Çarşamba sabahı okula geldiğimde sırama kurulmuş olan bir Deniz pek de sürpriz olmamıştı.. Oğlum ben bu çocuğu tam 12 kez tatlı bir dille yanıma oturmaması konusunda uyarmıştım. (gerçekten uyarmış, sesimi bile yükseltmemiştim.) Ama Deniz bu. Dinledi mi hayır. Şekil A. Hala sıramda. Annem ile olan konuşmamızdan sonra her şeyi kabullenmiştim. Dinlediğim her şarkıda onu duyuyor, izlediğim her filmde onu buluyordum. O, çoktan benim en güzel şarkım, bitmesin diye dua ettiğim filmim olmuştu. Ama ben Ada. Ada Demirtaş. Duygularını saklamak için "bad girl" oynayan Ada. Etrafındaki insanlara karşı soğuk duvarlar ören Ada. 3 yıldır bu okuldaydım. Kazandığım popülariteyi Deniz için feda etmeyecektim. Eğer yaparsam, duvarlarım yıkılır, mesafelerim silinir ve bu kötü kızın içinde iyi ve tatlı bir kızın yattığı anlaşılırdı. Tamam belki söylediklerim çok saçma. Ama öyle be. Normal bir öğrenci olmayı ben de çok isterdim. Bir apartmanda oturmayı, devlet okuluna gitmeyi ve sınıfın ineği olmayı. Ama hayatım normallikten öyle uzak ki... Şimdi ben normal bir öğrenci olsam herkes benim hakkımda konuşmaya devam edecek. "kız neydi ne oldu" "Ada'yı çok yanlış tanımışız." Ya şöyle düşünün: Rihanna şarkı söylemeyi bıraksa, siz onu sevmekten vazgeçer misiniz? Ya da onu unutur, hakkında konuşmayı bırakır mısınız? Hayır. Aksine "Rihanna müziği bıraktı." Gibi haberler çıkar ve bu haberleri "Zaten iyi söyleyemiyordu." " Bu nasıl ünlü oldu ki?" gibi haberler takip eder. İşte bu da böyle. Bu yüzden kendimi kimseye açmıyorum. Beni Can ve Ceren dışında gerçekten tanıyan yok. Diğer insanlar için hep o kötü kızım ben. Sanırım Deniz'e kendimi açmama nedenlerimden biri de bu. Bugüne kadar hep mantığımla buraya geldim ve bundan sonra da hayat tarzımı değiştirmeye pek niyetim yok. Ve sanırım bu popülerliği seviyorum ben. Herkesin bakışlarının üstümde olmasını. Her giydiğimin moda, her lafımın olay olmasını. Yani, kim sevmez ki?
Düşüncelerimi Deniz'in hala sıramda oturduğu gerçeği böldü. Hadi kızım. Eğer şimdi gerekeni yaparsan eski Ada olabilirsin. Kalbini dinleme. Her zaman yaptığın gibi.
"Ya ben sana benim yanıma oturmayacaksın demedim mi? Sen nerde olduğunu biliyor musun? Bu okulda benin kurallarım işler Deniz Bey. Eğer sıramdan hemen kalkmazsanız çok pişman olacağın şeyler yaparım ve emin ol değil müdür İstanbul Emniyet Müdürü gelse yine de bana bir şey yapamaz. Şimdi. Hemen. Sıramdan. Kalk." Yüzündeki ifadeyi ekran fotoğrafı almak ve her gece açıp gülmek için her şeyimi verebilirdim. Yani ifadeleri desek daha doğru olur. Önce şaşkınlık geçti yüzünden. Sonra kısacık, ufacık bir saniye korkuyu gördüm sonsuzluğa kaybolmak istediğim o gözlerinde. En sonuncusunda ise alay vardı. Sırıtarak; "öyle mi? Hah! KALKMIYORUM. KALKMAYACAĞIM. Senin için hecelememi ister misin? Kal..." Sözlerini ona doğru yaptığım hamle böldü. Beni ise Ceren. Can'ın, Deniz'i tuttuğunu göz ucuyla görebilmiştim. Ceren ikimizinde kollarindan tutup kantine cektiginde beni yeni bi surpriz bekliyordu. Mete. Mete kim mi? beni seven ukalanın teki. Öyle ukala dediğime bakmayın. Bu davranışı ben dışındaki herkeseydi. Onunla konuşurken cümle içerisinde Ada ismini kullanırsanız hemen yelkenleri suya indirdiğini de göreceksinizdir. Fakat o sadece seven değil aynı zamanda sevilendi. Hemde benim can dostum ceren tarafından. Tam da sinirlerim tepeme çıkmışken bana gelip de aşkını itiraf etmesi hiç kimse iyi olmazdı buna ne ben katlanabilirdim ne de ceren katlanabilirdi. En iyisi oradan uzaklaşmaktı.
***
Denizin sıramdan kalkmasını ümit ederek sınıfa doğru gidiyorduk. Aslında daha çok benden çok can ve ceren kalkmasını istiyorlardı çünkü olucakları az çok biliyorlardı. Sıkı bi laf dalaşıyla başlayıp el kol hareketleriyle devam ederken diğerlerinin dayanamayıp beni tutup götürmeleriyle bitecekti. Klasik bi demirtaş kavgası işte. Ve iste baslıyoruz. Tam da tahmin ettigim gibi kalkmamıştı. hatta yetmezmiş gibi bir de sınıftaki kızları başına toplamış konuşup gülüyolardı. Yanlarında tam tamına 2 dakika 17 saniyeden beri durmama rağmen (evet saydım) beni fark etmemişti. Kızlar geldiğimi anlayıp uzaklaşmaya başladılar. Ve eminim ki kızlar gitmemiş olsalardı Deniz hala beni fark etmezdi. Ya ben sana "ben gelene kadar bu sıradan kalmış olucaksın demedim mi he demedim mi" diye bağırdım. Hala saf saf sırıtıyo allahım ya al o duvardan o duvara vur resmen. Konuşmuyo bide o daha çok sinirimi bozuyo. Kendini haklı hale getirmeye de çalışmıyo. Daha kendini bile savunamayan birinden ne bekleyebilirim kii. Ya bana bak çocuk sana sonkez diyorum sıramdan defol git diye ciyaklayıp, tam tokat atmaya hazırlanırken herkesin ortasında "cumartesi gecesi sizin evde oyle demiyordun ama guzelim" demesiyle herkes şok haline gelmişti. Ceren tüm olayları bildiği için şoktan en erken çıkan o olmuştu. Ve çıkmasıyla birlikte beni sürüklemesi bir oldu. Umrumda bile değildi. Benim için "zaman" hiçbir zaman önemli değildir. Eğer biri bana bişey yaparsa ne zaman olursa olsun onun cezasını çektirirdim ve bunu herkes bilirdi. Sanırım o yuzden kimse cerene karşı koymamama şaşırmamıştı. Planlarımda her zaman kusursuz olmuştu. Ve yine oyle olmak zorundaydı. Şimdiyse sırada bu mükemmel kusursuz planı düşünme vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA "SENİ SEVİYORUM" DE (DÜZENLENİYOR)
Genç Kız EdebiyatıHerkesin bir hayali vardır. Gerçekleşmesi için canını bile ortaya koyabileceği. Sanırım o “herkes” den olamayacağım asla. Çünkü benim hayal edecek, isteyecek hiçbir şeyim yok. Mükemmel bir ailem, harika derslerim var. Okulumun en popüleri, şehrin en...