16- "Maske."

449 37 7
                                    

Merhaba :) İşte yeni bölüm :D 15'te 6K olmuştuk, 16'da 7K olmuşuuuuuz yehuu :D Hepinize çok teşekkür ederim, seviliyorsunuz :3 Fazla uzatmayacağım bu sefer haydi bölüme :D 

  Yaklaşık iki saattir, hastanenin koridorlarını arşınlıyordum. Aras beni resmen kovmuştu fakat gitmemiştim, gidememiştim. Gitmememin aralarında Aras'ın hala hasta konumunda olduğu da dahil birçok sebebi vardı fakat başlıca olanının annemlere açıklama yapamayacağım olmasına karar vermiştim. Aras'tan artık her ne kadar tiksinsem de ve az önce ona saydırdıklarım hakkında gerçekten ciddi olsamda ona karşı bir sorumluluk hissediyordum. Buradan gidersem ve herhangi bir şey olursa, buna yataktan düşmesi de dahil, kendimi suçlu hissederdim çünkü burada görevli olarak bırakılan bendim. Ne kadar bu yapımdan nefret etsemde yapacak bir şey yoktu. Ben onun gibi merhametsiz biri değildim.

    Yavaş yavaş kat danışmasına doğru ilerlerken aklımda ki tek şey bu çilenin ne zaman biteceğiydi. Bir daha Aras''ın yanına dönmezdim fakat eve de gidemezdim. Belki annemler akşam ziyarete geldiklerinde bu çileyi bitirmeyi teklif edebilirlerdi. Danışmanın en az hastane duvarları kadar beyaz masasının önünde durdum ve neredeyse boyuma erişecek masaya dirseklerimi yasladım. İlk dikkatimi çeken şey bu beyaz ve bol bol toz tutan masada bir tane toz tanesi bile olmamasıydı.

   "Nasıl yardımcı olabilirim?"dedi kat danışma masasında oturan hemşire. Yani sanırım hemşireydi çünkü beyaz üniforması vardı. Güler yüzü ise içimi ısıtmaya yetmişti. Aras'ın buz bakışlarından sonra aslında tip tip bakan bir yaşlı amca bile içimi ısıtabilirdi ya neyse.

    "Ziyaret saatleri kaçta?"dedim onun gibi gülümsemeye çalışarak fakat bu gerginlikle biraz zordu. Gülümsemesini bozmadan,"Saat 6 ile 7 arası."dedi. Anladığımı belirtmek için başımı salladım ve dirseklerimi masadan çektim. Tam gideceğim sırada,"Onunla uğraşmak zor olmalı."dedi hemşire. Kaşalrımı kaldırdım ve anlamadığımı belirttim. 

    "Onun hemşiresiyim, dün gece ve bu sabah kontrolünü de ben yapmıştım. Çok huysuz biri, tansiyonunu ölçmeme bile izin vermedi."dedi yüzünü buruşturarak. Aras'ı kastettiğini elbette anlamıştım. Herhalde benim de refakatçisi olduğunu biliyordu. Hemşire haklıydı. Aras'ın negatif enerjisi, huysuzluğu ve daha birçok kötü huyu etrafa yayılmakta gecikmiyordu. Hemşire, onu iki kez görmesine rağmen o bile anlamıştı. Gerçi ben ilk gördüğümden beri farkındaydım ama.

     "Evet, öyle."diyerek onu onayladım. Demek Aras'ın gıcıklığı tek bana değildi. Çocuğun kendine yardım etmeye çalışanlara bir antipatisi vardı. Ya da sadece fazla yabaniydi ve bu yabanilikten sadece annem, babam ve Behice Teyze muaf tutuluyordu. Fakat asıl nedenin bu olmadığını tabi ki biliyordum. Geçmişi onu dünyadan dışlamıştı fakat böyle bir geçmişinin olması insanların sabrını zorlayacak şekilde kaba olmasını gerektirmiyordu. Ya da onlara köle falan gibi davranmasını. Aksine kendine iyi davranan insanlara tutunarak geçmişin üzerine bir çarşaf çekmeliydi. Ama yapmıyordu. Bu yüzden asıl nedeni gizleyerek iyi insanlara antipatisi olduğunu göstermelik neden kılmaya karar verdim. Çünkü ona artık böyle olması için bir sebep vermek istemiyordum .Davranışlarını sebeplendirdikçe daha kötü bir hal alıyordu çünkü. Ve ben cidden sıkılmıştım. 

     "Ben olsam şimdiye kadar ona tekmeyi basmıştım. Hala yanında olduğuna göre çok seviyor olmalısın."dedi hemşire. Kaşlarımı çattım. Bu da ne demek oluyordu? Eğer elimde olsa cidden Aras'a tekmeyi basardım fakat o kadar kolay değildi işte. Bende bu işin içine girmiştim ve çıkamıyordum. Çıksam bile kolay kolay bırakamıyordum. Ah şu lanet olası vicdanımı bir söküp atsam! Hemşirenin dediklerinin manası birden şimşek gibi aklımda çaktı. Bizi sevgili sanmıştı.

Beni Sevdiğin Sürece (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin