"Yarın okul başlıyor."
Duyduğum sesle irkiliyorum. Başımı çevirdiğimde sesin babama ait olduğunu görüyorum. Siyah saçları ve mavi gözleri güneş ışığında parlıyor. Babam, gerçekten çok yakışıklı. Annemin ona neden kapıldığını anlamak zor değil. "Eee?" diye karşılık veriyorum. Bana kısa bir bakış atıyor ve dudakları yukarı kıvrılıyor. "Eeesi," diyor, "bu konuda ne düşünüyorsun?". Başımı tekrar güneşe çeviriyorum. Bu konuda me düşünüyorum? Heyecanlı mıyım? Korkuyor muyum? Bilemiyorum. İki katlı evimizin mermer zeminli balkonunda ilerlerken babamın botlarının çıkardığı sesi duyuyorum. Tabiki ne düşündüğümü merak edecek. Bizim ülkemizde kızlar okula gitmez. Bunun nedenini babama soruşumu hatırlıyorum. Ağabeyimin okula başladığı gündü. "Baba, neden sadece erkekler okula gidiyor? Ben 16 yaşına gelince okula gidemeyecek miyim?" diye sormuştum. Bana doğru eğilmiş ve gülümsemişti. Sonrada tüm hikayeyi anlatmıştı:
"Üçüncü Dünya Savaşı'ndan sonra dünya nüfusu bayağı azaldı. Kalan insanlarda anlaşmaya varamayınca iki gruba ayrıldılar: Kuzey Amerikalılar ve Güney Amerikalılar. Biz Kuzeyliyiz. Bölgemiz Güneyliler tarafından sürekli saldırıya uğruyor. Bizimde onlara karşı koymamız gerekiyor. İşte bu nedenle, 16 yaşına gelenlere okullarda savaş eğitimi veriliyor. Kızlar da bu eğitimi almayı reddediyorlar. Ama bu konuda herhangi bir yasak yok. İstersen elbette okula gidebilirsin."
"Evet, Lea? Bir şey söyleyecek misin?"
Babamın sesi beni şimdiki zamana döndürüyor. "Şey, sanırım hayır, söylemeyeceğim. Bilemiyorum, baba." diyorum. O zamandan bu zamana savaşçı olmak için okula giden tek bir kız bile olmamış, bu nedenle babamın heyecanlı olduğunu hissedebiliyorum. Ya da belki korkuyor, emin olamıyorum. "Neyse," diyor babam, "yarın nasıl olduğunu göreceksin. Seninle gurur duyuyorum, Lea. Ülkemizin ilk kadın savaşçısı olacaksın. Çok başarılı olacağına eminim." diye ekliyor. Ona sadec gülümsüyorum.
Güneş yavaş yavaş batıyor ve sonunda tamamen gözden kayboluyor. "Uyuman gerek. İyi geceler." diyor babam ve beni alnımdan öpüp balkondan çıkıyor. Bende sandalyemden kalkıyorum ve odama yollanıyorum. Odama vardığımda, kendimi yorganların üzerine bırakıyorum ve başımı yastıklara gömüyorum. Uykuya dalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şampiyon
Teen Fiction"Babam, ağabeyime sarılıyor. Elleriyle onun sırtına vuruyor ve birbirlerinden uzaklaştıklarında, gözlerinin gururla parladığını görüyorum. 'Miles, oğlum. Git o okula ve herkese kim olduğunu göster. Şampiyonum benim.' diye haykırıyor. Ağabeyim başını...