Bölüm 8

174 43 6
                                    


"Sana diyorum. Telefon hafta içi yasak burda."

"Bilmiyordum, kimse söylemedi. Birazdan kaldırırım." Bir şey söylemeden kapıyı da örterek gitti.

Öncelikle babannemi aradım. Geldiğimi ve iyi olduğumu söyledikten sonra Sema'yı aradım. Ona da aynı şeyleri söyledim.

Sude'yi arama konusunda kararsız kaldım ama dayanamayıp aradım.

"Alo?"

"Sonunda arayabildin Reyhan. Bende aklına ne zaman geleceğim acaba diye düşünüyordum."

"Özür dilerim Sude..."

"Sen şimdiden böyle yapmaya başlarsan, bizim işimiz var."

Bir yanım hâlâ ondan ayrılamazken, bir yanım hâlâ soğuktu. Konuşmaya kalbim dayanamıyordu.

"Hafta içi arayamam yasakmış. Hafta sonu ararım."

"Bende hafta sonu ararım. Bu arada Berkay'da seni merak etti. Ona senden bahsediyordum."

Beynim donmuştu... Berkay beni merak mı etmişti?

"Benden mi bahsediyordun?"

"Evet, dostumdan bahsediyordum. Ne kadar yumuşak kalpli, saf ve iyi niyetli olduğunu anlatıyordum. Merak etme kötü yönlerinden bahsetmiyorum."

"Selam söyle... Benim kapatmam lazım kendinize iyi bakın."

"Tamam, sen de kendine iyi bak. Öpüyorum seni."

"Bende," diyerek kapattım. İnanamıyordum, beni merak etmişti... Mutluluktan uçacaktım. Tabii bu mutluluğum hemen sona erdi. Onun Sude'yle olduğu kâbusu aklıma geldi ve bütün mutluluğum yok oldu.

Beni sevemezdi. Sude'yi seviyordu o...

Aklıma gelen şiiri mırıldandım...

Sana söylediğim ne varsa unut,
Tükendi hayaller, kalmadı umut.
Başka iradeyle çizildi hudut,
Daha başlamadan sözü bitirdik...

Bu şiir benim için yazılmıştı sanki. Yine bir hüzün düşmüştü kalbime. Kendime gelmem kısa sürdü. Burada ilk günden ağlayamazdım.

***

Üç hafta geride kalmıştı. Vakit su gibi akıp giderken bazen de şuan olduğu gibi geçmek bilmiyordu.

Vaktimi ders çalışarak, kitap okuyarak geçiriyordum. İpek haricinde bir kaç kızla da arkadaş olmuştum. Odamda ki kızlarla hiç muhatap olmuyordum. Çok farklı insanlardı.

Hafta sonları Sema, babannem, Sude ve Mert ile konuşuyordum.
Sude hayatından gayet memnundu. Berkay ile birlikte çok mutlu olduğunu sürekli dile getiriyordu. Bende susuyordum. Sema ise her konuştuğumda kendini zor tutuyordu, bende kapatıyordum bu yüzden.

Mert ise en son konuştuğumda beni çok özlediğini söyledi. Şaşırmıştım doğrusu. Bana bu kadar kısa sürede alışmasını anlayamıyordum. Onu arkadaşım olarak seviyordum, sanırım o da beni.

Dışarıya pek çıkmıyordum. Sadece güneşin batımını seyretmeye bahçeye çıkıyordum. Diğer kızlar hafta sonu hiç durmuyorlardı. Çarşıya, parklara, sinemaya gidiyorlardı. Her seferinde İpek beni de çağırıyordu ama ben gelmek istemediğimi zorlamamasını söylüyordum.

Bugün de günlerden Cuma. Kahvaltı yapmak için İpek ile yemekhaneye indik. Sessiz sakin kahvaltımızı ederken Leyla ile oda arkadaşları sırıtarak gelmişlerdi.

Arkalarında bir şey saklıyorlardı. Bizim masamıza yaklaşarak konuşmaya başladılar.

"Ya kıyamam ben sana güzelim, sen aşk acısı mı çekiyorsun?"

Bana mı diyordu bu kız? Herkes bana bakıyordu. Ne demeye çalışıyordu?

"Ne saçmalıyorsun," dedim.

"Bak saçmalıyor muyum? Göstereyim..."

Arkadan benim günlüğümü çıkardığını görmemle gözlerim büyüdü.

"Biliyor musun günlüğüm? Bugün Berkay'ı gördüm, uzaktan... Kalbimin ritmi bozuldu yine. O gün bir kere daha onu ne kadar çok sevdiğimi öğrendim. O kadar güzel gülüyordu ki bir gülüşüne neleri vermezdim..."

Gözlerim dolmuştu, ayaklarım beni daha fazla tutamıyordu. Neden gidip elinden alamıyordum?

"Onu hemen bana ver!" dedim bağırarak. Herkesin bizi izlemesi umrumda değildi artık.

Daha da gülerek okumaya devam etti.

"Bakın bakın burda da ne yazıyormuş. 'Bugün hayatımın en kötü günü. Bugün benim hayallerimin bittiği nokta. Bugün kendimi ve Berkay'ı kaybettiğim gün. Bugün öğrendim ki yakın arkadaşım, dostum Sude, bana Berkay ile sevgili olduklarını söyledi.' Ah canım kıyamam,  yazık sana. Daha dinleyin devamını okuyorum."

Mekan bulanıklaşmıştı. Ağlamaktan hiçbir şey söyleyemiyordum.
İpek ayağa kalkarak "Kes şunu Leyla!" diye bağırdı.

Leyla dinlemiyordu okumaya devam ediyordu, diğer herkes, bana hüzünlü bakışlarını yöneltiyordu. O gün gerçekten acınacak bir durumda olduğumu çok iyi anladım.

" 'Seni çok sevmiştim ben. Neden, neden sende beni sevmedin ki? ' Canım inanki bende ağlayacağım şimdi, bu nasıl bir aşk hikayesi."

"Yeter!"

Hayatımda hiç bu kadar sesimi yükseltip bağırmamıştım. Sanki benim sesim değildi bu ses...

"Yeter! Evet ben bir aptalım... Daha fazla okuma..."

Merdivenlerden hızla indim. Gözümün önünü göremiyordum. Trabzanlardan destek alarak binadan indim, dışarı çıktım.

Ağlıyordum... Yolda herkesin bana bakmasına aldırmadan banka oturdum, ellerimle yüzümü kapatarak saatlerce ağladım...

Benimki Çok FARKLI (tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin