8. BÖLÜM

8.8K 141 53
                                    

"Rain... Durmalısın."

dedikten sonra kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Durmasını söylesem de istemiyordum. Kalktı ve bana yukarıdan baktı.

"Yatalım o zaman."

dedikten sonra t-shirtünü üzerine geçirdi ve koltuğa yattı. Koltuk biraz genişçe olduğundan ikimiz de sığabilirdik. Kıyafetlerimi giydim ve yanına yattım. Beni kollarıyla sardı. Utancımdan çıldırabilirdim. Az önceki görüntüleri kafamdan silemiyordum. Sanki o zamanki ben, ben değilmişim de, daha yeni kendime gelmişim gibiydi. En iyisi uyumaktı.

...

Fotoğraf çekmek için dışarı çıktık. Yağmurdan sonraki toprak kokusunu içime çekiyordum. Rain dün hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Fotoğraf çekmeye odaklanmıştı. Ben de güzel açılar yakalamaya çalışıyordum.

"Daisy, fotoğraf çekinelim."

deyip kolunu omzuma attı. Kameraya doğru gülümseyip fotoğrafımızı çekti.
Fotoğraf çekme işini bitirip hava kararmadan yola çıktık. Aklım hâlâ o gecedeydi. Çok ileri gitmemiştik -daha ne kadar ileri gideceksek- ama bunun için pişman olmuştum, ona izin vermiştim.

Gece yarısından önce eve vardık. Güzel bir duşa girip yatağıma yattım ve telefonumu elime alıp İnstagram'a girdim. İnstagram'ım çoğunlukla Korelilerle doluydu ama bu sefer ilk gördüğüm şeyle şok oldum. Rain kendi hesabından bizim fotoğrafımızı paylaşmıştı. Heyecanlanmıştım ve gülümsememe engel olamadım.

Sabah erkenden kalkıp hazırlandım. Tekrar işe dönme vaktiydi. Odamdan çıkıp kapısını örtüyordum ki Rain de odasından çıktı.

"Günaydın."

"Günaydın."

dedikten sonra yürümeye başladım. Beni durduran şey ise Rain'in bana arkadan sarılması oldu. Kafasını boynuma gömmüştü ve kokumu içine çektiğini hissedebiliyordum. Kulağıma fısıldayarak

"Kokunu özlemişim."

dediğinde tüylerim diken diken oldu. Biraz daha böyle kaldıktan sonra benden ayrılıp aşağı indi. Ben de yavaşça arkasından gittim.

...

Rain ile birlikte ofise girip Rain'e programını özetledikten sonra Rain'e kahve getirdim ve kapının dışındaki masama geçtim. Çektiğimiz fotoğraflarda birkaç düzenleme yapıp Rain'e gönderdim. Daha çok işim vardı tabii.

Öğle yemeğinden sonra masamda oturup gelen mailleri kontrol ediyordum. Rain beni çağırdı. Odasının kapısını tıklatıp içeri girdim.

"Buraya gelir misin?"

diye nazikçe sordu. Bunu duyan biri onun benim patronum olduğuna inanamazdı.

Yanına gittim ve bana bir şey söylemesini, bir şey istemesini beklemeye başladım. Koltuğunda oturmuş öylece bana bakıyordu.

Uzun bir bakışmadan sonra kolumdan tutup beni kucağına oturttu. Kollarını belime sardı ve sırtımı  göğsüne dayadı. Ofiste aşk dedikleri bu olsa gerekti.

"Rain... Burada sarılma."

"Neden? Korkuyor musun?"

"Hayır, bir şeyden korkmuyorum. Sadece... Burada bu uygun değil."

"Korkmuyor musun?"

"Sen böyle sorunca..."

Sesim gitgide kısılmaya ve inceleşmeye başlamıştı, savunmasızdım. Kulağıma fısıldayarak

"Seni burada... Böylece... Öpmek istiyorum, her santimini, boşluk bırakmadan..."

Bu söylediği şey yutkunmama ve korkmama neden olmuştu. Bana çok iyi davranan kibar Rain'in yerini, tamamıyla onun olmamı isteyen bir Rain almıştı sanki. Tehditkâr konuşmuştu.

"Rain... Korkuyorum. Artık kalkmalıyım."

Hafif gülümsemesinin sesini duymuştum.

"Gitmene izin veriyorum."

Rahatlamıştım.

"Şimdilik."

diye tamamladı sözünü. Bu daha da korkmama neden olmuştu. Eve gittiğimde odamı kilitlemek bile aklımdan geçmişti ama... buna engel olamayabilirdim, olmayabilirdim.

Eve geldiğimizde güzel bir akşam yemeğinden sonra odama geçtim ve kendime vakit ayırmak adına kulaklıkla şarkı dinlemeye başladım. Yeni çıkan Korece şarkıları test ediyordum. Yatağımda yatıyordum ve gözlerim kapalıydı. Bir yandan da Rain'i düşünüyordum.

Yatağımda bir baskı hissettim, sonrasından da bir sıcaklık. Yanımdaki şey ya karabasan gibi bir şeydi ya da... Rain. İşaret parmağımı hareket ettirmeye çalıştım ve ettirdim de. Karabasan gibi bir şey olma ihtimali sıfıra indiğine göre bu Rain olmalıydı.

YAĞMURLU GECELER (+16) (Bunu Okumasanız Da Olur ^^)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin