1. BÖLÜM

20.9K 204 244
                                    

~Daisy'den...~

Yağmurlu bir geceydi...

Akşam saat 7'de işten çıkmıştım. Bu aralar yetiştirmem gereken pek çok
dava vardı. Avukat olmak zordu. Dolmuş beklerken annem aradı.

-Kızım biz amcanlara geçiyoruz, sen de gel.

-Tamam. Orada görüşürüz.

Amcam bir hafta önce tekrar evlenmişti ve eşinin benim yaşımda bir oğlu vardı. Duyduğum kadarıyla zengin bir aileden geliyorlardı ve oğlu bir şirketin başkan yardımcısıydı.

~Yazardan ilâhî bakış açısı~

Daisy, amcasının yeni evine ilk defa gitmek üzere dolmuşa bindiği sırada amcası, annesi ve babasını kendi evine götürüyordu. Amcası beklenmedik bir şekilde arabanın kontrolünü kaybettikten sonra olacaklar olmuştu. Çok büyük bir kaza geçirmişlerdi ve üçü de hayatını kaybetti...

~Daisy'den...~

Dolmuşta kafamı cama yaslamış yağmur damlalarının sokaklara dökülüşünü izliyordum. Yağmur yağarken kahve içmek en büyük zevklerimdendi. Uzaklara dalıp gitmişken telefonum çaldı. Annem arıyordu.

-Alo?

-Alo, Suzu Hanım'ın kızı mısınız?

-Evet, benim.

-Çok üzülerek söylüyorum: Anne ve babanızı trafik kazasında kaybettik.

Başımdan aşağı kaynar sular dökülüyordu sanki, bacaklarım titremeye başladı. Gözlerim tamamıyla dolduktan sonra gözyaşlarım dökülüyordu. Bir an için kalbim durdu, nefes alamadım çünkü kalbimden çok büyük iki parça eksilmişti. Biraz ileride trafik durmuştu. Onların olabileceğini düşündüm ve dolmuştan indim. Yağmur şiddetini artırmıştı. Arabaların arasından o tarafa doğru koşuyordum. Gözyaşlarım yağmurla birlikte dökülüyordu. Yerde yatan üç cesedi gördüğümde olduğum yerde kaldım. Buz kesilmiştim. Dizlerimin üzerine çöktükten sonra sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Karşıdan gelen üvey yengemdi. Ağlamaktan kahrolmuş bir şekilde bana sarıldı. İkimiz de ağlıyorduk. Gözlerimi bulandıran göz yaşlarımdan bir süreliğine kurtulduktan sonra ayakta bize bakan üvey kuzenimi gördüm. Akan birkaç damla gözyaşını gizlice siliyordu.

Yağmur dinmek bilmezken biz saatlerce orada ağlamıştık. Böylesine yağmurlu bir geceydi işte...

Cenazeyi yaptıktan bir hafta sonra üvey yengemin daha doğrusu rahmetli amcamın evine taşındım. Üvey yengem artık birbirimizden başka kimsemizin olmadığını söyleyip beni ikna etmişti. Ev dublex olduğundan bir sürü odası vardı. Benim için bir oda hazırlamıştı. Bazen gülüyor, bazen ağlıyorduk. Ölenle ölünmüyordu sonuçta.

Bugün ilk sabahımızdı. Ben uyanmadan yengem kahvaltıyı hazırlamıştı bile. Önce beni, sonra da oğlu Rain'i uyandırdı. Benim odam üst kattaydı. İş için hazırlanıp aşağı indim. Ben yengemin sağ tarafına oturduktan sonra gri takım elbisesinin ihtişamıyla Rain geldi. Annesinin sol tarafına -yani benim karşıma- oturdu. Çekinerek kahvaltımı yapıyordum.

"Kızım, senin iş yerin nerede?"

diye sordu yengem. Cevap verdim.

"Çok uzakmış. İstersen iş yerini buraya taşıyalım."

"Teşekkür ederim yenge ama gerek yok."

"Olur mu kızım öyle şey? Oğlum, şirkette boş bir pozisyon var mı?"

Rain çayından bir yudum aldıktan sonra cevap verdi.

"Planlama bölümünde boş bir yer var. Sekreterim işten ayrıldı. İstersen özel asistanım olabilirsin. "

"Hah bak o olur işte. Hem yabancı da değil. İster misin kızım?"

"Cidden gerek yok yenge. Uzak da olsa bir şekilde gidip gelirim."

"Seni uzaklara yollamaya gönlüm el vermiyor. Kırma beni. Hem senin için daha iyi."

Sanırım kabul etmek zorundaydım.

"Tamam o zaman. Öyle yapalım. Öncelikle avukatlık bürosuna  istifamı vermeliyim."

"Öyleyse yarın şirkete birlikte gidelim. Yardıma ihtiyacım var."

Avukatlıktan asistanlığa geçmek benim için büyük bir yenilik olacaktı. Rain'in asistanı olacağım için içimde garip bir heyecan vardı.

İş yerine gittiğimde halletmem gereken son dosyaları da halledip istifamı vermiştim. Akşam 7'de eve döndüm. Ben geldikten biraz sonra da Rain geldi. Maria yengeme akşam yemeği için yardım edip masayı hazırladım. Yemeğimizi yedikten sonra yengem benden kahve istedi.

"Rain'e de götürüver bir zahmet."

Kahveleri yaptım. Yengeme verdikten sonra sıra Rain'e gelmişti ama odasına nasıl gireceğimi bilmiyordum.

Kapıya hafifçe tıkladım.

- Gel.

Kapıyı açıp içeriye girdiğimde çalışıyordu.

"Kahve getirdim."

"Şuraya bırakabilirsin."

Çalışırken bile müthiş görünüyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çalışırken bile müthiş görünüyordu. Kahvesini bırakıp dışarıya çıktım.

Bugün de bir şekilde geçmişti. Yarın yeni işime başlayacağım için çok heyecanlıydım.

...

Uyandım ve güzelce hazırlandım. Kahvaltıyı yaptıktan sonra birlikte evden çıktık. Önden bana arabanın kapısını açtı. Utanmıştım. Teşekkür edip arabaya bindim.

Şirkete girdiğimizde çalışanlar eğiliyordu. Sonuçta başkan yardımcısıydı.

Odasına girdiğimizde bana yapmam gerekenleri söyledi. Hepsini not aldıktan sonra masama geçtim. Masam Rain'in ofisinin hemen önündeydi. Rain'e kahvesini götürdükten sonra yerime geçip çalışmaya başladım.

Öğle yemeği saati geldiğinde odasından çıktı.

"Öğle yemeği vakti. Birlikte yiyelim mi? "

İsteğini geri çeviremezdim.

"Olur."

deyip gülümsedim.

Dışarıdan bazen sert gibi görünse de bana çok iyi davranıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Dışarıdan bazen sert gibi görünse de bana çok iyi davranıyordu.

YAĞMURLU GECELER (+16) (Bunu Okumasanız Da Olur ^^)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin