7- "Anlaşma bozuldu."

775 49 19
                                    

Selamlar :) TEOG geldi ve geçti artık rahatız :D Bundan sonra tabiki bölümler hız kazanacak :) Sizin ilginizden de çok memnunum umarım böyle devam eder :) Haydi bölüme !! Multimedya Aras, bölüm şarkısı Lana Del Rey - Born To Die :)

  Gözlerimdeki yaşlardan görüşüm bulanırken tek yapmaya çalıştığım bu pisliğin elinden kurtulmaktı. Fakat hayvan oğlu hayvan o kadar güçlüydü ki , benim bu çırpınışlarım ona etki bile etmiyordu. Hatta zevk bile alıyor denilebilirdi. Çünkü ona savurduğum her küfür, o iğrenç gülümsemesini daha da büyütüyordu. Artık çaresizliğim ve korkumun hat safhaya ulaştığı anda olacakları düşünmek bile istemiyordum. Ben burada bir şey kaybedecektim fakat kaybettiğim şey için hiçbir şey yapamayacaktım. Sessiz kalmak zorunda olacaktım. Arkadaki bar odalarından birine sürüklenirken kızgındım. Herkese ama herkese çok kızgındım. Kendime, Aras'a, bu iğrenç adama, bizi buraya getiren taksiciye... Fakat elimden hiçbir şey gelmiyordu. Girdiğimiz küçük koridorda loş sarı bir ışığın aydınlatma desteği dışında hiçbir şey yoktu. Boyu birkaç metreyi geçmeyen bu küçük koridorda ilerlerken artık yılmıştım. Savaşacak gücüm kalmamıştı ve bu iri adam şu an beni bıraksa sigara izmaritlerinin kapladığı pis ve bir o kadar eski parkeye yığılmış olurdum. Önümüzde dizilmiş olan 3 ahşap kapıdan en sağdakini hızlıca açtı ve beni içeri ittirdi. Dengemi kaybedip az öncekinin aksine ahşap yerine beton döşenmiş olan zemine düştüğümde dizlerimdeki sızıyı umursamıyordum. Adam, hızla üzerindeki deri ceketi çıkarıp bir kenara attı ve sert bir tavırla "Soyun!"dedi. Kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başladığında buradan kurtulmanın bir yolu olabileceğini düşünüyordum. Yerden kalkmaya çalışmadan sürünerek duvarın kenarına gittim. Bir çare değildi ama yinede daha güvende hissetmemi sağlıyordu. Adam, gömleğinin düğmelerini açarken bir yandan da bu halimi gülerek izliyordu. Gömlekten de kurtulduktan sonra yavaşça yanıma gemeye başladı. Bense korkudan gözlerimi bile açamıyordum. Yanıma iyice yaklaştı ve çenemden tutup yüzüne bakmaya zorladı. 

   "Güzelim, sen istesen de istemesen de bu iş olacak."dedi ve o iğrenç sarı dişlerini tekrar gösterdi. Ondan tiksindiğimi belli etmek için yüzümü çevirdim ve buruşturdum. Az sonra bu adamın ellerinde kaybedeceğim şeyi asla yerine geri koyamayacaktım. Bu yüzden oldukça üzgündüm. Benim dileğim, evlendikten sonra sevdiğim adama vermekti .Bar odasında iğrenç bir adam zorla vermek değildi. Üstelik sadece 16 yaşındayken! Bunları düşündüğümde girdiğim şoktan dolayı bir anlığına kesilmiş gözyaşlarım yine yanaklarımdan süzülmeye başladı. Şu an buradan kurtulmak içn her şeyi yapardım. Bu adamın uzaklaşması için her şeyi yapardım fakat hala dibimde duruyor ve öyle bakıyordu. Daha sonra gözleri kısıldı ve gülüşü soldu. Dudaklarını boynuma gömdü ve bir eliyle belimi kavradı. Onu ittirmeye çalışıyordum ama eşek ölüsünden bile ağırdı. 

   Tamda tüm umudumu kaybetmişken, bu küçük ve loş odanın kapısı kırılırcasına açıldı. Normalde, görsem sevinmeyeceğim o mavi bakışlar beni bir anda tekrar hayata bağladı. Adam, üzerimden çekilip ne olduğuna dahi bakamadan Aras, elindeki şarap şişesini adamın kafasında kırdı. Şarap şişesini nereden bulduğu hakkında bir fikrim yoktu. Tek düşünebildiğim şey kurtulduğumdu. Adam kafasındaki sızıdan dolayı gözlerini iyice açarak yanıma yığıldı. Aras,beni tuttuğu gibi kaldırdı ve kolunun altına aldı. Cebinden çıkardığı o küçük naylon poşeti adamın tamda suratına fırlattı ve o gür sesiyle "Anlaşma bozuldu."dedi. Adamın bilinci kapanmadan önceki son duydukları olduğuuna yemin edebilirdim. Fakat bir sorun vardı. 

Biz şu an kendimize bir düşman edinmiştik. Hemde uyuşturucu taciri ve oldukça tehlikeli bir düşman. 

    Yani adam, elbette bu yapılanı asla ama asla görmezden gelemezdi. Hayır, Aras belki vursaydı daha az sorun olurdu ama bildiğin adamın kafasında şişe kırmıştı. Beni kurtarmak için yapmıştı ama yinede bir bela içerisindeydik. Her ne olursa olsun ona minnettardım. Ondan ne kadar gıcık kapsamda bugünün kahramanı oydu. Fakat bu tehlikenin içine beni atanda oydu. Değişik bir çelişki içerisinde olsamda şu an ona kızgın değildim. Beni bir pisliğin ellerinden kurtarmıştı. 

     Bu hayatımın en iğrenç saniyelerini yaşadığım odadan Aras'ın desteğiyle çıktığımda derin bir nefes aldım. Her ne olursa olsun şu an düşünmek istemiyordum. Bedenim ve zihnim oldukça yorgundu ve Aras'ın desteği olmadan yürümeme imkan yoktu. Şu iğrenç ortamdan çıktığım anda  daha çok huzur dolacaktı içim. Fakat bu huzrun ne kadar süreceği tartışılırdı. Çünkü bu adamın bizi rahat bırakacağını hiç sanmıyordum. Korkmam gerekiyordu geleceğim için. Başımı hafifçe çevirip Aras'ın yüzüne baktığımda ise onun oldukça tedirgin gördüm. Benim için mi korkmuştu yoksa başımıza aldığımız beladan mı, bilemiyordum. Fakat ikinci seçenek daha olanaklı görünüyordu. Bir anda aklımdan kovduğum tüm kötü düşünceler geri geldi. Şimdi ne olacaktı? Ben, hep Aras'ın bir bela olacağını düşünürdüm başıma. Bu kadar fenasını tahmin dahi etmemiştim. Belki hayatlarımız bile tehlikedeydi. Fazla süremiz olmadığını sezinliyordum. Aras'ın kolunun altından çekilip durdum. Normalde ona uymadığım için kızması lazımdı fakat o sadece bayıcı bakışlarla ne diyeceğimi bekliyordu.

    "Şimdi ne olacak?"dedim tedirginliğimi sesime yansıtmamaya çalışarak. Ki ne kadar başarılı olduğum tartışılırdı. Gözlerini devirdi ve bir adım bana yaklaştı. Ellerini yanaklarıma koydu. İlk defa bana değerli bir varlıkmışım gibi davranıyordu. O an belkide düşündüğüm kadar kötü biri değildir diye düşündüm. Belkide benim için gerçekten endişelenmiştir? Ya da sadece ilk defa anlayışını kullanarak az önceki durumdan ne kadar korktuğumu sezinlemiş ve biraz iyi davranmaya karar vermiştir.

   "Bir şey olmayacak. En azından senin için."dedi ve güven verici bir bakış fırlattı. İçimi rahatlatmaya çalışması nafileydi. Yapım gereği kafaya bir şeyi taktığımda tam takardım. Ve ondan tamamıyla kurtulmadığım sürece o hep orada olurdu. Yani ben bu adamdan tamamıyla kurtulduğumuza inanmadığım sürece beynim kötü düşüncelerle işgal altında olacaktı. 

   "Olacak Aras, o an orada bende vardım."dedim. Kendimce düşündüklerimi onada kabul ettirmeye çalışıyordum. Halbuki o da biliyordu. Derin bir nefes aldı ve benden geri çekildi. Ellerini cebine sokup yeri incelemeye başladı. Bense onun vereceği cevabı merakla bekliyordum.

    "Sana bir şey olmasına izin vermem, senin bir suçun yok. Anladın mı?"dedi ve önden önden yürümeye başladı. Bu düşünceler onunda beynini fazla yoruyor olmalıydı. Aptal biri değildi ,elbette başına aldığı belanın büyüklüğünün farkındaydı.  Fakat Aras'ın beni nasıl bunlardan uzak tutacağına bir türlü aklım ermiyordu. Nedense inanmıyordum. Ben öyle çabuk lafa kana biri değildim. Mantıklı konuşmayı severdim ve her şeyin mantıklısını düşünürdüm. Bu bazen can sıkıcı olsa bile. 

    Aras'ın ardından yavaş ve ürkek adımlarla az önceki sigara dumanının ve içki kokusunun birbirine karıştığı ortama doğru ilerliyordum. Buradan çıkmak için tek çıkışın olması sinir bozucuydu. O pis ayyaşları görmek ve adeta yiyici bakışlarına maruz kalmak zorundaydım. Burdakiler için yanında bir erkek olması bir şey ifade etmiyordu. Zaten, Aras'ı da takmazlardı ya neyse. Bar ortamına geri geldiğimde sigara dumanının yoğunluğu ilk genzimi yaktı. Ellerimle ağzımı kapamamak için kendimi zor tuttum. Aras ise hiçbir şeyden etkilenmemiş gibi cool adımlarla yürüyordu. Bu çocuk her ne olursa olsun bu yürüyüşten vazgeçmezdi. İster peşinde silahlı atlılar olsun, ister köpek sürüsü. Aras'ı tanıdığım bir kaç günde onun hakkında çıkardığım tek şey buydu herhalde. Birde bir- iki sırrı vardı işte. Onun dışında çocuk kilitli bir sandık gibiydi, ne zaman ne yapacağı belli olmuyordu ve içindekileri görmenize izin vermiyordu. Aras hızlı adımlarla bu iğrenç barın kapısına yönelip hızlıca açtığı gibi kapaması bir oldu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışırken Aras'ın az önceki endişeli halinden sonra ifadesizleşen yüzü yine bir endişeyle doldu. Tehlike çanlarını duyabiliyordum. Bir şey vardı. Üstelik bu her neyse çoğu olayda istifini bozmayan beyimizi bile ürkütmüştü. Gördüğü her neyse başımıza aldığımız bela kadar tehlikeli olmalıydı. 

    "Ne oldu?"dedim hızla ve telaşla. Aras'ın bu hali benide korkutuyordu. Bir an aklıma kafasında şişe kırdığımız adamın adamları kapıda bizi mi bekliyor acaba, diye bir düşünce geldi. Eğer öyleyse buradan sağ çıkamazdık herhalde. Titremeye başladığımı hissettim. Aras, sakinliğini korumaya çalışıyor gibiydi fakat ilk defa başarısız oluyordu.

Aras ise sesinin titremesine hakim olmaya çalışarak "Polis!"dedi.

İşte bu bittiğimizin ifadesiydi!

Bölüm sonu :) Üzgünüm bölüm baya gecikti fakat Teog falan öyle yani. Neyse her şey geçip gittiğine göre bölümler hız kazanacak :) Hepinizi öpüyorum, bir sonraki bölümde görüşmek üzere :* Bu arada lütfen yorum ve voteları eksik etmeyin :) 

Beni Sevdiğin Sürece (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin