2. BÖLÜM

12.1K 180 154
                                    

Birlikte öğle yemeğimizi yiyorduk.

"Alışabildin mi yeni evine?"

Yeni evimdi...

"Evet. Siz çok iyi insanlarsınız. Alışamamak mümkün mü?"

"Sevindim. Peki ya, acın? Hafifliyor mu? Gün geçtikçe en azından?"

Gözlerim daldı.

"Evet, galiba. Zaman her şeyin ilacıdır demişler. Gerçekten böyle mi, ilerleyen zamanlarda göreceğiz."

Yemeğimizi bitirdikten sonra yerimize geçtik. Biraz sonra Rain beni çağırdı. Kapısını tıklatıp içeriye girdim.

"Bana yardım etmen gerek. Yarına bunları yetiştirelim. Olur mu?"

deyip tatlıca gülümsedi. Ben de gülümseyerek

"Tabii ki."

dedim. Yaklaşık 5 saattir kesintisiz odaklanmış çalışıyorduk. Annesini -yani üvey yengemi- arayıp bugün geç geleceğimizi söyledi. Yorulmuştum, o da yorgun görünüyordu. İkimize birer kahve yapıp geldim.

Saat 10 olmuştu. Tamamıyla bitmiştim. Çok uykum da gelmişti.

Elini başına koyup beni izlemeye başlamıştı. Bakışlarını hissedebiliyordum.

Dayanamayıp ben de ona baktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Dayanamayıp ben de ona baktım. 5 saniye kadar gözlerime baktıktan sonra kafasını eğip gözlerini kapattı.

 5 saniye kadar gözlerime baktıktan sonra kafasını eğip gözlerini kapattı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sen eve gidebilirsin. Yeterince yoruldun."

Beni düşündüğü için heyecanlanmıştım.

"Hayır, daha çalışabilirim. Çok yorulmadım, cidden."

"Eve git artık!"

Sesi hafif yüksek çıkmıştı. Acaba annesi evde yalnız diye mi endişeleniyordu? Ya da cidden çok yorgun görünüyordum. Onu dinleyip hazırlandım.

~ Rain'in ağzından ~

Artık eve gitmeliydi. Neden böyle hissettiğimi bilmiyordum ama korkuyordum. O bana üvey de olsa babamdan bir emanetti. O benim üvey babamın yeğeniydi. Ona karşı garip duygular hissedemezdim.

~ Daisy'nin ağzından ~

Hazırlandım.

"O zaman ben çıkıyorum."

Cevap vermedi. Çok yorgun olduğu için sinirli olması normaldi. Onu anlayabiliyordum.

Bu saatte dolmuş kalmamıştı. Taksiye de binmek istemedim çünkü para biriktirmeliydim. Yürümeye başladım.

Daha çok yolum vardı. Alnıma düşen yağmur damlasıyla irkilip yukarı baktım. Karanlık bile olsa yüklü bulutları görebiliyordum.

Yağmur hızla yağmaya başladığında adımlarımı hızlandırarak yürümeye başladım. Karşıma bir grup serseri çıktı. Onları görmemeye çalışıp daha da hızlı yürümeye çabalıyordum.

Biraz ileride bir araba durdu. Bu araba Rain'in arabasıydı. Arabadan indi ve bana doğru gelmeye başladı.

Beni kolumdan tutup hızlıca arabaya bindirdi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Beni kolumdan tutup hızlıca arabaya bindirdi.

"Islanmışsın."

dedi. Yola bakıyordu. Neden böyle garip davrandığını anlayamıyordum. Başımı eğip üzerime baktığımda beyaz gömleğimin altından kırmızı sütyenimin göründüğünü ve gömleğin üzerime yapıştığını fark ettim. Kollarımla kapatmaya çalışıyordum.

Arabayı birden durdurdu. 5 saniye bana, 1 saniye kollarımla kapatmaya çalıştığım yere baktı, sonra tekrar gözlerime döndü. Ceketini çıkarıp bana giydirdi. Utancımdan yerin dibine girebilirdim.

Tekrar arabayı çalıştırdı ve yola devam ediyorduk.

"Özür dilerim. Seni eve tek başına göndermemeliydim."

"Önemli değil, sizin bir suçunuz yok. Yengem evde yalnız sonuçta."

Bana hafifçe gülümseyerek kafasını çevirdi ve tekrar önüne döndü.

"Ondan değil."

dedi hafif bir ses tonuyla.

Eve geldiğimizde yengem uyumamış bizi bekliyordu.

"İkiniz de ıslanmışsınız. Hayırdır? Yağmura mı tutuldunuz yoksa?"

diyerek bizimle şakalaştı. Odama geçtim ve üzerimdeki Rain'in ceketini çıkarıp soyundum. Her odanın kendine özel banyosu vardı ve bu benim işime geliyordu. Ilık bir duş aldıktan sonra pijamalarımı giydim. Midemin gurultusuyla öğle yemeğinden beri bir şey yemediğimi fark ettim.

Mutfağa gittim. Işığı açmaya gerek duymadan buzdolabını açtım. O anda buzdolabının ışığıyla sağ tarafta birinin olduğunu gördüm. Buz dolabının kapısını kapattı ve üzerime gelmeye başladı. O üzerime geldikçe ben geriye gidiyordum. Arkamdaki duvar yüzünden durmak zorunda kalmıştım. Elini duvara koydu ve ışık açıldı. Karşımdaki Rain'di. O da yeni duş almış gibi görünüyordu. Saçları ıslaktı ve boynundan bir havlu sarkıyordu. Bu kadar yakın olmamız kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Onun şampuanının kokusunu alabiliyordum.

"Mutfağa geldiysen ışığı açmalısın, öyle değil mi? Yoksa başına pek çok şey gelebilir."

dedikten sonra benden uzaklaşıp tezgaha dayanarak yarım kalan elmasını yemeye devam etti.

Yaşadığım şok yüzünden olduğum yerde kalakalmıştım. Yutkunarak masadan bir elma alıp mutfağın kapısına yöneldim. Kısık ve titreyen sesim ile

"İyi geceler."

dedikten sonra hızlıca odama geçtim. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki durabilirdi. Elmamı yedikten sonra yatağıma geçip uyumaya çalıştım.

/// Herkese merhabalar. ^.^ Belki merak edersiniz diye söylüyorum. Bu resimleri Pinterest'ten indiriyorum. Resimlere bakarak ilham alıyorum ve güzel sahneler ortaya çıkarmaya çalışıyorum. (*^▽^*) ///

YAĞMURLU GECELER (+16) (Bunu Okumasanız Da Olur ^^)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin