SARHOŞ

34 4 0
                                    

Gülbeste

Neden gelip nereye gittiğini bilmeli insan. Nereye ait olduğunu, yeteneklerini kimden aldığını, kime benzediğini bilmeli. Bir haritam bile yok. Yolunu kaybetmiş, oyuncağı elinden alınmış bir kız çocuğundan farksızım aslında. Susturulmak için eline pamuk şeker verilmiş gibiyim.

Bir anne babam, kardeşim, halam, teyzem, amcam.. bile yok. Kimsesizim. Evet kendi başıma soğuk yurdun duvarlarına sinmiş elinde bezden bir bebeği olan bir kız çocuğuydum ben. Şimdi ise elinde kırgınlıkları, kırıkları, masumluğu olan, tek amacı hayatta kalabilmek olan bir genç kızım.

Peki ya o yurttan nasıl çıktım? Nasıl bu hale geldim? 

Zaman büyüttü beni. Dakikaları ninni söyledi, yılları pışpışladı. Evlatlık alındım. Uzun siyah saçları ela gözleriyle şefkat içinde baktı bana. Acıdığı için değil de beni istediği evine ses olmam için istedi. O da derdi hep "Çok oldu evin içinde çocuk sesi yankılanmadı. Sen o çürümüş evimin duvarlarını aydınlattın Gülbeste."  demişti. 

Evet adım Gülbeste. 24 yaşındayım. Pervin. Beni evlatlık alan biricik annemin adı. Bir kez bile evlatlık olduğumu hissettirmezdi. Benim hala olduğu gibi küçüklükten beri içimde olan aitlik hissi hiç gitmemişti. Merak ediyordum ne yapayım. Ama Pervin annem üzülmesin diye hiç sormazdım. Ama büyüğünce mutlaka bulacağım yeminleri verirdim kendime ve yeminimde durmalıyım artık. Çünkü büyüdüm. Pervin Annem yok artık. Ne yazık ki 1,5 yıl evvel kaybettim onu. 

O ölünce bir kanadım kırıldı benim. Sanki bütün dünyayı sırtımda hissedercesine yaşadım o ölünce. Okudum. Şu an için işsiz bir veterinerim. Beşiktaş'ta bir kafede garson olarak çalışıyorum. Ne garip değil mi?

Yakın iki arkadaşım var. Alper  ve Belkıs. Alper yurttan Belkıs ise liseden arkadaşım. Üçümüz çok yakın dost olduk. Yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmedi. Beraber büyüdük. Beraber büyüttük birbirimizi. Hep destek olduk birbirimize. Alper ile derdik hep ailemizi bulup, karşılarına geçip hesap soracaktık. Ama aklımız bu aralar darmadağın ya.

Düşüncelerimden sıyrılarak bir kaç metre ötede olan pembe duvarlı evimi gördüm. Burada Pervin Annem ölmeden önce yaşıyorduk. Ama o hastalığının ilerlediğini anlayınca benden habersiz küçük mal varlığını üstüme geçirmiş. Pek bir şey değil; Tekirdağ da üzüm bağı ve küçük bir ev. Birde bu kaldığım ev.

Eve doğru yaklaşınca kulaklığımı kulağımdan sıyırdım. Ama bir gürültü geliyordu caddeden. Bu bir erkek sesiydi. Biraz hızlı yürümeye başladım. Uzun boylu genç bir oğlan mahalleyi inletiyordu. Hemde benim evimin önünde.

 Koşarak evimin önüne geldim. Kapımın eşiğine oturmuş başını eline yaslamış şarkı mırıldanıyordu. Bir kaç teyze amca cama çıkmış olanı biteni izliyordu, bir kaçı ise polis çağırmakla tehdit ediyordu. Karşı apartmanın 3. katından Cemile Teyze beni görünce kötü kötü baktı. İkaz dolu sesi ile:

"Gülbeste kızım neler oluyor? Kim bu oğlan çocuğu? Mahalle ayağı kalktı."

Mahçupça Cemile Teyzeye bakarken bir yandan da oğlan çocuğunu kollarından tutup kaldırmaya çalışıyordum. Bir açıklama yapmak zorunda hissediyordum kendimi. Sonuçta adam benim evimin önünde oturmuş şarkı söylüyordu. Tanımıyorum diyemezdim. İnanırlardı ama yarım inanırlardı. Çocuğun benim için geldiğini düşünüyorlardı.

"Cemile Teyzem bu oğlan çocuğu kim biliyor musun? Pervin Annemin amcasının torunu yaa!"

"Pervin Hanımın böyle sarhoş, bozuk akrabaları olmaz ki yavrum. Ne işi var senin evinin önünde?"

Yapbozun Son Parçası / Eksik Parçalar Serisi-1Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin