun geçmişi buna izin vermez. Herkes tek tek gider onun hayatından sadece gözyaşları birakmaz onu. O kadar yükü kaldıracak kadar güçlü değildir onun bedeni. Güvendiği insanlar yarı yolda bırakır onu bu acımasız dünya...