Bugün herkesin bedduasında en az bir kere mutlaka yer alan okulun ilk günüydü. Açıkçası her ne kadar okuldan nefret etsem de bunu aileme belirtmemek için elimden gelenin en fazlasını yapıyorum. Zaten okulda da pek yaptığım bir şey yok. Nasılsa ben okulun en bilinen grubunun, en sözü geçen kişisi, Ada Demirtaş. İşte bu yüzden okula gitsem de evdekinden farklı hiçbir şey olmuyor. Oradaki herkes bana evimdeymiş gibi rahatlık hissi sağlıyor. Sanırım buda benim fazlasıyla işime geliyor. Kimin işine gelmez ki! Her neyse bu aptal düşünceler beynimi işgal ederken okula geç kalmak istemiyorum. Üstüme kot gömlek, altıma da zımbalı kısa şort giyince hazırdım tek yapmam gereken makyaj ve saçlarımdı. Makyajdan kastımsa basit bir eyeliner biraz da rimel. Kapatıcıya falan hiç bir zaman ihtiyacım olmadı. Öylesine de mütevaziyim işte. Saçlarım ia doğuştan yapılmış gibiler tam istediğim gibi dümdüz ve kumral. Sanırım hazırdım bile. Telefonumu ve kulaklığımı aldıktan sonra evden çıkıp okula doğru yürümeye başladım.
***
Çok sevdiğim(!) okulumun kapısından bir kaç adım geride duran güvenlik kulübesinde ki Cihan amcaya selam verip içeri girdim. Girmez olaydım! Kolejimiz de serbest kıyafet uygulaması vardı ve giyim tarzları nerede olduğumu düşünmeme neden oluyordu. Daha düğünde mi , gece kulübünde mi yoksa plajda mı olduğuma karar bile verememişken Ceren koluma girip her zaman olduğu gibi hızlı hızlı bir şeyler anlatmaya başlamıştı. Ah Ceren'i tanıtmayı unuttum. Ana sınıfında en sinir olduğum kız olmasına rağmen şimdi en yakınım. Hani "bazı arkadaşlar Allah'ın vermeyi unuttuğu kardeşlerimizdir" diye Bir söz var ya cerenle beni anlatıyor o söz işte. Bir de Can var. Oda öz kardeşim gibi. Ceren neyse Can'da benim için öyle.
Müdürün sıkıcı konuşmasını dinledikten sonra sınıflara doğru ilerlememiz için haber verdiler. Ve Ceren'in yönlendirmesiyle ikinci kata çıktım. 11/A şubesinin önünde durunca derince içimi çektim. A şubeleri her zaman şanssız gelmişti bana. Kapının üstünde yapışık olan kağıtta sınıftakilerin isimleri yazılıydı. Çoğu tanımadığım kişilerdi. İlgimi çeken tek isim ise "Deniz Arman" oldu. Çok tanıdık geldiğinden nasıl bir kız olduğunu hatırlamaya çalışsam da hatırlayamadım. Pek umursamayıp içeriye geçtim. Ve her yıl olduğu gibi en arkadan 2. sırada, tek başıma oturuyordum. Derslerde tek başıma oturmayı huy haline getirmiştim. Yanıma birileri oturunca dersi falan dinleyemiyordum. Yılın ilk dersi başlamıştı. Edebiat hocası yeni gelmişti okula ve öğretmenliğinin ilk yılıymış. Herkesi teker teker tanımak istiyormuş. Ve bu yüzden ilk okul çocuğu gibi herkesi teker teker ayağa kaldırıp adını soy adını söyletiyordu. Tabi bir de yazın neler yaptığımızı anlattırıyordu. Bu kadınla koskoca 1 yıl asla geçmez!! Ben iç sesimle kavgama devam ederken kapı çalındı. Ve kavgam yarıda kaldı..
![](https://img.wattpad.com/cover/19953098-288-k795792.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA "SENİ SEVİYORUM" DE (DÜZENLENİYOR)
ChickLitHerkesin bir hayali vardır. Gerçekleşmesi için canını bile ortaya koyabileceği. Sanırım o “herkes” den olamayacağım asla. Çünkü benim hayal edecek, isteyecek hiçbir şeyim yok. Mükemmel bir ailem, harika derslerim var. Okulumun en popüleri, şehrin en...